1. Hukuk Dairesi 2016/14660 E. , 2016/11040 K.
"İçtihat Metni"....
Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tapu kaydında düzeltim istemine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları ... oğlu .. . ile ... kızı ... . paylı maliki oldukları 22 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında mirasbırakanların kimlik bilgisinin “ .... oğlu ....” ve “...” olarak yazılı olduğunu ileri sürerek, tapu kaydındaki malik hanelerinin nüfus kayıtlarına uygun şekilde düzeltilmesine karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden; mahkemenin temyize konu 17.01.2011 tarihli kararının, kendisini vekille temsil ettirdiği halde davalı ... vekiline tebliğ edilmediği, davalı kuruma tebliğ edildiği, mahkemece tarafların kararı temyiz etmediğinden bahisle kararın 25.03.2011 tarihinde kesinleştiğine dair şerh düşüldüğü; kesinleştirme işleminin yapılmasından sonra 10.07.2013 tarihinde kararın davalı kurum vekiline tebliğ edildiği anlaşıldığından, Tebligat Kanununun 11. maddesindeki " vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır." düzenlenmesi karşısında mahkeme kararının usulüne uygun biçimde kesinleştiğinden söz etme olanağı yoktur.
Hâl böyle olunca, usule uygun olmayan 14.04.2011 tarihli kesinleşme şerhinin ortadan kaldırılmasına karar verilerek davalı vekilinin temyiz istemlerinin incelenmesine gelince;
Bilindiği üzere, taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturur. Bu tür işlerde kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
./..
Bu tür işler, 6100 sayılı HMK’nin 382/(2). fıkrasının ç-1) bendi gereğince çekişmesiz yargı usulüne göre sulh hukuk mahkemesinde ve taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan, aynı Kanunun 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülür ve işin niteliği itibarıyla maktu harç alınır.
Tapuda kayıt düzeltilmesi ve tespit taleplerini, tapu maliki ile mirasçıları isteyebilir.
Bunun yanı sıra, 01/01/2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgilerinin düzeltmesini isteyebilir. Ayrıca bu işlerin, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak talep eden kişinin takip yetkisi vardır.
HMK"nin geçici birinci maddesi gereğince “Bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağından” kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra yapılan taleplerin tapu müdürlüğüne ilgili sıfatıyla yöneltilerek yapılması gerekir.
Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:
1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen talep konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus müdürlüğünden, talep konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarında bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak telep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.
Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.
Tapu müdürlüğü ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden ve yargılama giderlerinden olan vekâlet ücretinden sorumlu tutulmamalıdır.
Somut olayda mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
../...
Şöyle ki, dava konusu taşınmazın tapu kaydı, kadastro tutanağı ve tescile dayanak belgeler dosya içinde bulunmadığı gibi tensip tutanağı ve duruşma tutanaklarının incelenmesinden mahkemece yapılan kolluk ve nüfus araştırmalarının hatalı olduğu, davacılar murislerine ait veraset ilamlarının dosya içine getirtilmediği anlaşılmaktadır.
Hâl böyle olunca; davaya konu 22 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının ve kadastro tutanağının ilk tesisinden itibaren tüm dayanak belgeleriyle birlikte, davacıların murislerine ait veraset ilamlarının da dosya içine getirtilip, nüfus ve kolluk araştırmalarının doğru şekilde yapılarak, yukarıda belirtilen ilke ve somut olaya göre inceleme yapılması toplanacak ve toplanan delillere göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 12.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.