1. Hukuk Dairesi 2016/10636 E. , 2016/11089 K.
"İçtihat Metni"....
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davacının açmış olduğu tapu iptal ve tescil davasının reddine, asıl davanın reddedilmiş olması nedeniyle konusu kalmayan birleştirilen davada karar verilmesine yer olmadığına ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, davalının 2981 sayılı .. .. yasasına göre yapmış olduğu müracaat tarihinde 18 yaşını bitirmemesine rağmen adına yapılan tahsise göre tescil edilen ..., ...., 1/15 pafta, 2852 ada, 9 parsel nolu taşınmazın, açıklanan nedenle hak sahibi olması mümkün olamayacağından, davalı adına oluşan tapu kaydın iptali ile adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesini taleple, birleştirilen dava da, davanın kabulüne karar verilmesi durumunda bedelini ödeyerek satın almış olduğu dava konusu edilen taşınmazın rayiç bedelinin ve ödenen harç, vergi, yapılan giderlerin faiziyle birlikte davacıdan alınmasana karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının açmış olduğu tapu iptal ve tescil davasında iddiasının sabit olmadığı gerekçesiyle davanın reddine, asıl davanın reddedilmiş olmasına göre konusu kalmayan birleştirilen davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Hüküm, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davalının 20.09.1984 tarihinde imar affı kanununa göre müracaatta bulunduğu, dava konusu 2852 ada, 9 parsel nolu taşınmazın ½ hissesinin 27.04.1989 tarihli Belediye Encümen Kararı ile davalı ...’a satışına karar verildiği, 04.08.1989 tarihli resmi akitle davalıya velayeten anne ve babasının satışı kabul beyanı etmesi üzerine davalı adına tescil edildiği; ancak konutta kalanlara ait kimlik bildirme belgesi ve emlak beyannamesinden davalının doğum tarihinin 1971 olup müracaat ettiği 1984 tarihinde 13 yaşında olduğu ayrıca annesine ait tapulu taşınmaz bulunması sebebiyle ilgili yasadan yararlanmaya hak kazanmadığı tespit edilerek 05.09.1995 tarihli encümen kararı ile adına tescil edilen ½ payın iptaline karar verildiği anlaşılmıştır.
./..
Her ne kadar tapu ve dayanakları celp edilmemiş ise de mevcut tapu kaydından 19.04.1996 tarih 2299 yevmiye numarası ile imar sonucunda 3937 ada 5 parsel numaralı taşınmazın oluştuğu ve davalı adına tam payla tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Davalının, tahsis kararının iptaline ilişkin 05.09.1995 tarihli encümen kararının iptali için idari yargıya iptal davası açtığı, .... 8. İdare Mahkemesi 2008/1647 Esas 2009/1349 Karar sayılı kararında “... bireylerin kendi fiil ve hareketleriyle hak edinip borç altına girebilmesi için fiil ehliyetine sahip olması gerekmekte olup fiil ehliyetinin şartlarından olan erginlik için 18 yaşın doldurulması gerektiği açık iken doğum tarihi 20.11.1971 olan davacının imar affı başvurusunda bulunduğu 20.09.1984 tarihinde 13 yaşında olduğu dolayısıyla da müracaat tarihinde henüz reşit olmadığı bu durumda, henüz 18 yaşını doldurmadığı ve medeni hakları kullanma ehliyeti bulunmadığı anlaşılan davacının hak sahibi olması mümkün olmadığı gibi yaptığı hukuki tasarrufların geçerli kabul edilmeyeceği hususu açık olduğundan davacı adına yapılan tapu tescilinin iptal edilmesine ilişkin dava konusu edilen encümen kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır....” şeklinde karar vermiş, Danıştay 14. Dairesi 05.02.2015 tarih 2013/907 Esas 2015/952 Karar sayılı kararıyla usul ve yasaya uygun hükmün onandığı, karar düzeltme talebinin de .... 14. Dairesi 18.12.2015 tarih 2015/6253 Esas 2015/10506 Karar sayılı kararıyla reddine karar verilerek, kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki; tapu sicillerinin tutulması bir takım prensiplere bağlı olup, bunlardan ilki tescil, ikincisi sicilin aleniliği, diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu,sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebin bulunması; bir başka ifadeyle illetten mücerret olmamasıdır. Oluşan bir sicil kaydının korunabilmesi bakımından, illetini teşkil eden geçerli bir sebebinin olması zorunludur.
Somut olayda; davalı adına yapılan tahsis işlemi iptal edildiği ve iptal kararının hukuka aykırı olmadığına ilişkin .... 8. İdare Mahkemesi 2008/1647 Esas, 2009/1349 Karar sayılı kararının temyiz incelemesi ve karar düzeltmeden geçerek 29.01.2016 tarihinde kesinleştiği, tescilin dayanağı idari işlemin ortadan kalktığı, bu durumda davalı ... adına mevcut tapu kaydının, TMK 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumunda bulunduğu sabit olduğu gözetilerek, davanın kabul edilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Davacı vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.