17. Hukuk Dairesi 2016/13005 E. , 2017/1905 K.
"İçtihat Metni"
Davacılar ..., ..., ..., ... ile davalılar ..., ... ... Genel Sigorta A.Ş. aralarındaki dava hakkında .... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 28.11.2013 gün ve 2010/409 E. 2013/636 K. sayılı hükmün Dairenin 18.01.2016 gün ve 2014/5888 E. - 2016/453 K. sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiş olup, süresi içinde davacılar vekili ve davalılar ... ile ... vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacılar vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın kaza yapması sonucu, araçta yolcu olarak bulunan davacılar .... ve ...."nin kızları, diğer davacıların kardeşleri olan....ın vefat ettiğini belirterek davacı ... için 40.000,00 TL, davacı ... için 60.000,00 TL, davacı ... için 1.000,00 TL, davacı ... için 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının tüm davalılardan, davacılar ... ve ... için 50.000,00"er TL, davacılar .... ve .... için 30.000,00"er TL manevi tazminatı olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ..."den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacıların maddi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile davacı ... için 16.213,26 TL, davalı ... için 27.950,16 TL, davacılar .. ve ... için ayrı ayrı 500,00 TL maddi tazminatın davalılar ... ve ... yönünden olay tarihinden, davalı ... şirketi yönünden ise dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, davalı ... şirketinin sorumluluğunun sigorta poliçesindeki limit ile sınırlı tutulmasına, davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile davacı ... için 10.000,00 TL, davalı ... için 10.000,00 TL, davacı ... için 4.000,00 TL, davacı ... için 2.000,00 TL, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davacılar vekilinin ve davalılar ... ve ... vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Destekten yoksun kalma tazminatı Borçlar Kanunu’nun 45/II.maddesinde düzenlenmiş olup "Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir." şeklinde hükme bağlanmıştır.
Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK."nun 45/II. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir.
Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Hukuk Genel Kurulu"nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 412 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi;BK.nun 45.maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de nafaka hakkındaki hükümlere dayanır, sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür.
Davacılar ... ve ....., kazada hayatını kaybeden ...."nın kardeşleridir. Destek...., lise son sınıf öğrencisi iken hayatını kaybetmiştir. Davacı kardeşleri ise kendisinden küçüktür. Desteğin, davacılara düzenli ve eylemli bir yardımı iddia ve ispat edilmiş değildir. Bu durumda mahkemece, davacılar .... ve .... yönünden, destekten yoksun kalma tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
3-Borçlar Kanunu"nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK m. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar
adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
O halde mahkemece, meydana gelen trafik kazası sonucu desteğin ölümü nedeniyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olayın meydana geliş şekli, davalıların sorumluluğunun niteliği, kusur oranları da gözönünde tutularak, olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen, davacılar için hak ve nesafet kuralları çerçevesinde daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, somut olay ile bağdaşmayan miktarda manevi tazminata hükmedilmesi uygun görülmemiştir.
4-Davalı tarafça hatır taşıması savunmasında bulunulmuş, mahkemece olayda hatır taşımasının olduğu kabul edilerek tazminattan %30 oranında indirim yapılmıştır. Dairemizin yerleşik kararları ile hatır taşımasında %20 indirim yapılacağı benimsenmiş iken fazla oranda hatır indirimi yapılması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: 1-....2. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen 28.11.2013 tarih 2010/406 esas, 2013/636 Karar sayılı hükmün, Daire’nin 18.01.2016 gün ve 2014/5888 Esas, 2016/453 Karar sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacılar vekili ile davalılar ... vekili ile ... vekilince kararın düzeltilmesi istenilmiştir. Dosya içeriğine, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davalının HUMK.’nun 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiç birisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE,
2- Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile, Daire’nin 18.01.2016 tarih, 2014/5888 Esas ve 2016/453 Karar sayılı bozma ilamının (1), (2) ve (3) nolu bendinin aynen muhafazasına, (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle, yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, aynı Yasanın 442. maddesi uyarınca 275,00 TL para cezasının davalılar ... ve ..."den alınarak Hazineye gelir kaydettirilmesine ve aşağıda dökümü yazılı
.4,60 TL kalan red harcının karar düzeltme isteyen davalılar ... ile ..."den alınmasına 24/02/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.