17. Hukuk Dairesi 2014/23913 E. , 2017/1993 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda, kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı şirket vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin davalı borçlu ..."ten 31.07.2011 düzenleme tarihli senet ile alacaklı olduğunu, davalı borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak kastı ile taşınmazı diğer davalı ..."e sattığını, taşınmazın eski malik tarafından kullanılmakta olduğunu, üzerinde ipotek bulunan taşınmazın alınmasının uygun olmadığını belirterek tasarruf işleminin iptalini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, aciz vesikası bulunmadığını, müteahhitlik yapan müvekkilinin davacının diğer davalı ..."den alacaklı olduğunu bilmesinin mümkün olmadığını, davalı borçlu..."in oğlu ..."nın dava dışı ..."a olan borcunu ödeyememesi sebebiyle karşılıksız çek keşide etmek ve taahhüdü ihlal suçlarından ceza aldığını, taşınmazın borçlarına karşılık ..."a teklif edildiğini, ..."un ekonomik durumunun kötü olması sebebiyle bu teklifi kabul etmediğini, ancak yakın arkadaşı olan müvekkil tarafından banka ipotek borcu ile birlikte taşınmazın borca karşılık alındığını, böylelikle davalı borçlu..."in oğlu..."nın ..."a olan borcunun müvekkili tarafından ödenerek ipotek borcunun da devralındığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı borçlu ... davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, tasarrufun gerçek satış olduğu, davalı ..."ın, davacı şirketin diğer davalı ..."ten alacaklı olduğu hususunu bildiği, davalı ..."i önceden tanıdığı ve davacı şirketin zararına olarak bu satış işlemini gerçekleştirdiği hususunun kanıtlanamadığı, taşınmazın ipotek borcunun davalı ... tarafından bankaya ödendiği, ..."un ... ve ..."ten olan alacaklarının büyük bir kısmının davaya konu alacağın doğumundan önce muaccel hale geldiği, yani muvazaalı olmadığı, ivazlar arasında fahiş fark bulunmadığı, satış işleminin ... tarafından başlatılan takipler neticesinde ve hapis tehdidi altında gerçekleştirildiği, müteahhit davalı ..."in ileride değerlendirmek üzere aldığı üzerinde eski bir ev bulunan dava konusu taşınmazı değerlendirme amacına uygun bir işe başlayıncaya kadar eski malikine kiralamış olmasının ve az vergi ödemek için dava konusu taşınmazın bedelinin satış işlemi sırasında düşük gösterilmesinin de davacı tarafın iddiasının aksine sıkça karşılaşılan durumlar olması sebebiyle hayatın olağan akışına aykırı bulunmadığı belirtilerek, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması ve davanın beş yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmış olması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre
borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir.
Somut olayda, davacı şirketin 31.07.2011 düzenleme ve 05.08.2011 vade tarihli 25.650 TL.lik bono nedeniyle davalı borçlu İsmail"den alacağının bulunduğu, aleyhine Isparta 3. İcra Dairesinin 2011/4973 Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiği ve takibin kesinleştiği, tasarrufun ise 30.11.2011 tarihinde gerçekleştirildiği, davalı borçlunun aciz içerisinde olduğuna dair haciz tutanağının bulunduğu, borcun doğum tarihinin tasarruftan önceki tarih olduğu, taşınmazı devralan davalı ..."ın, davalı borçlu İsmail"in oğlundan alacaklı olan dava dışı ..."un yakın arkadaşı olduğu, bu hususun cevap dilekçesinde açık ve ayrıntılı
olarak davalı ... tarafından açıklandığı, ipotek taksitlerinin borçlu tarafından, bir kısmının ise dava dışı ... tarafından bankaya ödendiği, davalı borçlu ..."in oğlundan alacaklı olan dava dışı ..."un ipotek taksitlerini ödemesinin hayatın olağan akışına uygun değildir. Yine dava konusu taşınmazın evdeki eşyalarla birlikte davalı borçlu ..."e diğer davalı ... tarafından kiraya verildiği ve kira bedelinin ödendiğinin geçerli belgelerle (makbuz vs.) ispat edilemediği, kira sözleşmesinin de taraflar arasında her zaman düzenlenmesinin mümkün bulunduğu gözetildiğinde, tüm bu hususların da kabulünün mümkün bulunmadığı, özellikle davalı ... tanığı olarak dinlenilen ..."un “...davalı borçlu..."in oğlu ......"in ..."a 150.000 TL civarında borcu vardı... ... borçlarına karşılık evi almayı ayrıca evin kredi borcunu da üstlenmeyi kabul etti, haricen duyduğuma göre ..."un da başka birisiyle ticari ilişkisi varmış bu ticari ilişki sebebiyle ev başkasının üzerine yapılmış...” şeklindeki beyanları karşısında davalı ..."ın, davalı borçlu İsmail"in alacaklıdan mal kaçırma ya da alacaklıyı zarar kastını bildiği veya bilebilecek durumda olduğunun değerlendirilerek İİK"nun 280/1.madde kapsamında değerlendirme yapılması gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi isabetli olmadığı gibi, dava konusu taşınmazın gerçek değeri belirlenirken satış tarihinin esas alınması yerine bilirkişi tarafından keşif tarihi itibariyle belirleme yapılması da uygun değildir.
Yine, temyiz dilekçesinde dava konusu taşınmazın üzerindeki haciz kararının kaldırılması nedeniyle yargılama aşamasında davalı ... tarafından 4. kişiye devredildiği iddia edildiğinden, dava konusu taşınmazın 4. bir kişiye devredilip devredilmediği araştırılmalı, bu devrin yapılmış olması halinde, mahkemece davacı vekiline İİK 282. madde ve 283/2. madde gereğince seçimlik hakkı hatırlatılmalı, 4. kişinin davaya dahil edilmesi halinde ise 4.kişiye dava dilekçesi tebliğ edilerek davacının ve 4. kişinin bildireceği delillerin toplanması ve bu tasarrufun iptale tabi olup olmadığının belirlenmesi; 4.kişinin davaya dahil edilmemesi veya kötüniyetli olduğunun ispatlanamaması halinde İİK. 283/II md. uyarınca davanın bedele dönüşeceği gözönüne alınarak dava konusu tasarrufun 3. kişinin elden çıkardığı tarihdeki gerçek değerinin belirlenmesi için taşınmaz başında keşif yapılarak uzman bilirkişilerden
(inşaat mühendisi, tapu fen elemanı, emlakçı bilirkişi) alınacak rapor sonucuna göre bedel fazla çıkarsa ipotek hariç borçlu dışındaki kişinin ödemesi de değerlendirilerek davalı ..."ın davacının takip konusu alacak ve fer"ileriyle sınırlı olarak nakden tazminatla sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmeyen gerekçeyle hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 27/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.