Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/15102 Esas 2016/6701 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/15102
Karar No: 2016/6701
Karar Tarihi: 16.06.2016

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/15102 Esas 2016/6701 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davacı vekili, müvekkilinin bankanın yaptığı baskılar nedeniyle kefil olduğuna inandırılması sonucu asıl borçlunun borcunu ödediğini ileri sürerek, ödemiş olduğu tutar ile birlikte temerrüt faizi ile birlikte geri alınmasını talep etmiştir. Davalı vekili ise, davacının kefil olduğunu, ancak asıl borçlunun borcunu ödememe durumu olmadığı için haklarını kullanmadan ödeme yaptığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkeme, davacının kefil olup olmadığını öğrenmeden ödeme yaptığını ve basiretli bir tacir gibi davranmadığını gösterdiği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Kanun maddeleri olarak, TMK'nın 2. maddesindeki iyiniyet kuralı ve asıl borçluya rücu hakkı gösterilmiştir.
11. Hukuk Dairesi         2015/15102 E.  ,  2016/6701 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


    Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 13/01/2015 tarih ve 2013/454-2015/10 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 14/06/2016 günü hazır bulunan davacı vekilleri Av. ..., Av. ... ve davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davalı bankanın asıl borçlu... ve ... Tes. İth. İhr. Tic. Ltd. Şti. ile düzenlediği kredi sözleşmelerinden üç tanesine davacının şahsi teminat için imza attığını, asıl borçlunun bankaya olan borçlarını ödeyemez hale gelmesi üzerine borçların yapılandırılma sözleşmeleri yaptıklarını, davalı bankanın davacıya hesap kat/muacceliyet ihtarnamesi gönderdiğini, imzalanan sözleşmelerin üzerinden yılların geçmiş olması, davalı bankanın ısrarı ve tehdidi, zamanın giderek daralması, müvekkilinin tüm ticari itibarını yitirecek olması riski ile yüzleşmesi, kefil olduğuna inandırılması, cebri icra tehdidinin bulunması sebebiyle davacının 23/08/2013 tarihinde kendi hesabından asıl borçlunun hesabına tüm haklarını saklı tutarak 460.000 TL ödendiğini ileri sürerek; 460.000 TL nin ödeme tarihi olan 23/08/2013 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan geri alınmasını talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacının dava dışı asıl borçlu ile imzalanan kredi sözleşmelerinde müşterek borçlu müteselsil kefil olduğunu, davacı kefilin, asıl borçlunun borcunu ödememesi yüzünden hakkında başlatılmış bir icra takibi ya da açılmış bir dava yokken ihtiyati tedbir kararı ile aleyhine icra takibi yapılmasını durdurma, menfi tesbit davası açma gibi haklarını kullanmadan ve ihtirazi kayıt dahi koymadan kendi serbest iradesi ile ödeme yaptığını savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davaya konu borç için yapılan bir takip bulunmadığından davacı tarafın iddia ettiği davalı bankanın ısrarı ve tehdidi, zamanın giderek daralması, davacının tüm ticari itibarını yitirme riski, kefil olduğuna inandırılması durumlarının cebri icra tehdidi olarak değerlendirilemeyeceğinden davanın istirdat davası olarak nitelendirilemeyeceği, davacının tam olarak kefil olup olmadığını dahi öğrenmeden ödeme yapmış olmasının basiretli bir tacir gibi davranmadığını gösterdiği, imzalanan kefalet sözleşmelerindeki imzaların geçersiz olduğu iddiasına dayanılmasının TMK"nın 2. maddesindeki iyiniyet kuralı ile bağdaşmadığı, asıl borçlunun borcunu ödememesi yüzünden hakkında başlatılmış bir icra takibi ya da açılmış bir dava yokken davalı bankanın şifai beyanları ile kefil olduğuna inandırılması iddiası ve ihtarı sonucu ihtiyati tedbir kararı ile aleyhine icra takibi yapılmasını durdurma, takip yapılsa bile takibe itiraz etme, menfi tespit davası açma gibi haklarını kullanmadan ve ihtirazi kayıt dahi koymadan kendi serbest iradesi ile ödeme yapan davacının ancak asıl borçluya rücu hakkının bulunduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, takdir olunan 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 01,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 16/06/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.












    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.