23. Hukuk Dairesi 2014/10241 E. , 2014/7889 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Eskişehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 17/09/2013
NUMARASI : 2012/363-2013/287
-KARAR-
Mahkemece tapusunun iptali ile davacı adına tesciline karar verilen 5 numaralı bağımsız bölüm, tapuda arsa sahibi olan davalıların murisi Habip Çamursoy adına kayıtlı olup, mirasçıları davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Ancak hükmün sadece davalı mirasçılardan Hoşnut ve A.. Ç.. vekili tarafından temyiz edildiği anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK"nın 60. maddesi uyarınca zorunlu dava arkadaşları birlikte hareket etmek zorundadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 559. maddesi "Mirasçılar, miras bırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanırlar.
Kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, miras bırakanın ayni haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar ve miras bırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar.
Atanmış mirasçılar da mirası, miras bırakanın ölümü ile kazanırlar. Yasal mirasçılar, atanmış mirasçılara düşen mirası onlara zilyetlik hükümleri uyarınca teslim etmekle yükümlüdürler." hükmünü, aynı Yasa"nın 640. maddesi "Birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir.
Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.
Mirasçılardan birinin istemi üzerine sulh mahkemesi, miras ortaklığına paylaşmaya kadar bir temsilci atayabilir.
Mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanır.
Bir mirasçı ödemeden aciz halinde ise, mirasın açılması üzerine diğer mirasçılar, haklarının korunması için gerekli önlemlerin gecikmeksizin alınmasını sulh mahkemesinden isteyebilirler." hükmünü içermektedir. Bu düzenlemeler göstermektedir ki, miras ortaklığı mirasın tümü üzerinde söz konusu olduğundan, tereke payları ayrılmaksızın ortaklığa dahil olan mirasçılara aittir. Tereke üzerinde ortaklık devam ettiği sürece, mirasçıların somut ve bağımsız payları mevcut değildir.
Miras ortaklığını oluşturan mirasçılar, terekedeki malvarlığı değerleri üzerinde elbirliği halinde mülkiyet hükümleri gereğince malik oldukları için, kural olarak tek başlarına veya birkaçı birlikte hareketle terekeye dahil hakkın biri üzerinde tasarrufta bulunamazlar.
Tüm mirasçıların terekeye dahil olan bir hak veya malın terekeye iadesi için HMK"nın 59. ve 60. madde hükümleri uyarınca birlikte dava açmaları, aleyhlerine birlikte dava açılması, birlikte hareket etmeleri, dava açmayan ya da açılmayan mirasçılar varsa davaya dahil edilmeleri, asıl olarak katılmaları ve davaya ya da savunmaya onaylarının alınması ya da davayı açan ya da savunan vekile usulüne uygun şekilde vekaletname ibraz etmeleri, bunlar sağlanamazsa TMK’nın 640. maddesi gereğince miras ortaklığına temsilci atanması ve davanın onun katılımı ile sürdürülmesi gerekir.
Ne var ki kural, mirasçıların hep birlikte hareket etmeleri olmakla beraber, ortaklığı oluşturan mirasçılar arasında terekenin paylaşımı konusunda usulüne uygun düzenlenmiş bir taksim sözleşmesi bulunuyor ise, bu durumda, diğer mirasçıların katılımı aranmaksızın paylaşım sonucu mal/hak kendisine düşen mirasçı tek başına – veya diğer mirasçılar ile birlikte- dava açabilirler. Eş söyleyişle, mirasçılar arasında terekenin paylaşımı konusunda taksim sözleşmesi olması halinde mirasçıların her birinin kendi hakkı/alacağı için tek başına dava açmasında ya da paylaşıma konu mal ya da hak ile ilgili aleyhine dava açılmasında bir sakınca bulunmamaktadır.
Mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, murisin terekesinin taksim edilip edilmediği hususunun davalılardan sorulması, TMK"nın 676/son madde hükmü uyarınca yazılı taksim sözleşmesi bulunuyorsa ve taksim sonucu bu yerler kararı temyiz eden davalılara kalmış ise, diğer davalı mirasçıların katılımı aranmaksızın, karar temyiz eden davalıların, tek başına temyiz itirazında bulunabileceğinin kabulü ile herhangi bir işlem yapılmaksızın dosyanın iadesi; taksim sonucu oluşan tapu kayıtlarının ve dayanaklarının ibraz ettirilerek ya da celbedilerek dosyaya eklenmesi; taksim sözleşmesinin bulunmaması durumunda ise, H. ve A.. Ç.. dışındaki diğer mirasçı davalıların, davalı H. ve A.. Ç.. vekilinin temyizine muvafakat edip etmedikleri hususunda yazılı açıklamalarının alınması, temyize muvafakat etmemeleri durumunda hükmü temyiz eden davalılara terekeye temsilci tayin ettirmesi için süre verilmesi ve sonucuna göre terekeye temsilci tayin edilmesi durumunda gerekçeli kararın, temyiz dilekçesinin ve işbu geri çevirme kararının tereke temsilcisine tebliği ile temyiz süresinin beklenmesi, kararı temyiz etmesi halinde temyiz dilekçesinin ya da dosyada bulunan temyiz dilekçesinin benimsediğine ilişkin beyanda bulunması halinde kimlik tespiti de yapılarak beyan dilekçesinin davacı tarafa tebliğinden sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın yerel mahkemesine geri çevrilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 05.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.