3. Hukuk Dairesi 2017/10571 E. , 2017/8467 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hüküm taraflarca temyiz edilmiş, hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalı tarafça istenilmekle, 20.12.2016 tarihli duruşmaya gelen davalı vekili Av. .... sözlü açıklamaları dinlendikten sonra nevakısın giderilmesi bakımından dosya mahalline geri çevrilmiş, bu kez yeniden gelmekle; belli günde dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; müvekkilinin, açmış olduğu boşanma davasında mahkemece müşterek çocuklar ve eşi olan davalı lehine tedbir nafakasına hükmedildiğini, yapılan itirazlar nedeniyle çeşitli tarihlerde verilen ara kararları ile nafakaların indirildiğini, müvekkilinin boşanma davası açıldıktan sonra gerek davalı eşine, gerekse müşterek çocuklarına nafaka kapsamında ödemeler ve harcamalar yaptığını, buna rağmen ara kararı ile hükmedilen tedbir nafakasının davalı tarafça icraya konulduğunu ileri sürerek; dava tarihi itibariyle icraya konu edilen 171.014,43 TL nafaka alacağı nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiş, 11.12.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile davaya istirdat davası olarak devam edildiğini ve 104.757,43 TL"nin tahsilini talep ettiklerini bildirmiştir.
Davalı vekili; davacı tarafın dayandığı faturalar ve dekontlarda nafaka borcuna ilişkin olarak ödeme yapıldığı yönünde bir ibare bulunmadığını, aynı takibe ilişkin olarak icra mahkemesinde görülen davada davacı tarafın yapmış olduğu harcamaların ahlaki nitelikte harcamalar olması nedeniyle nafaka borcundan mahsup edilemeyeceğine dair karar verildiğini savunarak, davanın reddini ve müvekkili yararına icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; 20.03.2015 tarihli bilirkişi raporu esas alınarak davanın kısmen kabulüne, 15.695,50 TL"nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dava, tedbir nafakalarının tahsili için başlatılan takip nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir. Taraflar arasında İstanbul Anadolu 2.Aile Mahkemesinde görülmekte olan 2013/602 Esas sayılı dosyada; mahkemece 28.08.2013 tarihli ara kararı ile dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere davalı ... için aylık 15.000 TL, müşterek çocuklardan .... için aylık 5.000"er TL olmak üzere toplam 25.000 TL tedbir nafakası takdir edildiği, 30.09.2013 tarihli ara kararı ile davalı eş için takdir edilen tedbir nafakasının dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 5.000 TL"ye, 05.03.2014 tarihli ara kararı ile de yine dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 3.500 TL"ye indirilmesine karar verildiği, ayrıca müşterek çocuklar için takdir edilen tedbir nafakalarının ise 13.10.2014 tarihli ara kararı ile dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 2.000"er TL"ye indirilmesine karar verildiği, davanın halen derdest olduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise; davaya konu takipte (boşanma davasına bakan) mahkemece verilen 28.08.2013 tarihli ara kararı ile davalı ve müşterek çocuklar lehine takdir edilen (birikmiş ve işleyecek) tedbir nafakalarının tahsilinin talep edildiği, takibe konu edilen bu nafakaların mahkemece daha sonradan verilen ara kararları ile indirildiği, bu nedenle indirilmiş olan nafaka tutarları üzerinden takibe konu nafaka alacağının belirlendiği bildirilmiştir.
Buna göre; taraflar arasında görülen boşanma davasının sonucunun, eldeki davaya etkisi sözkonusudur.
Hal böyle olunca, mahkemece; boşanma davasının (ve buna bağlı olarak davalı ile müşterek çocuklar lehine hükmedilen tedbir nafakası tutarlarının) kesinleşmesinin bekletici mesele yapılması, kesinleşecek sonuca göre gerekirse yeniden bilirkişi görüşüne başvurulması suretiyle ulaşılacak sonuca göre uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-) Bozma nedenine göre, tarafların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince taraflar yararına BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenle tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 1.480 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.