Abaküs Yazılım
12. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/3523
Karar No: 2016/3376
Karar Tarihi: 07.03.2016

Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2015/3523 Esas 2016/3376 Karar Sayılı İlamı

12. Ceza Dairesi         2015/3523 E.  ,  2016/3376 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
    Dava : 466 sayılı Kanun gereğince tazminat
    Hüküm : Davanın Reddi

    Davacının tazminat talebinin reddine ilişkin hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
    Dava 466 sayılı Kanun hükümlerine dayalı tazminat istemine ilişkin olup, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 18. maddesi ile 07.05.1964 gün ve 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkındaki Kanun yürürlükten kaldırılmış, 5271 sayılı CMK"nın Yedinci Bölümünde, Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat ana başlığı altında, 141 ilâ 144. maddelerinde, tazminat isteme koşulları ve sonuçları yeniden kapsamlı bir şekilde düzenlenmiş ise de; 5320 sayılı Kanunun 6/2. maddesindeki Ceza Muhakemesi Kanununun 141 ilâ 144. madde hükümlerinin 1 Haziran 2005 tarihinden itibaren yapılan işlemler hakkında uygulanacağı bu tarihten önceki işlemler hakkında ise, 07.05.1964 tarihli ve 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağının belirtilmiş olması karşısında, yapılan işlemden kasıt davacının tutuklandığı tarih olup bu tarih itibariyle de tazminat istemi hakkında 466 sayılı Kanun hükümleri esas alınarak karar verilmesi gerektiği ve bu kapsamda 21.04.1975 gün, 3/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere, ‘’yasal hakların kullanılmasını sağlayabilmek için ilgililerin, haklarındaki karar ve hükümlerden haberdar edilmeleri Usul Hukukunun ana kuralları arasında yer almaktadır. Bildirilmeyen bir karar sonucunda, kişilerin yasal haklarını arayamaz ve alamaz durumda bırakılmaları adalet ilkeleri ile bağdaşmaz.’’ Aynı içtihadı birleştirme kararına dayalı olarak Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 15.10.1990 gün, 1990/9-194 esas, 1990/229 karar ve 06.05.1991 gün, 1991/9-137 esas, 1991/147 sayılı kararlarında belirtildiği üzere, ‘’beraet kararının sanık veya vekilinin yüzüne karşı tefhim olunması veya yokluklarında verilen hükmün tebliğ olunması da yeterli değildir.’’ denilerek tefhim veya tebliğ edilen kararın, kesinleşmiş bir beraat kararı olması gerektiğine işaret edildiği anlaşılmaktadır. Aynı kararlarda ‘’Ayrıca ceza davasındaki vekilin yetki ve görevi, ceza davası ile sona ermiş olup, tazminat davası ise yeni bir davadır. Ceza davasının takip eden vekilin tazminat davası açma ve takip etme yükümlülüğü de yoktur. "Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 28.11.1988 gün ve 447/502 sayılı kararı ile süreklilik gösteren yargısal görüşü karşısında tutuklu kalıp beraet eden sanıklara beraet kararının kesinleştiği tebliğ edilmeden veya kesinleşme tarihinden haberdar olduğu tarih kesin olarak tespit edilmeden 466 sayılı Kanunla tanınan dava açma süresinin işlemeye başladığından söz edilemeyeceği cihetle, kesinleşen beraet kararının ilgili sanığa tebliğ edilip edilmediğinin, tebliğ edilmiş ise tebliğ tarihinin araştırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde tazminat isteminin süre yönünden reddine karar verilmesi,’’ şeklinde olduğu, bu doğrultuda 466 sayılı Kanunun 2/1. maddesinde dava açma süresinin kesinleşmiş beraat hükmünün bizzat sanığa (davacıya) tebliği ile başlayacağının öngörülmüş olması karşısında, mahkemece tazminat talebinin dayanağı olan Diyarbakır 2 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 30.09.2003 tarih, 2003/148 esas, 2003/167 karar sayılı beraat hükmünün 27.11.2003 tarihinde kesinleştiği ve kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarihe kadar 9 yıl 11 ay süre geçtiği davacı asılın bu süre içerisinde hakkındaki beraat hükmünün kesinleştiğini bilmemesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığına ve dosyada bulunan 18 Eylül 2007 tarihli vekaletnamede terör mağduriyetleri nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası açılması yönünde vekile özel yetki verildiğine göre davacının dava sonucundan bir şekilde haberdar olduğu gerekçeleri ile davanın yasal 3 aylık ve 1 yıllık hak düşürücü sürelerde açılmadığı gerekçesi ile tutuklama işleminin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olmayan 5271 sayılı CMK"nın 142/1. maddesi gereğince reddine karar verilmesi yukarıda değinilen yasal düzenleme ve istikrar kazanmış yargısal görüşler (kararlar) karşısında isabetsiz olup, somut olayda tazminat talebinin dayanağı olan ceza dava dosyası incelenerek, kesinleşme şerhli beraat hükmünün davacıya tebliğ edilip edilmediği veya davacının hakkındaki beraat hükmünün kesinleştiğini dosyadan belge almak ve benzeri yollarla öğrenip öğrenmediği şüpheye yer vermeyecek ve Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde belirlenerek, kesinleşme şerhli beraat hükmünün tebliğ edilmediği ve davacının hakkındaki beraat hükmünün kesinleştiğini sair yollarla öğrendiğinin tespit edilememesi halinde, dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulu’nun 23.03.2010 gün ve 2009/256 Esas 2010/57 sayılı kararı gereğince, davanın süresinde açıldığının kabulü ile yargılamaya devamla esas hakkında bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı gerekçe ile tutuklama işleminin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olmayan 5271 sayılı CMK"nın 142/1. maddesi gereğince davanın süre yönünden reddine karar verilmesi,
    İsabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 07.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi