
Esas No: 2017/15
Karar No: 2017/178
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/15 Esas 2017/178 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ağır Ceza
: Sanıklar müdafileri, katılanlar vekili ve Cumhuriyet savcısı
Sanıklar ..., ... ve ... hakkında suç için anlaşma suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, sanık ... hakkındaki kamu davasının ayrılmasına, sanıklar ... ve ..."in eyleminin suç işlemek amacıyla kurulan silahlı örgüte üye olma suçunu oluşturduğu kabul edilerek TCK"nun 220/2-3, 62/1, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 1 yıl 10 ay 27 gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin Van 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 19.06.2006 gün ve 45-74 sayılı hükmün sanıklar müdafileri, katılanlar vekili ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 08.05.2007 gün ve 2839-3924 sayı ile;
"...Hakkari İl Jandarma Alay Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğünde Astsubay Başçavuş olarak görevli bulunan sanıklar ... ve ... ile sivil şahıs ... hakkında Van C.Başsavcılığının 03.03.2006 tarihli iddianamesi ile;
Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmaya yönelik eylemde bulunmak, adam öldürme ve adam öldürmeye teşebbüs, suç işlemek için anlaşma suçlarından;
5237 sayılı TCK"nun 302/1, 3713 sayılı Yasanın 5, 5237 sayılı TCK"nun 302/2. maddesi yollaması ile 82/1-c; 82/1-c, 35/1 (iki defa); 316/1, 53, 63. maddeleri uyarınca cezalandırılmaları istemi ile CMK"nun 250. maddesi gereğince yetkili Van Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açılarak;
9 Kasım 2005 günü silahlı terör örgütü PKK üyesi olmaktan hükümlü ve halen bu örgütle ilişkisi olduğu öne sürülen Seferi Yılmaz isimli şahsın işlettiği Hakkari ili Şemdinli ilçesi Özipek Pasajında bulunan Umut Kitapevine iki el bombası atılması sonucu, kitapevinde bulunan Mehmet Zahir Korkmaz"ın öldüğü, ..."ın ise yaralandığı, olay yerinde bulunan ..."ın ise bombaların atıldığını görerek kendisini dükkandan dışarı atmak suretiyle zarar görmekten kurtulduğu, dava konusu olayda, eylemin sanıklar tarafından önceden tasarlanarak gerçekleştirildiği, sanıkların bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun Dördüncü Kısım Dördüncü Bölümünde yer alan 302"nci maddesinde tanımlanan "Devlet topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı bir Devletin egemenliği altına koymaya veya Devletin bağımsızlığını zayıflatmaya veya birliğini bozmaya veya Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını Devlet idaresinden ayırmaya yönelik bir fiil işlemek" ve aynı Yasanın 316"ncı maddesinde tanımlanan "Dördüncü kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçlardan herhangi birini elverişli vasıtalarla işlemek üzere iki veya daha fazla kişinin maddi olgularla belirlenen bir biçimde anlaşmaları" suçlarını oluşturduğu nitelemesi yapılmış ise de;
Dosya kapsamına bakıldığında, bu suçların maddi ve manevi unsurları itibariyle oluştuğuna ilişkin herhangi bir delil bulunmadığı gibi, asker kişiler olan ve Devletin birliğini, ülke bütünlüğünü bozmaya yönelik eylemlerde bulunan bölücü terör örgütü ile mücadelede görev alan sanıkların, bu örgütün işlediği suçlarla aynı suçu işledikleri şeklindeki suç vasfına ilişkin nitelendirmenin hayal gücünün de çok ötesinde tamamen varsayımlara dayalı hukuki değerden yoksun bir düşünce sonucu olduğu anlaşılmaktadır.
Bu şekilde düzenlenen iddianameye dayalı olarak yapılan yargılama sonunda ise;
Sanık ... hakkında dava tefrik edilerek,
Van 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.06.2006 tarihli kararı ile;
Sanıklar ... ve ..."in sabit olan eylemlerinin suç işlemek için kurulmuş örgüt üyesi olmak, bomba ile tasarlayarak adam öldürmek, öldürmeye teşebbüs ve olası kastla yaralama suçları niteliğinde bulunduğu kabul edilerek uygulamada belirtilen maddeler uyarınca mahkûmiyetlerine oyçokluğu ile karar verilmiş; muhalif üye, eksik soruşturma ile karar verildiği, suçun sübutu halinde ise iddianamede belirtildiği gibi TCK"nun 302/1-2. maddelerinin uygulanması gerektiği görüşüyle karşı oy kullanmış, karar sanıklar müdafileri tarafından mahkemenin görevsiz olduğu, hakimlerin tarafsız olmadığı, Şemdinli Asliye Ceza Mahkemesince yapılan keşfin kendilerine haber verilmemesi suretiyle savunma haklarının kısıtlandığı, eksik soruşturma ile karar verildiği, suçun sübutu için yeterli delil bulunmadığı, katılanlar vekilleri tarafından sanıkların eylemlerinin TCK"nun 302. maddesi kapsamında olduğu, olayda Devlete ait araç kullanıldığından TCK"nun 266. maddesi gereğince işlem yapılması gerektiği nedenleriyle, Cumhuriyet savcısı tarafından ise görevsizlik kararı verilerek davanın görevli Hakkari Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesi gerektiği, eksik soruşturma ile karar verildiği, ek savunma hakkı verilmediği gerekçesiyle temyiz edilmiş bulunmakta olup;
Dosya incelendiğinde;
1- Öncelikle, asker kişi olan sanıkların iddianamedeki atılı eylemleri ve kararda sübutu kabul edilen eylemleri terörle mücadele görevleri kapsamında gerçekleştirdikleri belirtildiğine göre, 05.07.1996 gün 1996/24-24 E.K. ve 18.12.2000 gün 2000/88-88 E.K. sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarında da kabul edildiği üzere, bölücü terörle mücadele ile ilgili Türk Silahlı Kuvvetlerinin bütün faaliyetlerinin askeri nitelikte olması ve Askeri Mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümleri saklı tutan CMK"nun 250/3. maddesi hükmü karşısında, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanununun 54. maddesinin "Vatan aleyhinde bir cürüm yapan askeri şahıslar hakkında Türk Ceza Kanununun 125"nciden 145"nci maddeye kadar olan maddeleri hükümleri tatbik olunur" hükmü, 765 sayılı TCK"nun 125"nci maddesinin karşılığının 5237 sayılı TCK"nun 302"nci maddesi olması ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 3"ncü maddesinin "mevzuatta yürürlükten kaldırılan 765 sayılı TCK"ya yapılan yollamalar, 5237 sayılı TCK"da bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelere yapılmış sayılır" hükmü, 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanununun genel görev başlıklı 9. maddesinin "Askeri Mahkemeler kanunlarda aksi yazılı olmadıkça, asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" ve müşterek suçlar başlıklı 12. maddesinin "Askeri Mahkemelere ve Adliye mahkemelerine tabi kişiler tarafından bir suçun müştereken işlenmesi halinde eğer suç Askeri Ceza Kanununda yazılı bir suç ise sanıkların yargılanmaları askeri mahkemelere; eğer suç Askeri Ceza Kanununda yazılı olmayan bir suç ise adliye mahkemelerine aittir" hükümleri uyarınca, davaya bakma görevinin Askeri Mahkemeye ait olduğu, bu davadan tefrik edilen sivil şahıs ..."e ilişkin dava da bu dava ile birleştirildikten sonra görevsizlik kararı verilerek dava dosyasının görevli Askeri Mahkemeye gönderilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2- Kabul ve uygulamaya göre de;
a) Karşı oy yazısında, temyiz dilekçelerinde ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesinde de belirtildiği gibi mahallinde bomba uzmanı bir bilirkişi ile keşif yapılarak, tanık beyanları arasındaki çelişkiler giderilmeden, olay saati kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmadan, olay hakkında görgüye dayalı bilgileri bulunan ve soruşturma aşamasında beyanları alınan tüm tanıklar kovuşturma aşamasında dinlenilmeden eksik soruşturma ile karar verilmesi,
b) Cumhuriyet savcısı tarafından düzenlenen 09.11.2005 tarihli keşif tutanağının 1. sayfasının zabıt katibi tarafından imzalanmaması suretiyle CMK"nun 169/2. maddesine muhalefet edilmesi,
c) Şemdinli Asliye Ceza Mahkemesi tarafından yapılan keşif ve tanıkların dinlenildiği duruşma gününden sanıklar müdafiine haber verilmemesi suretiyle CMK"nun 84 ve 181. maddelerine aykırı davranılarak savunma hakkının kısıtlanması,
d) CMK"nun 216. maddesine aykırı olarak hükmün tefhim edildiği oturumda katılanlar vekillerine söz verildikten sonra hazır olan sanıklar müdafilerine diyecekleri sorulmadan duruşmanın bitirilmesi,
e) Gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından dava konusu eylemin PKK örgütü tarafından gerçekleştirildiğine ilişkin beyanları bulunan aynı örgüt mensupları Sabri Adanır ve Hasan Salar"ın dinlenilmeleri konusunda sanıklar müdafiilerinin talebinin yasal olmayan gerekçelerle reddine karar verilmesi; Abdurrahman Yeşilyurt"un dinlenilmesi konusunda ise olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi,
f) Kendilerini vekil ile temsil eden katılanlar lehine vekalet ücretine hükmolunmaması yasaya aykırı,
g) İfadeleri dosya içerisine temyiz aşamasında giren Orhan Gezer ve Arif Kaçım"ın dinlenilmelerinin gerekmesi " gerekçeleriyle bozulmasına karar verilmiştir.
Hakkında ayırma kararı verilen sanık ..."in eyleminin suç işlemek amacıyla kurulan silahlı örgüte üye olma suçunu oluşturduğu kabul edilerek TCK"nun 220/2-3, 62/1, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 1 yıl 10 ay 27 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin Van 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 10.11.2006 gün ve 116-147 sayılı hükmün sanık müdafii, katılanlar vekili ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 08.05.2007 gün ve 3792-3925 sayı ile;
"...1- Öncelikle, iddianamedeki atılı eylemleri ve kararda sübutu kabul edilen eylemleri sanığın birlikte gerçekleştirdiği kabul edilen ve asker kişi olan başka dosya sanıkları ... ve ..."in terörle mücadele görevleri kapsamında gerçekleştirdikleri belirtildiğine göre; 05.07.1996 gün 1996/24-24 E.K. ve 18.12.2000 gün 2000/88-88 E.K. sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarında da kabul edildiği üzere, bölücü terörle mücadele ile ilgili Türk Silahlı Kuvvetlerinin bütün faaliyetlerinin askeri nitelikte olması ve askeri mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümleri saklı tutan CMK"nun 250/3. maddesi hükmü karşısında, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanununun 54. maddesinin "Vatan aleyhinde bir cürüm yapan askeri şahıslar hakkında Türk Ceza Kanununun 125"nciden 145"nci maddeye kadar olan maddeleri hükümleri tatbik olunur" hükmü, 765 sayılı TCK"nun 125"nci maddesinin karşılığının 5237 sayılı TCK"nun 302"nci maddesi olması ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 3"ncü maddesinin "mevzuatta yürürlükten kaldırılan 765 sayılı TCK"ya yapılan yollamalar, 5237 sayılı TCK"da bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelere yapılmış sayılır" hükmü, 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanununun genel görev başlıklı 9. maddesinin "Askeri Mahkemeler kanunlarda aksi yazılı olmadıkça, asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler" ve müşterek suçlar başlıklı 12. maddesinin "Askeri Mahkemelere ve Adliye Mahkemelerine tabi kişiler tarafından bir suçun müştereken işlenmesi halinde eğer suç Askeri Ceza Kanununda yazılı bir suç ise sanıkların yargılanmaları Askeri Mahkemelere; eğer suç Askeri Ceza Kanununda yazılı olmayan bir suç ise Adliye Mahkemelerine aittir" hükümleri uyarınca, davaya bakma görevinin Askeri Mahkemeye ait olduğu, bu davanın tefrik edildiği dosyada sanık olan ... ve ..."e ilişkin dava da bu dava ile birleştirildikten sonra görevsizlik kararı verilerek dava dosyasının görevli Askeri Mahkemeye gönderilmesi gerektiğinin gözetilmemesi..." isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkemece bozma ilamlarına uyularak yapılan yargılama sonucunda 14.09.2007 gün ve 189-213 sayı ile; sanıklar ..., ... ve ... hakkındaki davalarla ilgili görevsizlik kararı verilerek dosya askeri mahkemeye gönderilmiş, bu kararın katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 9. Ceza Dairesince 27.11.2007 gün ve 10588-8636 sayı ile hükmün onanmasına karar verilmiştir.
Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Van Askeri Mahkemesince 22.01.2010 gün ve 52-45 sayı ile,
"...Öncelikle 09 Temmuz 2009 tarihli ve 27283 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5918 sayılı Kanun ile CMK"nun 3"ncü maddesinde yapılan değişiklik uyarınca, barış zamanında sivil kişilerin askeri mahkemelerde yargılanmasına son verilmiş olduğundan, sanık sivil şahıs ... hakkında adli yargı mahkemelerinin görevli olduğu,
Olayla ilgili sivil ve asker sanıklar arasında fiili bir irtibat bulunması sebebiyle tüm sanıkların birlikte yargılanmasında zorunluluk bulunduğu, görevli mahkeme tayini açısından dosya kapsamındaki deliller incelendiğinde, iddianamede ve görevsizlik kararında sanıkların üzerine isnat olunan TCK"nun 302. maddesinde düzenlenen "Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak" suçunu işlediklerine dair hiçbir delil bulunmadığı, iddianamede konu edilen eylemlerin sübut bulması halinde sanık ..."in eyleminin TCK"nun 82"inci maddesinde düzenlenen "Nitelikli kasten adam öldürme" ve "Nitelikli kasten adam öldürmeye teşebbüs" ile asker sanıklar J.Bçvş. ... ve J.Bçvş. ..."in eylemlerinin ise "Nitelikli kasten adam öldürme ve nitelikli kasten adam öldürmeye teşebbüs suçlarına azmettirme veya yardım etme" suçlarını oluşturabileceği,
353 sayılı Kanunun 12"nci maddesine göre; Askeri Ceza Kanununda yazılı olmayan bir suçun sivil ve asker kişiler tarafından müştereken işlenmesi durumunda adliye mahkemelerinin görevli olduğu, bu nedenle sivil sanık ..."in üzerine isnat olunan "Nitelikli kasten adam öldürme", "Nitelikli kasten adam öldürmeye teşebbüs" ile asker sanıklar J.Bçvş. ... ve J.Bçvş ..."in üzerine isnat olunan "Nitelikli kasten adam öldürme ve nitelikli kasten adam öldürmeye teşebbüs suçlarına azmettirme veya yardım etme" suçlarından kovuşturma yapmak yetki ve görevinin suçun vasfı ve işlendiği yer itibariyle Hakkari Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu anlaşıldığından 353 sayılı Yasanın 9, 12, 176 ve CMK"nun 3, 4, 5 ve 8"inci maddeleri gereğince mahkememizin görevsizliğine” şeklinde karar verilmiş, görevsizlik kararının sanıklar müdafileri, Komutan ve katılanlar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Askeri Yargıtay 3. Dairesince 22.03.2011 gün ve 179-190 sayı ile; onanmasına karar verilmiş, dava dosyası olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi amacıyla Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmiştir.
Uyuşmazlık Mahkemesince 02.05.2011 gün ve 12-12 sayı ile;
"Yargıtay 9. Ceza Dairesinin bozma kararından sonra, yeniden düzenlenen ve 12.09.2010 tarihinde yapılan halk oylaması sonucu kabul edilip, 23.09.2010 gün ve 27708 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 5982 sayılı Yasanın 15. maddesi ile değişik Anayasanın 145. maddesinde "Askeri yargı, askeri mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür. Bu mahkemeler; asker kişiler tarafından işlenen askeri suçlar ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidir. Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar her halde adliye mahkemelerinde görülür. Savaş hali haricinde, asker olmayan kişiler askeri mahkemelerde yargılanamaz" denilmiştir.
Bu düzenlemeye göre; devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davaların adliye mahkemelerinde görüleceği açıktır.
Olayımızda, iddianamede isnad olunan suçun tavsifi yapılarak sanıklar hakkında uygulanması istenilen Türk Ceza Kanununun 302. maddesinde, devletin birliğine güvenliğine karşı işlenen suçlar hakkında yaptırım öngörülmüştür.
Buna göre, iddianamedeki olayın anlatımı, sevk maddeleri ile yukarıda anlatılan yasal ve anayasal düzenlemeler birlikte gözetildiğinde, sanıkların kovuşturmalarının adli yargı yerinde yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Van 3. Ağır Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
Sonuç: Davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Van 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 14.09.2007 gün ve E. 2007/189, K. 2007/213 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına” karar verilmiştir.
Uyuşmazlık Mahkemesi kararı sonrası dava dosyasının gönderildiği Van 3. Ağır Ceza Mahkemesince önceki hükümde olduğu gibi sanıklar ..., ... ve ..."in suç işlemek amacıyla kurulan silahlı örgüte üye olma suçundan cezalandırılmalarına dair 10.01.2012 gün ve 257-2 sayılı hükmün, sanıklar müdafileri ve katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 01.10.2012 gün ve 7559-10174 sayı ile;
"...Sanıkların suç işlemek için kurulmuş örgütün üyesi olma suçunu işlediklerine dair savunmalarının aksine, mahkûmiyetlerine yeterli, her türlü kuşkudan uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği, mevcut şüphenin de sanıklar lehine değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden beraatleri yerine yazılı gerekçe ile mahkûmiyetlerine karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 23.05.2013 gün ve 9-158 sayı ile;
"...Sanıkların atılı suçları işlemeleri öncesindeki, işlendiği sıradaki ve işlenmesi sonrasındaki olaylar, basın yoluyla yapılan açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde; askeri bir emir komuta zinciri içinde bulunan sanıkların böylesi bir eylemi- terör eylemlerinin yoğun olarak yaşandığı bir bölgede- tek başlarına planlamaları ve uygulamaları hayatın olağan akışına aykırı olup, olanak dışıdır. Nitekim "sanıklar ... ve ...’in olay gününe ilişkin görevlendirme yazısına göre, 9 Kasım 2005 günü saat 08.00"dan itibaren Yüksekova ve Şemdinli ilçeleri bölgesinde bulunan örgüt mensupları hakkında bilgi elde etmek, istihbari ve operasyonel faaliyetlerde bulunmak ve kendilerine gereken yardım ve kolaylık sağlanmak üzere" görevlendirildikleri görülmektedir.
Gerekçeli kararda açıklanan örgütün; suç konusu olayın niteliği itibariyle, ülke genelinde veya bölgedeki diğer kamu görevlilerini de kapsayacak ölçüde çok yönlü araştırılması gerekmektedir. Ancak yargılama safahatında olayın arkasındaki ilişkilerin çözülmesi mümkün olmamış, soruşturma ve kovuşturma aşamalarında bu kişilerin varlığı tespit edilememiş, kendilerine ulaşılamamıştır. Sanıklar dışında, izah edilen örgütü kuran, yöneten, sanıklar dışında örgüte üye olan diğer kişilerin tespit edilip, yargı önüne çıkarılmaları görevi devletin yetkili organlarındadır.
Tüm dosya içeriği ve özellikle olay tarihinde sanıkların araçlarında ele geçen belgelerden; sanıkların eylemlerinin iştirak halinde adam öldürmek fiili ile sınırlı olmadığı, amaçladıkları kabul edilen yasadışı yolları benimseyip uygulayarak terörle mücadele etme işinin terör gibi doğası gereği kesintisiz sürdürüleceği açıktır. Sanıkların bölgedeki terörün devamlılığına paralel olarak bu hukuk dışı keyfi eylemlerini sürdürme amacında oldukları anlaşılmaktadır.
Sanıkların eylemlerinin suç tarihi itibariyle TCK"nun 220/1-3"üncü maddesindeki suçu oluşturmasının ötesinde, Anayasanın 6. maddesindeki "…Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz" hükmüne karşın bir örgütlenme ve yetki kullanımı yoluna gittikleri, bunun ise hukuk devleti kuralları içinde savunulur yerinin olamayacağı, terörle mücadele adı altında da olsa açıklandığı gibi hukuk dışı bir örgütlenme ile devletin meşru güçleri gibi güç kullanarak yürürlükteki yasalar yerine kendi güç ve kuralları ile sözde yasalar oluşturmanın devleti, hukuk devleti olmaktan çıkaracağı, bu koşullarda da güçlünün sözünün geçtiği, nerede başlayıp nerede sona ereceği belli olmayan her türlü yasa dışılığın egemen olduğu bir sistem oluşacağı, sonuçta vatandaş- devlet ilişkisinde hukuk kuralları yerine korku ve kaygının geçerli olacağı, bunun ise bir Anayasa ve Yasa ihlali olmanın ötesinde tam bir hukuk ihlali niteliği taşıyacağı, hukuk devletinin bütünü ile ortadan kalkması sonucunu doğuracağı göz önüne alındığında; sanıkların eylemlerinin TCK"nun 220"inci maddesine uyduğunun kabulü ile yine jandarma teşkilatında istihbaratçı astsubay olarak görevli olan sanıkların, icra ettikleri görev içinde söz konusu bulunan astlık-üstlük ilişkisi, konumları ile iç disiplin karşısında yukarıda açıklandığı üzere örgüt içinde yalnız olamayacakları ve böyle bir eylemi kendilerinden rütbe olarak yüksek olan görevlilerin himayesi ve katılımı olmadan işleyemeyecekleri gözetildiğinde; sanıklar Ali ve Özcan’ın eylemleri, TCK"nun 220/1. maddesi kapsamında şüpheli kalan örgüt kurmak ve yönetmek olarak değil, sübuta eren TCK"nun 220/2. maddesi kapsamında kurulan örgüte üye olmak ve amaçları doğrultusunda faaliyette bulunmak suçunu oluşturduğunu kabul etmek gerekmiştir...
Madde gerekçesi ve yapılan açıklamalar ışığında suç işlemek amacıyla örgüt kurmak veya örgüte üye olmak suçundan bahsedilebilmesi için;
a) Üye sayısı en az üç veya daha fazla kişi olmalıdır.
Somut dava dosyasına bakıldığında; silahlı olduğu görülen örgütün TCK’nun 220/1"inci fıkrasının 2"nci cümlesinde gösterilen üye sayısını şeklen sağladığı gibi, sahip bulunduğu üye sayısı ve araç gereç bakımından da amaç suçları işlemeye elverişli olduğu olaysal olarak görülmektedir. Diğer bir deyişle bir ilçe merkezinde, güpe gündüz bombalama eylemi dahi yapabilmekteler.
b) Üyeler arasında gevşek de olsa hiyerarşik bir bağ bulunmalıdır. Örgütün varlığı için soyut bir birleşme yeterli olmayıp, örgüt yapılanmasına bağlı olarak gevşek veya sıkı bir hiyerarşik ilişki olmalıdır.
Örgütsel hiyerarşinin belirlenmesinde, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 13.11.2012 tarihli, 2012/7495 esas ve 2012/12966 karar sayılı kararında ayrıntılı olarak açıklandığı gibi; her bir örgütsel yapının işlemeyi amaçladığı suçlar ile faillerin birbirleri ile örgütsel olmayan ilişkilerinin de dikkate alınmasının gerekeceği, bir örgütsel hiyerarşinin merkezi, gevşek veya sıkı, menfaate, güce, korkuya veya başka bir sebebe dayalı, müstakil veya başka bir hiyerarşiye paralel olabileceği, bir örgütsel talimatın güvenilir bulunarak bir kimseye verilmiş olması, örgütsel bir iş bölümünde bir kimseye bir görevin ayrılmış olması, bu talimatın veya görevin yerine getirilmiş olup olmamasından bağımsız olarak bu kişinin örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğunu göstereceği, gizlilik ve iş bölümüne uyan örgütsel yapının hiyerarşisine dahil olma ile örgüte üye olma suçunun oluşacağı, görevin yerine getirilmiş olup olmamasının failin örgütün faaliyeti çerçevesinde işlediği diğer suçlara ilişkin sorumluluğunun belirlenmesi bakımından önem arz edeceği dikkate alınmalıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut dosyaya bakıldığında; sanıklar arasında hiyerarşi olduğu tartışmasız ortadadır. Belirli bir disipline bağlı olmayan, aralarında hiyerarşik ilişki olmayan kişilerin bombalama gibi ağır bir eylemi gerçekleştirebilmeleri mümkün değildir.
c) Suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşme yeterli olup, örgütün varlığının kabulü için suç işlenmesine gerek bulunmadığı gibi, işlenmesi amaçlanan suçların konu ve mağdur itibarıyla somutlaştırılması bazen mümkün olmakla birlikte, zorunluluk arz etmemektedir. Örgütün faaliyetleri çerçevesinde suç işlenmesi halinde, fail, örgütteki konumuna göre, üye veya yönetici sıfatıyla cezalandırılmasının yanında, ayrıca işlenen suç veya suçlardan da cezalandırılacaktır. Bu açıklamalar ışığında somut dosyaya bakıldığında; sanıklar birlikte PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün şehirdeki uzantısı olduğunu düşündükleri katılan ... Yılmaz"ı öldürmeye karar verdikleri, bu amaçla gerekli hazırlıkları yaptıkları, olay tarihinde de katılanın bulunduğu kitapevine el bombası attıkları, patlama sonucunda, Mehmet Zahir Korkmaz isimli şahsın öldüğü ve ..."ın yaralandığı, yukarıda açıklandığı üzere hiç bir duraksamaya yer vermeyecek şekilde ortadadır. Sanıkların hiç birisinin ne ... ile ne de maktul ve diğer katılan ile şahsi bir husumeti yoktur. Söz konusu olay aniden gelişen bir kavga sonucu da gerçekleşmemiştir. Öyleyse böylesi ağır bir eylemin sebebi olmalıdır. Sanıkların olay tarihinde Şemdinli"ye geldikleri araç içerisinde ele geçirilen aşiret mensubu kişilerin isim listesinin bulunduğu aşiret durum çizelgesine, yine Şemdinli"de bulunan Demokratik Toplum Hareketi (DTP) teşkilatında yer alan şahısların fotoğraflarının bulunduğu ve kurucular kurulundan Mehmet Kayran adlı üyenin dışındaki tüm üyelerin adının altında kare şeklinde kutucuk, Mehmet Kayran"ın fotoğrafının altında ise "X" işareti bulunan fotoğraflı isimlerin yer aldığı listeye, katılan ... Yılmaz"ın fotoğraf fotokopilerinin bulunmasına, yine katılan ile ilgili bilgi notunun bulunmasına, bombanın patladığı Özipek Pasajı ve Umut Kitabevi ile ilgili yolların da bulunduğu krokiye, 9 Kasım 2005 günü saat 8.00"dan itibaren Yüksekova ve Şemdinli ilçeleri bölgesinde bulunan örgüt mensupları hakkında bilgi elde etmek, istihbari ve operasyonel faaliyette bulunmak ve kendilerine gereken yardım ve kolaylık sağlanmak üzere görevlendirildiklerine dair görev yazısına bakıldığında sanıkların amaçları anlaşılmaktadır. Şöyle ki; sanıkların yalnızca kişisel imkanları ile gerçekleştiremeyecekleri profesyonel istihbari faaliyette bulundukları, yeterli bilgiye sahip olduklarını düşündükleri anda harekete geçtikleri anlaşılmaktadır. Sanıkların elde etmiş oldukları istihbarat bilgilerine bakıldığında yalnızca katılan ... Yılmaz"ı öldürmeye çalışmakla sınırlı kalmayacakları, bilgi topladıkları diğer kişilere karşı da eylem hazırlığında oldukları belirtilen evrak içeriklerinden kolayca anlaşılmaktadır. Bombalama eylemi ile birlikte düşünüldüğünde, bir kişinin isminin ve fotoğrafının altında "X" işareti bulunmasının başka ne anlamı olabilir?
Söz konusu örgütün, dolayısıyla sanıkların amaçları "hukuk dışı yollarla/terör yöntemleriyle, terörle mücadele etmektir. 9 Kasım 2005 tarihinde gerçekleştirilen bombalama eylemi araç suç olup, maksat bu yöntemlerle PKK/KONGRA-GEL terör örgütü ile mücadele etmektir. Gerek dünya örnekleri, gerekse maalesef ülkemiz deneyimi bu tip örneklerin terörle mücadele etmek bir yana terör örgütünün tabanının genişlemesi, kökleşmesi ve güçlenmesi sonucunu doğurduğunu göstermiştir.
d) Örgüt niteliği itibariyle devamlılığı gerektirdiğinden, kişilerin belirli bir suçu işlemek veya bir suç işlemek için bir araya gelmesi halinde, örgütten değil ancak iştirak iradesinden söz edilebilecektir.
Örgütün varlığından bahsedebilmek için örgüt üyelerinde kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacı olmalı, diğer bir deyişle böyle bir amaç ortaya konulmalıdır. Bahsedilen suç işleme amacı bir defaya mahsus olmamalı, süreklilik arz etmelidir. Bu ölçüt "örgüt"ü, "iştirak"ten ayırır.
Yukarıdaki evrakların içeriğinden ve diğer delillerden de anlaşılacağı üzere, sanıkların tek bir eylem ile yetinmeyecekleri, amaçları doğrultusunda yeni eylemler işleyecekleri sonucuna ulaşılmaktadır. Ayrıca "hukuk dışı yollarla/terör yöntemleriyle, terörle mücadele etmek" amacının terör gibi doğası gereği kesintisiz sürdürüleceği, terörün devamlılığına paralel olarak örgüt üyelerinin de bu hukuk dışı keyfi eylemlerini sürdürme amacında olacakları açıktır.
e) Amaçlanan suçları işlemeye elverişli, üye, araç ve gerece sahip olunması gerekmektedir.
Söz konusu örgütün sahip bulunduğu üye sayısı ve araç gereç bakımından da amaç suçları işlemeye elverişli olduğu olaysal olarak görülmektedir.
f) Örgütün silahlı olmasına ilişkin değerlendirme:
Astsubay olan sanıklar ... ve ..."in 6136 sayılı Yasa uyarınca silah taşıma yetkisine sahip oldukları, olaydan sonra araçlarında ele geçen silahlar ile el bombalarının üzerlerine zimmetli olduğu, doğrudan yasadan kaynaklanan silah taşıma yetkisine sahip kamu görevlilerinin gerek demirbaşa kayıtlı görev silahları gerekse meşru kaynaktan elde ettikleri kişisel silahları örgütün amacı doğrultusunda kullanılmış olsalar bile yasanın bu maddeyi düzenleme amacı ve bu silahların başlangıçtaki edinilme biçimi örgütün işleyeceği suçlara ilişkin olmadığı göz önüne alındığında; örgütün silahlı olması sonucunu doğurmayacağı, ancak örgütün diğer bir üyesi olan ...’in kullanması için aracın bagajına konulan başka bir askeri personele ait ( Uğur Özdemir ) zimmetli kaleşnikof silah ile yine bu kişilerin yasal olmayan kaynaktan temin ettikleri ve Veysel’in olay sırasında kullandığı iki adet el bombası dikkate alındığında; bu yönüyle örgütün, silahlı örgüt olarak kabulü için tek bir silahın dahi yeterli olacağı, sanıkların örgütünün 220/3 üncü maddesi kapsamında silahlı bir suç örgütü olduğunun kabulü gerekir.
Yukarıda ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere, ortada tüm unsurlarıyla silahlı suç örgütü bulunmakta olup, sanıklar da bu örgüte üyedirler. Bu nedenle Yargıtay bozma ilamına direnmek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Yapılan yargılama toplanan deliller sonucunda, yukarıda yapılan açıklamaların ışığında; Hakkari İl Jandarma Alay Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğünde görev yapmakta olan sanık astsubaylar ... ve ..."in, olay tarihinde suç örgütünün üyesi PKK itirafçısı sanık ... ile normal iştirak iradesini aşan örgütsel birliktelikle, hukuk dışı yollarla/terör yöntemleriyle, terörle mücadele etmek amacıyla TCK"nun 220"inci maddesi kapsamında oluşturulan silahlı suç örgütünün üyesi olarak ve örgütün amaçları doğrultusunda Şemdinli ilçesinde Umut Kitabevi isimli işyerini işleten katılan ... Yılmaz’ı öldürmeye karar verip, bu doğrultuda amaçlarını gerçekleştirmek için el bombası kullanmayı da planlayıp, malzemeyi temin ederek olay mahalline gidip araçlarını ortalık yere katılan ... Yılmaz’ın kitabevinin bulunduğu pasajın açıldığı cadde üzerinde ve olay yerine yakın bulunan bir siyasi parti ilçe binasının önüne park ettikleri, sanık ..."in önceden temin edilen iki adet el bombasını alarak pasaja girip planlandığı şekliyle katılan ... Yılmaz’ı öldürmek amacıyla ticari bir işletme olan ve işyerini işleten dışında başkalarının da bulunması kuvvetle olası ve mümkün olan kitabevine bombaları atması neticesinde Mehmet Zahir Korkmaz’ın ölmesine, katılan ...’ın ise kesin doktor raporuna göre basit tıbbî müdahale ile giderilebilir şekilde yaralanmasına neden oldukları, katılan ... Yılmaz’ın ise yara almadan kurtulduğu anlaşıldığından; Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 01.10.2012 tarihli, 2012/7559 esas ve 2012/10174 karar sayılı bozma kararına direnilmesine ve böylece, sanıkların sübut bulan suç işlemek için kurulmuş örgütün üyesi olmak suçundan hareketlerine uyan 5237 sayılı TCK"nun 220/2-3, 62/1, 53 ve 63. maddeleri gereğince ayrı ayrı cezalandırılmalarına karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır..." gerekçesiyle önceki hükmünde direnmiştir.
Bu hükmün de sanıklar müdafileri, katılanlar vekili ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10.04.2014 gün ve 330251 sayılı “onama” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 gün ve 220-473 sayı ile; 6763 sayılı Kanunun 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 16. Ceza Dairesince 11.01.2017 gün ve 7370-28 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanıklar ..., ... ve ... hakkında devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak suçundan verilen beraat hükümlerine yönelik katılanlar vekillerinin temyiz taleplerinin CMUK"nun 317. maddesi uyarınca reddine karar verilmiş, ...’a karşı teşebbüs aşamasında kalan nitelikli kasten öldürme, maktul ...’a karşı olası kastla nitelikli öldürme, ...’a karşı olası kastla yaralama suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümleri onanmak suretiyle kesinleşmiş, bununla birlikte sanıklar ..., ... ve ... müdafiinin yargılanmanın yenilenmesi talebi yerel mahkemece 28.09.2016 tarihinde kabule şayan görülerek talebin esastan değerlendirilmesine karar verilmiştir. Direnme hükmünün ve temyizin kapsamına göre inceleme, sanıklar ..., ... ve ... hakkında suç işlemek amacıyla kurulan silahlı örgüte üye olma suçundan verilen mahkûmiyet hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklar ..., ... ve ..."in üzerine atılı suç işlemek amacıyla kurulan silahlı örgüte üye olma suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
..."ın, Şemdinli ilçesi Özipek Pasajında bulunan Umut Kitapevi isimli iş yerinin sahibi olduğu, PKK terör örgütünün 15 Ağustos 1984 tarihinde gerçekleştirdiği ilk silahlı saldırılardan biri olan Şemdinli İlçe Jandarma Komutanlığına yönelik baskında kılavuzluk yaptığı, bu eylemi nedeniyle "Devletin hâkimiyeti altında bulunan topraklardan bir kısmını devletin idaresinden ayırmaya yönelik eylemlerde bulunma" suçundan kesinleşmiş mahkûmiyetinin bulunduğu, 24.07.2002 tarihinde ise, Şemdinli kırsalında yakalanan Celil Özel isimli PKK üyesinin üzerinden, aynı örgüte mensup diğer üye Hasan Özen tarafından ..."a hitaben yazılan mektubun ele geçirildiği ve bu olay nedeniyle Seferi hakkında takipsizlik kararı verildiği,
Sanık ...’in 16 Temmuz 2004, sanık ...’nın ise 17 Temmuz 2004 tarihlerinden itibaren Hakkari İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğünde astsubay başçavuş rütbesiyle görev yapmaya başladıkları, sanık ...’nın istihbarat kısım amirliği bölümünden, istihbarat tim komutanı olan sanık ...’in Şemdinli istihbarattan sorumlu olduğu,
Sanık ..."in ise, 1988-1991 tarihleri arasında PKK terör örgütünde Hakkari ve ilçelerinde faaliyet yürüttükten sonra, 1991 yılında örgütten kaçarak Irak ülkesinin kuzey bölgesine gittiği, 29.04.1997 tarihinde ise Habur Sınır Kapısından Türkiye’ye giriş yaparak güvenlik güçlerine teslim olduğu, hakkında "Devletin hâkimiyeti altında bulunan topraklardan bir kısmını devletin idaresinden ayırmaya yönelik eylemlerde bulunma" suçundan açılan kamu davasında, pişmanlık yasasından faydalanıp 6 yıl hapis cezası aldığı ve 05.11.2001 tarihinde şartla tahliye edildiği, 2003 yılından itibaren “Görüşülen Şahıs” sıfatıyla Hakkari İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğünde istihbari çalışmalarda bulunan sanık ..."in, 03.08.2004 tarihinde itibaren “Haber Elemanı” olarak kayıt altına alındığı,
9 Kasım 2005 tarihinde ..."ın işlettiği Umut Kitabevine iki adet el bombası atılması sonucu, kitabevinde bulunan Mehmet Zahir Korkmaz"ın öldüğü, ..."ın basit tıbbi müdahale ile giderilebilir biçimde yaralandığı, ..."ın ise herhangi bir yara almadığı,
Şemdinli İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından tanzim edilen 09.11.2005 tarihli olay tutanağına göre; Umut Kitabevi içerisinde meydana gelen patlama sonrası Mehmet Zahir Korkmaz ve ..."ın yaralı vaziyette hastaneye kaldırıldıkları, bir şahsın patlama yerinden koşarak beyaz renkli Renault 19 Europa marka araca bindiğinin görülmesi üzerine, vatandaşlarca kovalandığı, Cumhuriyet Caddesi üzerinde durdurulan aracın tahrip edilmeye başlandığı esnada olay yerine emniyet ekiplerinin geldiği, vatandaşların arka koltukta oturan şahsı çıkarmak için aracın camlarını kırmaya çalıştıkları, araç ve içindeki şahsın kontrol altına alınması ve güvenliklerinin sağlanması için emniyet görevlilerinin 15-20 kişilik grubu ikna etmeye çalıştıkları, toplanan grubun kalabalıklaşmaya başlaması üzerine ek kuvvet istendiği, gelen takviye kuvvetlerine yönelik sert tepki ve mukavemet gösterilmesi sebebiyle barikat kurularak araçtaki şahsın indirilip özel harekat timine ait zırhlı araca bindirildiği ve İlçe Emniyet Müdürlüğüne götürüldüğü, sayısı iyice artan ve 1000 kişiye yaklaşan grup tarafından yasa dışı sloganlar eşliğinde kamu kurum ve kuruluşlarına ait binalara taşlı sopalı saldırılarda bulunulup hasar verildiği, yine hükümet konağı önünde göndere çekili bayrağa saldırılarda bulunulduğu,
Şemdinli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından patlamadan yaklaşık 4-5 saat sonra düzenlenen olay yeri inceleme tutanağa göre; patlama olayı ile ilgili olarak üzerinde keşif yapılması istenilen beyaz renkli aracın çarşı içinde park halinde bulunduğu, bagajdan üç adet kaleşnikof marka dolu şarjör takılı seyyar dipçikli tüfek, iki adet dolu kaleşnikof şarjörü, iki adet hücum yeleği, hücum yeleklerinin ceplerinde altı adet kaleşnikof şarjörü, poşet içerisinde 2 adet not defteri, 4 adet içinde çeşitli evrak olan dosya bulunduğu, dosyalardan bir tanesinde ... adına düzenlenmiş biyografik bilgi formu, nüfus kayıt örneği, şahıs bilgileri formu, ..."ın Şemdinli İlçe Emniyet Müdürlüğünce alınan ifade tutanağı, ..."ın fotoğraf fotokopileri, ...’ın fotoğrafının da bulunduğu konutta kalanlar başlıklı iki adet evrak, bir adet bilgi notu, dört adet kroki, diğer dosyada yakalanan ve teslim olan örgüt mensuplarına sorulacak sorular ve Hakkari bölgesinde sorulacak sorular başlıklı evrak, bir diğer dosyada telefon numaralarının bulunduğu doküman, aşiret durum çizelgesi ve Şemdinli bölgesi genel değerlendirmesi başlıklı evrak, başka bir dosyada ise; birinin üzerinde 27, diğerinin üzerinde 23 parça malzemenin yazılı bulunduğu iki adet senet ve araca ait askeri talimatnamelerin bulunduğu, bu esnada topluluğun olduğu yerden silah seslerinin gelmesi ve akabinde bir kişinin öldüğünün vatandaşlar tarafından iletilmesi üzerine halkın galeyana geldiği, keşfin güvenli koşullarda yapılması mümkün olmadığından keşif mahallinden uzaklaşıldığı, olay yeri emniyetinin sağlanması üzerine saat 21.10"da tekrar aracın yanına gidilerek keşfe kaldığı yerden devam edildiği, poşet içerisinde isim ve telefon numaralarının yazılı olduğu iki adet not defteri ile bagajda fermuarlı çanta içerisinde iki adet el bombası bulunduğu,
Cumhuriyet savcısının yaptığı incelemeler sürerken kalabalık bir grubun, Van Devlet Hastanesinden eşi ve çocukları ile dönmekte olan Şemdinli 3. Dağ Komanda Taburunda görevli Piyade Uzman Çavuş ..."un aracına saldırması üzerine, ...."un panik ve heyecana kapılarak rastgele ateş açması sonucu gruptaki bir kişinin öldüğü ve dört kişinin ise yaralandığı,
Yüksekova İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından tanzim edilen rapora göre; patlama olayına müteakip araca zarar verildiğinin bildirmesi üzerine olay yerine 10.11.2005 günü intikal edildiği, gerekli emniyet tedbirlerinin alınamamasından dolayı İlçe Emniyet Müdürlüğü bahçesine çekilmiş olan plakasız ve kaporta kısmı kullanılmaz vaziyetteki aracın bütün camlarının kırık, lastiklerinin kesik olduğu, koltuklarda, tavanda ve sol ön kapıda kısmen kan lekeleri ile araç içerisinde bir adet fermuarı açık durumda siyah renkli bir çantanın bulunduğu,
Olay sonrasına ilişkin görüntü kayıtlarına göre; aracın arka koltuğundaki siyah çantanın sivil kişilerce alınıp içindeki evrakın etrafa gösterildiği,
Hakkari İl Jandarma Komutanlığının 26.12.2005 tarihli yazı ve ekinde yer alan konuşma çözümleri ile Emniyet Genel Müdürlüğünün 18.01.2006 tarihli yazı ve ekinde yer alan bilgi notuna göre; ..."ın 09.11.2005 tarihinde Roj TV"deki canlı yayına üç defa telefonla bağlandığı, ..."a ait konuşmalara 26.12.2005 günü Roj TV"de yayınlanan Susurluk"tan Şemdinli"ye devlet terörü isimli belgeselde yer verildiği,
Sanıklar ... ve ... tarafından düzenlenen 09.11.2005 tarihli tutanağa göre; Hakkari İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü emrinde görevli Jandarma Başçavuşlar ... ve ... isimli personelin, İl Jandarma Komutanlığının 08 Kasım 2005 günlü emri ile 30 AK 933 plakalı sivil araçla 09 Kasım 2005 günü Yüksekova ve Şemdinli ilçelerine istihbari maksatlı bilgi toplamak amacıyla görevlendirildikleri, 09 Kasım 2005 günü Şemdinli ilçesinde Özipek Pasajında ..."a ait Umut Kitabevinde meydana gelen patlama sonrasında bir grup provokatör tarafından olay yerine yaklaşık 150 metre mesafede, Cumhuriyet caddesi üzerinde park halindeki araçta bulunan ... ve ..."in saldırıya uğradığı ve olay sonrasında araca saldıran provokatörlerin aracı kullanılmaz hale getirerek araçta bulunan eşyayı gasp ettikleri,
Hakkari İl Jandarma Komutanlığınca, Şemdinli ilçesinde meydana gelen olaylara ilişkin olarak düzenlenen bilgi notuna göre; istihbarat personeline ve aracına saldırıda bulunulduğu esnada araç içinde bulunan belge ve dosyaların örgüt yandaşlarınca gasp edildiği, Cumhuriyet savcısınca yapılan keşifte silahların bagajda görüldüğü, dosya ve defterlerin kalabalığı oluşturan göstericiler tarafından alınarak fotokopi ile çoğaltıldıktan sonra, tekrar araca konulduğunun ancak bir kısım evrakın gasp edildiğinin tespit edilip gasp edilen evrakın tutanak altına alındığı,
Araç içinde bulunan;
a) ... hakkında düzenlenen biyografik bilgi formu ve bilgi notuna göre; ..."ın Demokratik Toplum Hareketi kurucu üyesi olduğu, DEHAP"ın tüm faaliyetlerinde sürekli yer aldığı, PKK terör örgütü adına Şemdinli kırsalında faaliyet yürüten örgüt mensupları ile irtibatlı olduğu ve milislik yaptığı,
b) El ürünü olan ikişer nüsha toplam dört adet basit krokide; ..."ın iş yeri olan Umut Kitabevi ile evinin konumunun gösterildiği,
c) Aşiret durum çizelgesi başlıklı belgede; Hakkari"deki aşiretlerin, aşiret reislerinin ve mensuplarının isim listesi, ikamet bölgeleri ile aşiret isimleri karşısında “devlet yanlısı”, “kısmen devlet yanlısı” ibarelerinin bulunduğu,
d) Şemdinli ilçesinde Demokratik Toplum Hareketi teşkilatlanmasında yer alan şahısların fotoğrafları başlıklı belgede; ..."ın da dahil olduğu toplam 18 kişinin fotoğraflarının altında kare şeklinde kutucuklar bulunduğu, bunlardan Mehmet Kayran adlı kişinin fotoğrafının altında bulunan kutucukta işaret bulunduğu,
e) Şemdinli bölgesi genel değerlendirmesi başlıklı belgeye göre; 25.06.2005 tarihinde Şemdinli"de Demokratik Toplum Hareketi seçimlerinin yapıldığı ve 6 delegenin seçildiği, bu 6 delege arasında ..."ın da bulunduğu, diğer 5 kişinin ise Şemdinli ilçesinde Demokratik Toplum Hareketi teşkilatlanmasında yer alan şahısların fotoğrafları isimli belgede yer alan kişilerden olduğu,
f) Ajandalarda ise 01.11.2005 tarihli patlama olayına ilişkin bilgilerin, Sabri ve Welat kod adlı kişiler ile ..."ın telefon numaralarının ve istihbari nitelikteki bir takım bilgilerin yer aldığı,
Hakkari İl Jandarma Alay Komutanı Kurmay Albay Erhan Kubat tarafından 08.11.2005 tarihinde, Hakkari Dağ ve Komando Tugayı ile Yüksekova ve Şemdinli İlçe Jandarma Komutanlıklarına gönderilen faks mesaj formunda; sanıklar ... ve ..."in, Yüksekova ve Şemdinli bölgelerinde bulunan örgüt mensupları hakkında bilgi elde etmek, istihbari ve operasyonel faaliyetlerde bulunmak maksadıyla, 9 Kasım 2005 günü saat 08.00"dan itibaren 30 AK 933 plakalı (730198) araç ile görevlendirildiklerinin ve adı geçen personellerin müracaatları halinde gereken yardımın ve kolaylığın sağlanması gerektiğinin belirtildiği,
Alay Komutanı Kurmay Albay Erhan Kubat tarafından Şemdinli Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen 17.11.2005 günlü yazıya göre; sanık ..."in, 09.11.2005 tarihinde Şemdinli ilçesinde faaliyette bulunmak üzere bölgeye giden istihbarat personeli tarafından, haber elemanının görevlendirme esaslarında yazılı olarak görevlendirme olmadığından şifai olarak görevlendirildiği,
Jandarma Genel Komutanlığı tarafından CMK"nun 250. maddesi ile yetkili Van Cumhuriyet Başsavcılığı Vekilliğinin 15.12.2005 tarihli müzekkeresine istinaden gönderilen 23.12.2005 tarihli cevabi yazıda; ... ve ..."e ait bilgi defteri ve ajandalarda haber elemanları ile devlet yanlısı ve terör örgütü yanlısı kişilere ait bilgilerin bulunmasının istihbari çalışma sistemine uygun ve görev gereği olduğu, yine adı geçen kişiler tarafından ..."a ait ev ve iş yerini gösterir krokinin hazırlanmasının istihbari çalışmalar sonucu elde edilen bilgilere istinaden paketi getirecek şahıs veya şahısların bölgeye yaklaşma istikametlerini tespit etmek ve bu bölgede operasyonel tedbir alacak güvenlik kuvvetlerine bilgi vermek maksadıyla yapıldığı ve bu uygulamanın istihbari çalışma sistemine uygun olduğu bilgilerine yer verildiği,
Hakkari İl Jandarma Komutanlığının 18.11.2005 tarihli yazısına göre; ..."ın PKK terör örgütüne yardım ve yataklık suçundan aldığı cezası infaz edildikten sonra Şemdinli ilçesinde PKK terör örgütüyle irtibatlı olarak faaliyetlerine devam ettiği bilgisinin alındığı, bunun üzerine ... hakkında 22.08.2005 tarihinde iletişimin tespiti ve dinlenmesi kararının alındığı, bu tedbirin icrası sırasında ..."ın bir eylem hazırlığı içerisinde olabileceği ve bu eylemde kullanmak üzere malzeme temini için terör örgütü mensupları ile irtibata geçtiğinin öğrenildiği, bu malzemeye el konulması için teslim yeri olarak seçildiği değerlendirilen ..."ın ev veya iş yerinin tespit edilerek, krokilerinin çizilmesi hususunda istihbarat personelinin 09.11.2005 tarihinde Şemdinli Bölgesinde görevlendirildiği,
Van 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 22.08.2005 tarih ve 2005/257 müteferrik sayılı kararı ile, ..."ın kullandığı cep telefonu hattına ilişkin olarak, 2803 Sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu Ek 5. maddesi uyarınca, suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla ilk kez 3 ay süre ile iletişimin tespiti ve dinlenmesi kararının verildiği,
Hakkari İl Jandarma Komutanlığının, ..."ın kullandığı telefon hattına ait görüşmeleri gösterir 11.11.2005 tarihli yazısında; ..."ın, Şemdinli ilçesi Horyürek Mezrasının karşısında, lrak sınırında PKK/KONGRA-GEL terör örgütü adına eylemler gerçekleştirip, gümrükçülük ve vergilendirme gibi faaliyetlerde bulunan terör örgütü üyesi Sabri kod adlı ... ve Renas kod adlı örgüt mensubu ile görüşme yaptığı, Şemdinli ilçesinden Irak"a kaçakçılık için geçen şahıslardan vergi alınması için bilgi verdiği, örgüt mensuplarının yanına giderek görüşmeler yaptığı, Sabri kod adlı ..."un babası Hasan Kısıkyol 04.10.2005 günü Şemdinli ilçesine geldiğinde, ... tarafından karşılanıp Sabri kod adlı ..."un yanına ... aracılığıyla gönderildiği, örgüt mensuplarına kitap, gazete gibi dokümanlar gönderdiği ve 04.11.2005 tarihinde saat 16.32.37"de ... ile Sabri kod adlı ..."un yaptığı görüşmede; Sabri kod adlı ..."un “benim Almanya"dan eşyalar gelecek, bana adresini ver”, ..."ın da “Şemdinli İlçesi Cumhuriyet Caddesi Umut Kitap Evi” dediğinin belirtildiği,
İletişim tespit tutanaklarına göre;
04.11.2005 günü saat 16.32’de Sabri kod adlı ... ile ... arasındaki görüşmenin;
"Sabri (K): Yav bu şimdiki konuştuğumuz numara senin üzerinedir...
...: He he benim üzerimedir doğrudur...
Sabri (K): Peki başka yani başka birşeyle arayamaz mısın beni
...: Yav benim yerim Felluce"dir çıkamıyorum biliyor musun...
Sabri (K): Evet evet tamam o zaman sen bana bir adres versene...
...: Tamam ben sana adres verebilirim yav
Sabri (K): E tamam bir evinkini ver çünkü bu dışarıda Almanya"dan eşyalar gelecek ha...
...: Umut kitap evi Şemdinli...
...: Hakkari Şemdinli
Sabri (K): Cadde madde yok mu
...: Yani Cumhuriyet Caddesi olur...",
07.11.2005 günü saat 15.12’de Sabri kod adlı ... ile ... arasındaki görüşmenin;
"...Sabri (K): Sen şehir içerisindesin... kulübede kulübede benim numaradan beni ara kulübede
...: Tamam
Sabri (K): Kulübeden olsun ha numaralar olan değil
...: Tamam anladım..."
Şeklinde olduğu,
Hakkari İl Jandarma Komutanlığı tarafından düzenlenen evraka göre; Van 3. Ağır Ceza Mahkemesince 19.09.2005 gün ve 2005/307 sayı ile, ... ile irtibatlı olan ve PKK terör örgütü Şemdinli ilçesi gümrük sorumlusu Sabri kod adlı ..."un kullandığı GSM hattının üç ay süre ile dinlenmesine karar verildiği,
İletişim tespit tutanaklarına göre;
09.11.2005 günü saat 13.53’de Sabri kod adlı ... ile Faik Duyan arasındaki görüşmenin;
"...Faik Duyan: ...şimdi biz çarşıdayız kıyamet gibi biz de onların arabasını yakaladık resimlerini aldık
Sabri (K): Kaç kişi yakaladınız kaç kişi elinizde var
Faik Duyan: Vallahi birini yakaladık onu da bıraktık millet eksikti gelmişlerdi şimdi arabada eşyaları var millet yürüyüş yapıyor çarşıda
Sabri (K): Ne kadar millet var çarşıda
Faik Duyan: Vallah milletin hepsi çarşıda komple
Sabri (K): Ee tamam arabayı yakın arabayı
Faik Duyan: Vallah biz o tarafa gitmedik biz adamları imha ettik
Sabri (K): Evet evet bana bak kim yapmışsa elinizle öldürün kanını için
Faik Duyan: Vallah biz Yüksekova"nın çıkışına getirdik imha ettik
Sabri (K): Tamam iyi yapmışsınız
Faik Duyan: Biz şimdi sloganlar atıyoruz millet çoktur bende içine gidiyorum iyidir
Sabri (K): Tamam artık ilçe başkanı ilçe başkanı ile bir çözüm yapın olay yaratın",
09.11.2005 günü saat 18.29’de Sabri kod adlı ... ile X şahıs arasındaki görüşmenin;
"X şahıs: O polislerin silahları, yelekleri, şarjörleri o eşyaların hepsi elimizde onları ne yapalım
Sabri (K): Ya bana baksan onları kaldırın saklayın
X şahıs: Eee bir şey daha söyleyeyim bunun şeyi yapıldı Hakim falan geldi teftişi falan yapılmış ... bu eşyalar elimde müşkül durumdayım bu eşyalar arabanın içinde ...
Sabri (K): Hı ya siz onları alın bir yerde saklayın biz sabah veya ertesi gün ... yani siz bir yere koyun biz gelir alırız ...
X şahıs: Sen yukardakilere söyle İsmail"in arkadaşları var orda ben söylerim kaldırırız
Sabri (K): Tamam doğrudur bana da aynı öyle bir bilgi geldi tamam ben dedim kaldırın saklayın bu tarafa gelirseniz kendinizle getirin tamam ... ben dedim sana teslim etsinler dedim ... biri sensin bir kişi daha var
X şahıs: Diğeri kim
Sabri (K): Ya o diğerini sen tanımıyorsun biraz daha eşyalar getirirseniz abes kaçar
X şahıs: Ben dayıma söylemiştim benim yanımda var
Sabri (K): E tamam biri daha var ben kendine söylemiştim kaldır sen gelirsen bize getir bize dedi tamam .. sen onları kaldır hazır et o zaman Ali"yle gönder biz alalım tamam
X şahıs: Tamam dayıya selam söyle beni ara sıra arayın tamam...",
09.11.2005 günü saat 20.18’de Sabri kod adlı ... ile Y şahıs arasındaki görüşmenin;
"...Y şahıs: Biz şimdi arabanın çevresindeyiz
Sabri (K): Durum nasıl ?
Y şahıs: Sabah ben Şemdinli"ye geldim 1-2 saattir bizim çarşının giriş çıkışını kapatmışlar biz nöbet tutuyoruz ya o dosya mosyalar Şemdinli"nin projesi arabadadır
Sabri (K): Ya ben diyorum ... onların dosmu mosmu askeri doküman gizli mizli Hamo"yla çıkarın götürün bir yere götürün saklayın
Y şahıs: Tamam onları saklayacağız
Sabri (K): Tamam onları saklayın ben size yine ulaşırım
Y şahıs: Tamam onları saklayacağız şimdi biz savcının sözüne bakıyoruz savcı keşif yapacak millet linç yaptı biz de dedik savcı millet vekili avukatlar Hakkari"den getirdiğimiz avukatlar orda keşif yapacak ... bir uzman çavuş da milleti taradı bir arkadaş şehit düştü arabayı biz yaktık. Kaçtı oda kaçtı arabasını yaktık ... Vallah o kaçtı kaçan çete şimdi emniyetin elinde o iki kişide kayıp etmişler arkadaşları diyor iki kişi astsubay bir kişi de uzman çavuş devletin özel timi
Sabri (K): Peki biri nerde
Y şahıs: O emniyetin elinde
Sabri (K): Kim kim
Y şahıs: Özel timdir
Sabri (K): Hı eee tamam yani kimse yakalamadılar değil mi
Y şahıs: Yok vallah
Sabri (K): Ya ben diyorum arabadaki eşyalar varya
Y şahıs: He içindeki silah bomba eşya
Sabri (K): Tamam o eşyaları acele çıkarın ordan çıkarın alın götürün bir yerde saklayın tamam ... arkadaşımdan bize bilgi verin biz onları şey yaparız ... tamam onları çabuk ordan çıkarın saklayın tamam ... sen o eşyaları arabadan çıkarın Agiri ile arabayı yakın tamam
Y şahıs: Vallah ben diyorum net bir şey olsun sonra
Sabri (K): Ya yok yok eşyaları çıkarın tamam benzini dökün yansın gitsin
Y şahıs: Ya deliller kaybolmasın dünya kamuoyu gazeteciler çeksin sonra yakalım
Sabri (K): Ya yok yok o eşyaları arabadan çıkarmazsanız onlar ele geçer sonra
Y şahıs: Yok yok çıkardık yani biz dedik kameracı çeksin nasıl yaptıklarını çeksin sonra imha edelim dedik
Sabri (K): Tamam içindeki önemli eşyaları çıkarın formalite icabı gazeteciler çeksin tamam fakat kendin bak dikkat edin nöbetini tutun..."
15.11.2005 günü saat 15.05"de Sabri kod adlı ... ile X şahıs arasındaki görüşmenin;
"X şahıs: Sana acilen soracağım sana Almanya" dan paket geldi mi
Sabri (K): Evet
X şahıs:Kim gönderdi
Sabri (K): Bazı arkadaşlar
X şahıs: Bak belgede geçti bu mesele bizim yaptığımız olay yok mu onlar onu tespit etmiş belgede yazılı bunu kim gönderdi
Sabri (K): Almanya"dan bizim bir adam
X şahıs: Bunu öğren bizim belgelerde bu geçmiş ona göre
Sabri (K): Yarım saat sonra ara",
15.11.2005 günü saat 15.28"de Sabri kod adlı ... ile X şahıs arasındaki görüşmenin;
"Sabri (K): Bu dükkanın telefonu mudur
X şahıs: Evet amcaoğlu
Sabri (K): Sana bir şey soracağım, sen o malzemeleri kimin adına gönderdin
X şahıs: Umut kitap evine
Sabri (K): Kimin adına
X şahıs: Telefonda söylemek istemiyorum dükkan adına gönderdim
Sabri (K): Tamam gönderilen eşyalar neydi
X şahıs: Bir tane mp3 bir tane kalem var. Daha ulaşmamış mı
Sabri (K): Ulaşmışsa da senin gönderdiğin yer havaya uçtu
X şahıs: Şansa bak eşyada mı yok
Sabri (K): Eşya ya el koymuş o anasını s... eşyaya el koymuş. Sen oradan basını takip ediyor musun
X şahıs: Geçen hafta ya çarşamba ya perşembe ben o adamla görüştüm. Bu Sefer"le varya ona paket geliyor dedim o da burası karışmış keşke göndermeseydin dedi, ben de gönderdim, sigortasını yaptırdım gönderdim dedim, 300 Euro"luk malzeme
Sabri (K): Tamam
X şahıs: O diğerleri mi el koymuş
Sabri (K): Evet
X şahıs: Ben özellikle onun adını yazmadım onun dükkanının adını yazdım benim adım da yazılı değil dükkanın adı yazılı Narlı market diye gönderdim benim marketin ismi
Sabri (K): Tamam bir de ben sana ayrı bir telefon vereceğim bunu bugün iptal edebilirim X şahıs: Anladım
Sabri (K): Bu ayın 9"unda alçaklar ona bomba attı o adam şimdi tvlere çıktı, zaten o eşyayı almazsak Şemdinli alay komutanı gidecek.
X şahıs: Telefonda açık açık konuşmayın, hadi kendinize iyi bakın..."
Şeklinde olduğu,
Hakkari İl Emniyet İstihbarat Şube Müdür vekili .... ile söz konusu şubede görevli emniyet görevlileri tarafından düzenlenen 14.11.2005 tarihli tutanağa göre; Hakkari İl Jandarma İstihbarat görevlilerinin 14.11.2005 günü Hakkari İl Emniyet İstihbarat Şubesine geldikleri, 09.11.2005 günü meydana gelen patlamanın ... ve ... isimli jandarma personelleri tarafından gerçekleştirilmediğini söyledikleri, jandarma istihbarat görevlilerince istihbarat toplantılarına dair tutanakların yazıldığı bir tutanak defterinin Hüseyin Keskinkılıç"a imzalatılmak istendiği, söz konusu tutanakta; istihbarat birimlerinin katılımıyla terör örgütü PKK/KONGRA-GEL"in Hakkari il merkezi ve ilçelerindeki faaliyetlerine ve son dönemde gerçekleştirdiği bombalama eylemlerine ilişkin tespit ve değerlendirmelerin görüşüldüğü 01.11.2005 tarihli toplantıda, müşterek istihbari çalışmaların yapılması gerektiği ve bunların operasyona dönüştürülmesine dair kararların alındığı hususlarının yazılı olduğu, .... ve diğer emniyet görevlilerinin söz konusu toplantıya katılmadıkları gerekçesiyle 01.11.2005 tarihli toplantı tutanağını imzalamadıkları,
Hakkari İl Jandarma Komutanlığı tarafından CMK"nun 250. maddesi ile yetkili Van Cumhuriyet Başsavcılığı Vekilliğinin 08.12.2005 tarihli müzekkeresine istinaden gönderilen 26.12.2005 tarihli cevabi yazıda; 09.11.2005 tarihli olaydan önce Şemdinli"de 05.08.2005, 01.09.2005 ve 01.11.2005 tarihlerinde meydana gelen olayların PKK/KONGRA-GEL terör örgütünce gerçekleştirildiğine dair pek çok delilin bulunduğu, mahkeme kararına istinaden yapılan teknik takip ve izleme esnasında, Gaziantep"te ikamet eden Hasan Kısıkyol"un, Kuzey lrak"ta bulunan oğlu ..."u ziyaret etmek için önce Şemdinli"de bulunan ..."ın yanına gittiği, ..."ın, ... ile birlikte Kuzey Irak"a gitme hazırlıkları esnasında çekilmiş bir fotoğrafının bulunduğu, elde edilen her türlü bilginin il emniyet birimleri ile paylaşıldığı, il Valisinin başkanlığında yapılan Eylül 2005 ve Ekim 2005 aylarına ait il emniyet komisyon toplantı tutanaklarında terör örgütü mensuplarınca, şehir merkezlerinde araç içerisine bomba koyup patlatılacağına ve nizamiye ile polis noktalarına roketli ve bombalı saldırı yapılacağına yönelik istihbaratların arttığı ve şehir merkezlerine yönelik istihbari çalışmalara ağırlık verilmesi gerektiğinin belirtildiği, ... ile ilgili bilgi toplama işleminin devam eden bir faaliyet olması nedeniyle şifahi olarak il istihbarat birimleri ile paylaşıldığı bilgilerine yer verildiği,
TBMM Araştırma Komisyonu Başkanlığı tarafından CMK"nun 250. maddesi ile yetkili Van Cumhuriyet Başsavcılığı Vekilliğinin 16.02.2006 tarihli müzekkeresine istinaden gönderilen 20.02.2006 tarihli cevabi yazıda; ..."ın adı geçen komisyonda verdiği 25.01.2006 tarihli ifadesinin onaylı bir suretinin eklenerek gönderildiğinin ve ..."ın 25.01.2006 tarihli ifadesinde sanıklardan ..."nın, 1998 yılında Diyarbakır ilinde görev yaptığı dönemde bir takım olaylarda yer aldığına dair isnatlarda bulunduğunun belirtildiği,
..."ın ifadesinde adı geçen askeri görevliler hakkında CMK"nun 250. maddesi ile yetkili Van Cumhuriyet Başsavcılığı Vekilliği tarafından 06.03.2006 gün ve 2006/153-17 sayı ile Genel Kurmay Başkanlığı Askeri Savcılığına görevsizlik kararı verildiği, bu kararda; şikâyetçinin ..., olay tarihinin 1998, olay yerinin Diyarbakır, şüphelilerin 7. Kolordu eski Komutanı (Kara Kuvvetleri Komutanı) Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Diyarbakır İl Jandarma eski Komutanı ..., Diyarbakır Alay Komutanlığı eski personeli ...., 7. Kolordu Komutanı eski Kurmay Başkanı Erhan Tavşancı, 7. Kolordu Komutanı eski Kurmay Başkanı Reha Şatana ve Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığı eski personeli Cemal Temizöz, isnat edilen suçların ise suç işlemek için örgüt kurmak, görevi kötüye kullanmak ve sahte belge düzenlemek olduğu,
Yine ...."ın ifadesinde ismi geçen Diyarbakır eski MİT Bölge Başkanı Cemal Uzgören hakkında; CMK"nun 250. maddesi ile yetkili Van Cumhuriyet Başsavcılığı Vekilliğince 07.03.2006 gün ve 2006/165-11 sayı ile Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına yetkisizlik kararı verildiği, Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi eski Başsavcısı ...hakkındaki evrakın ise Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne gönderildiği,
CMK"nun 250. maddesi ile yetkili Van Cumhuriyet Başsavcılığı Vekilliği tarafından 06.03.2006 gün ve 2006/152-15 sayı ile, sanıkların görevlendirme yazısının mevzuata ve EMASYA direktiflerine aykırı olup mülki amirden izin alınması ve emniyet birimlerine bilgi verilmemesi sebebiyle sanıklar ... ve ..."in sıralı amiri konumundaki Hakkari İl Jandarma Alay Komutanı Erhan Kubat, Hakkari Dağ Komando Tugayı Komutanı ..., Van Jandarma Bölge Asayiş Kolordu Komutanı Tuğgeneral Selahattin Uğurlu hakkında görevi kötüye kullanma suçundan; 09.11.2005 tarihli olay sonrası basına yaptığı açıklama nedeniyle dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral .... hakkında ise adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçundan Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığına görevsizlik kararı verildiği,
Sanıklar ..., ... ve ... hakkında adli yargının görevli olduğuna dair, Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün 02.05.2011 gün ve 12-12 sayılı kararı sonrası, davanın görüldüğü Van 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 21.07.2011 tarihli oturumunda, katılan vekillerinin talebi doğrultusunda ...., ...., ....ve ....hakkında TCK"nun 302. maddesinde yer alan devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak suçundan CMK"nun 250. maddesi ile yetkili Van Cumhuriyet Başsavcılığı Vekilliğine suç duyurusunda bulunulduğu,
CMK"nun 250. maddesi ile yetkili Van Cumhuriyet Başsavcılığı Vekilliği tarafından 03.03.2006 tarihinde Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben düzenlenen müzekkere ile; daha önceden Diyarbakır Jandarma İstihbarat biriminde çalıştırılan Abdulkadir Aygan isimli şahsın Aram Yayıncılık tarafından basılan "İtirafçı-Bir Jitemci Anlattı” isimli kitabında, JİTEM olarak adlandırılan teşkilatın Diyarbakır"da bir takım cinayetleri gerçekleştirdiğini iddia etmesi sebebiyle suç duyurusunda bulunulduğu,
... isimli şahsın, tanık ...."ın sahibi olduğu Diyarbakır Söz Gazetesi’nde; .... olarak bahsedilen ..."nın, JİTEM’in Diyarbakır Bölge Komutanlığında görev yaptığı sırada, sahte belgeler ile PKK ve Hizbullah Terör örgütlerini destekledikleri yönünde suç isnat ederek çok sayıda iş adamını sorguladığı yönünde isnatlarda bulunduğu; Gündem isimli gazetede ve "İTİRAFÇI-Bir Jitemci Anlattı” isimli kitapta ise, ..."nın Kuzey Irak"ta PKK"ya yönelik operasyonlarda istihbaratçı ve tercüman olarak çalıştığını, Kaya İnşaat şirketi sahibi ...."nın direktifleri ile .... ve bir çok işveren hakkında suçlayıcı istihbarat raporu hazırladığını, itirafçı ve tetikçi olan...., .... ve ...."nın arasının iyi olduğunu, bu şahısların JİTEM personeli olduğu için bu şahısların kendisine Altındağ"ın Hizbullahçılara yardımcı olduğunu ima etmeye çalışıp, kendisini de işin içine çekmeye çalıştıklarını, duyduklarını komutanına “... Hizbullahçıları besliyormuş, finanse ediyormuş” diye anlatmasını beklediklerini, ...."ı kendisine infaz ettirmeye çalıştıklarını, ..."nın İstanbul"da otoparkının olduğunu, Hakkari İl Jandarma Komutanlığı bünyesinde Van JİTEM’in bir timinin olduğunu ve Şemdinli"dekilerin de oradan hareket ettiklerini ileri sürdüğü,
2006 yılı Mayıs ayında TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanlığına bir takım olaylara karıştığını söyleyerek başvuran Yunus Özcan"ın (Harputlu) dilekçesinin Komisyon tarafından gereğinin takdir ve ifası için Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, Yunus Özcan"ın (Harputlu) bu dilekçede; Kıbrıs Girne Amerikan Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünden atıldığını, pek çok ulusal ve uluslararası bilişim alanında suçtan yargılandığını, cezaevinden tahliye olduktan sonra JİTEM için çalışmaya başladığını, bu kapsamda kendisine bilişim alanında yasal olmayan bir takım faaliyetler yaptırdıklarını, bu süreçte Elazığ ve Tunceli"de bulunduğunu, pek çok bombalama olayının PKK"nın üzerine bırakılmak istendiğini, bu şahısların Atabeyler ile bağlantılı olduklarını, Şemdinli"deki el bombalarının itirafçı aracılığı ile temin edildiğini ifade ettiği,
Bahse konu suç duyuruları veya görevsizlik kararlarının akıbetleri bakımından dosya kapsamında bir bilgi ve belgenin bulunmadığı,
CMK"nun 250. maddesi ile yetkili Van Cumhuriyet Başsavcılığı Vekilliğince 01.03.2006 tarihinde düzenlenen teslim ve tesellüm tutanağı başlıklı belgeye göre; Van Barosu Avukatlarından Cüneyt Caniş ile katılanlar vekili ..."un 01.03.2006 tarihinde Van Cumhuriyet Başsavcılığına gelerek, Hakan Akalın isimli bir şahıs tarafından Diyarbakır"dan kargo yolu ile gönderilen bir adet ajandayı teslim etmek istemeleri üzerine, söz konusu ajandanın ve ajanda içindeki muhtemelen İran ülkesine ait Farsça yazılı kimlik ile Yurtiçi Kargoya ait gönderi poşetinin teslim alındığı,
Bahse konu ajandada; el yazısı ile kaleme alınan TC kimlik numarasının sanık ..."ya ait olduğu, üst düzey örgüt mensubu olduğu belirtilen Sabri kod adlı ..."un nüfusa kayıtlı olduğu yer ve cep telefonu numarası ile ..."ya ait (Kaya İnşaat) adres ve telefon bilgilerinin yer aldığı, şehir merkezlerinde veya jandarma bölgesinde illegal şahıslardan kendilerini JİTEM olarak tanıtanların bulunduğu, bölgede istihbarat birimleri dışında bilgi toplayan başka yapıların çalışmalarından dolayı sıkıntıların yaşandığı bilgilerine yer verildiği,
Sanıklar ... ve ..."in telefonlarının Şemdinli Sulh Ceza Mahkemesinin 2005/56 Değişik iş sayılı kararı ile 14.11.2005 tarihinden itibaren 1 ay süre ile iletişimin tespiti ve dinlenmesine karar verildiği, bu görüşmelerde genellikle ... hakkında Tempo isimli dergide yazı dizisi başlatılması, ajandasının Özgür Gündem isimli gazetede yayımlanması ve nakliye ile ilgili sıkıntı yaşayan bir şahsın ..."dan yardım istemesine ilişkin konuşmaların yer aldığı,
İletişim tespit tutanağına göre;
18.11.2005 günü saat 18.36’da ... ile Kaya İnşaat adına kayıtlı GSM hattını kullanan şahıs arasındaki görüşmenin;
"....: Abi ne yapıyorsun yav ... Şerefsizler her gün gazetede beni yazıp duruyorlar herkes bir yere çekiyor
Kaya İnş. : Sen gittin seni örgütün hedefi yaptılar
...: Ya bizi hedef yaptılar da bişey olsa da yapsalar biz zaten örgütün hedefiydik yeterki devletçi desinler bize gerisini s... et sen kafanı takma bişey olmaz Mehmet Ali köpeği ötüp duruyor zaten herkes onun ne bok olduğunu anladı o da onun farkında şu an o şimdi bu ülkede yaşamayacak mı, bir iftiraya uğramış jandarma personeli orda bir komploya düşmüş, örgütün büyük oyunları var sen kalkmışsın ordan tırtıklıyorsun
Kaya İnş. : Yaşar Paşaya sinirleniyorum ben de beni getirip özellikle olaya koyuyorsun
...: Ya şimdi çete gösterecekler ya diyecekler ki sen de bu işin içindesin ben de işin içersindeyim biz de senle tanışıyoruz sen bunu yaptırıyorsun falan fişman
Kaya İnş. : Ben de öyle dedim ben tanıyorum arkadaş Diyarbakır"da da onu tanımayan yoktur benim arkadaşımdır benim dostumdur, ben onu tanırım onu severim, ben 6-7 senedir onu görmemişim beni aradılar sordular utanmaz herifler herkes kendine pay çıkarıyor
...: Abi bişey çıkmaz biz kendimizi biliyoruz Allah biliyor
Kaya İnş. : Sen nasılsın
...: İyiyiz görevimizin başındayız bekliyoruz iş mahkemede çok sıkıntı kalmadı biter gider çünkü iftirayla bir yere varamazsın ben diyim öyleyse .... ordaydı o talimatı verdi öyle şey mi olur
Kaya İnş. : O p...in attığı şeyler pek tutmaz da ulusal basına götürüyor 3-5 yere para mara yediriyor o Radikal"de yazıyor ya yada başka yerde
...: Evet evet onlarda zaten böyle bişey arıyorlar, bi de ne diyor biliyormusun 100 tane iş adamı örgüte yardım ediyor diye göz altına almış almasa mıydım elini kolunu sallamı diyecektim p...lere, bizi Hizbullahçı yaptı diyo senin Hizbullahçı olduğunu bilmeyen mi var
Kaya İnş. : Hayat gittikçe zorlaşıyor şartlar gittikçe zora gidiyor
...: Abi bişey olmaz ne sıkıntılı günler yaşadık bu ülkede aradığın için sağol biz iyiyiz sağlılklıyız, sıhhatliyiz Allah"a şükür devletimiz arkamızda bizim masum olduğumuzu biliyor
Kaya İnş. : Bir daha dikkat et sağa sola çıkma kendine dikkat et" şeklinde olduğu,
Sanıkların örgütsel konumlarının araştırılması için Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kolluk birimlerine gönderilen müzekkerelere verilen cevabi yazılarda; sanıkların herhangi bir örgütsel kaydının bulunmadığı, ancak itirafçı olan ..."in daha önce PKK terör örgütü üyesi olmaktan hüküm giydiği için takipli şahıslar kategorisine alındığının belirtildiği,
Anlaşılmaktadır.
Tanık Erhan Kubat savcılıkta; Hakkari İl Jandarma Alay Komutanı olduğunu, 04.11.2005 tarihinde PKK"nın Şemdinli ilçe sorumlusu ... hakkında elde edilen istihbari bilgiler üzerine, adı geçenin faaliyetlerinin takip edilerek gerekli adli işlemlerin yapılabilmesi için 09.11.2005 günü sanıklar Ali ve Özcan"ı görevlendirdiğini, sanık ..."nin kanuna aykırı herhangi bir işlem yaptığına dair kendilerine bir şikâyet yapılmadığını, görev ve yetkileri kapsamında elde ettikleri istihbari bilgileri il emniyet güvenlik toplantılarında diğer istihbarat birimleri ile paylaştıklarını,
Tanık Hüseyin Keskinkılıç savcılıkta; 14.11.2005 tarihli tutanak içeriğini tekrar ettiğini, 16.11.2005 tarihinde İl Jandarma Alay Komutanlığından İl Emniyet Müdürlüğüne Umut Kitabevi sahibi ..."a gelecek paket ile ilgili bir faks mesaj formu gönderildiğini, bu formda bilginin 16.10.2005 tarihinde elde edildiğinin yazdığını, 09.11.2005 tarihli patlama olayına ilişkin Jandarma ile müşterek bir çalışmalarının bulunmadığını, ...."un Hakkari kırsalında terör örgütü adına faaliyet gösteren ..."un babası olduğunu, bu şahsın kırsaldaki oğlunun yanına gidebilmek için Şemdinli"ye gelip ..."ın da içinde bulunduğu 3-4 kişilik bir grup ile bir marketin önünde görüştüğünü, ..."ı tanımadıkları için ..."u takip ettiklerini, ... Şemdinli"de bulunduğu sırada takip ettiklerini ve fotoğrafını çektiklerini, ..."un oğlunun yanına gideceği yönündeki bilgiyi ve fotoğrafı jandarmaya verdiklerini,
Tanık... Altındağ savcılıkta; Şemdinli olaylarını basından duyduğunu ve televizyonlardan sanık ..."yı tanıdığını, sanık ..."nın başta Diyarbakır olmak üzere 10 yıldır Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki illerde görev yaptığını, suç dosyasının kabarık olmasına rağmen korunarak görev verilip iş yaptırıldığını, sanık ..."nın 1997-2000 yılları arasında Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığının istihbarat bölümünde görevli olduğunu, aile olarak PKK ve Hizbullah ile mücadele ettiklerini, iş yerlerinin ve araçlarının terör örgütlerinin saldırısına uğradığını, sanık ..."nın o dönemin DGM Başsavcısı Nihat Çakar ve 7. Kolordu Komutanı Yaşar Büyükanıt tarafından korunduğunu, kendilerini sindirmek için bu saydığı kişiler arasında adeta bir organizasyon olduğunu, PKK ile mücadele ettiklerinden kendilerinin Hizbullah yanlısı gibi gösterildiğini, hatta haklarında PKK"nın ağzından yazılmış gibi, başsavcının iştiraki ve kolordu komutanının da onayı ile sanık ... tarafından sahte belge tanzim edildiğini, bu olay nedeniyle açılan davada kendisi ve çocuklarının beraat ettiklerini, yargılanmalarına neden olan bu sahte belgenin sanık ..., JİTEM"deki Yüzbaşı ... ve Metin kod adlı Binbaşı Cemal Temizöz tarafından dönemin DGM Başsavcısı Nihat Çakar"ın direktifleri ile hazırlandığını, bunu 7. Kolordu Komutanlığından çıkmış gibi gösterdiklerini, o dönemde 7. Kolordu Komutanlığında görevli Kıdemli Albay Reha Şatana ile Albay Erkan Tavşancı"nın da kolordu komutanı namına DGM Cumhuriyet Başsavcılığına söz konusu belge ile ilgili yazılar yazdıklarını, dönemin Kolordu Komutanı Yaşar Büyükanıt"ın da bu yazılara onay verdiğini, askeri teamül gereği hiçbir askerin üstü namına ondan habersiz bir işlem yapamayacağını, Kulp Jandarma Komutanlığı tarafından yargılanmalarına konu sahte belgenin teröristlerden ele geçmediğinin belirtildiğini, yine belgenin sahte olduğunun İkinci İç Güvenlik Tabur Komutanlığı tarafından mahkeme başkanlığına iletildiğini, mahkemece verilen beraat kararını Başsavcı Nihat Çakar"ın temyiz ettiğini ancak Yargıtayın onadığını, birilerinin terörle mücadele adı altında rant temin etmek ve terörü gündemde tutup huzursuzluk çıkarmak amacıyla sanık ...’nın en son yaptığı eylem gibi ülkenin doğu bölgesinde eylemler yapmak istediğini, sanık ..."nın Diyarbakır’da bu işleri yaparak iş adamlarından büyük miktarda paralar topladığını, sanık ... için “iyi çocuktur, suç işlemez” diyen Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt"ın haberlere göre Kuşadası’nda bir çok emekli paşa ile lüks villalar inşa etmekte olduğunu, illegal işlerin devlet içerisine yerleşmiş bir takım gruplar tarafından yapıldığını, bu iddiasını yıllardır bölgede oynanan oyunlar ve terörün bitirilmemesine dayandırdığını, Şemdinli olaylarının silâhlı kuvvetlerin içindeki bu yapılanmanın gerçekleştirdiği olayların en son halkası olduğunu, gerekirse sanık ... ile mahkemede de yüzleşeceğini, ayrıca sanık ..."nın organizasyonu ile Ali Esenkaya isimli iş adamından alınan para karşılığında itirafçı Abdulkadir Aygan aracılığıyla kendisini öldürmeyi planladıklarını, bu durumu Abdulkadir Aygan"dan öğrendiğini, Diyarbakır dışındaki iş yerleri ve dinlenme tesislerine silahlı saldırıda bulunulduğunu, bu olayda JİTEM"e danışan ..."nın PKK ile işbirliği yaptığını, bu nedenle de 765 sayılı TCK"nun 169. maddesi gereğince cezalandırılacağını, bu iş adamının sanık ...’nın has adamı olduğunu,
Mahkemede; TBMM Araştırma Komisyonu Başkanlığına ve Van Cumhuriyet savcısı Ferhat Sarıkaya"ya verdiği ifadeleri tekrar ettiğini, Altındağ Dinlenme Tesislerine PKK tarafından gerçekleştirilen saldırıda, Ali İhsan Kaya"nın PKK militanlarını taşeron olarak kullandığını, sanık ..."nın kendisine karşı yapılan organizasyonun içinde olduğunu, 2005 yılında Şemdinli"de aynı olaylara devam ettiğini, Şemdinli"de 2005 yılı Kasım ayında meydan gelen olaylarla ilgili herhangi bir bilgisinin olmadığını, ama bu işin bir organizasyon dahilinde yapıldığını düşündüğünü,
İfade etmişlerdir.
Sanık ... mülkiye müfettişine verdiği ifadesinde; 16 yıldır astsubay olarak Jandarma Teşkilatında çalıştığını, 1995-2001 yılları arasında Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığı emrinde istihbarat ve sorgulama birimlerinde görev yaptığını, Diyarbakır Söz Gazetesi sahibi... Altındağ kaynak gösterilerek verilen haberlerin gerçeği yansıtmadığını, o dönemde bu şahsın gözaltına alınmasının Parmaksız Zeki kod adlı kişinin sorgusu üzerine gerçekleştirildiğini, ERNK mührü kullanılmak suretiyle bazı iş adamlarından para sızdırıldığı iddiasının da gerçek dışı olduğunu, bu konunun arazi araması sırasında bulunup 7. Kolordu Komutanlığınca Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen ve oradan talimatla İl Jandarma Komutanlığına ulaşan belgeye ilişkin olduğunu, bu belge nedeniyle şikâyetçi olan tek şahsın... Altındağ olduğunu, çünkü bu belge nedeniyle... Altındağ"ın iki oğlunun PKK"ya yardım etmek suçundan tutuklandığını, bu şahsın yalnız kendisiyle ilgili değil o dönemde Diyarbakır"da görev yapan bölge valisinden generallere, adli görevlilerden jandarma ve polis teşkilatı mensupları ile bayındırlık ve köy hizmetleri teşkilatının yöneticilerine kadar uzanan yazı dizisi yayımladığını, Bakanlıklar tarafından incelenen bu yazıların gerçek olmadıklarının tespit edildiğini, kişilik haklarına saldırı olmasına rağmen askeri terbiye nedeniyle bu güne kadar basında çıkan haberleri yapanlar ile isminin geçtiği kitapların yazarları hakkında dava açmadığını, jandarma teşkilatı istihbarat birimi uygulamasında her şeyin kayıt altında tutulmaya çalışıldığını, araç görevlendirilmeleri, silah ve mühimmat zimmetleri, personel görevlendirmeleri, haber elemanları ile olan münasebetlerin çıkarılmış yönergelere göre yürütüldüğünü, nereye görevlendirildiyse ve bu görevlere kiminle ve hangi haber elemanı ile gittiyse bunların yalnız bir yerde değil birkaç yerde kaydının bulunduğunu, daha önce görev yaptığı yerlerden sanık ..."i tanımadığını, sanık ..."in önceki dönemde görev yapan arkadaşlarının güvenine mazhar olmuş bir kişi olup kendisinin de zaman zaman bu haber elemanından yararlandığını, göreve başladığı tarihten itibaren Şemdinli"ye haber amaçlı veya başka bir maksatla toplam üç kez gittiğini, son gidişinde patlama hadisesinin gerçekleştiğini, Şemdinli ilçesinde meydana gelen patlamalar ile terör olaylarının araştırılması, ... isimli şahsa Almanya"dan gönderileceği duyumu aldıkları bir paketin muhtemel geliş noktalarının tespit edilmesi ve bu şahsın son durumunun belirlenmesi için 7 Kasımda Şemdinli"ye sanıklar ... ve ..."le birlikte gittiklerini, kullandıkları aracın patlama günü kullandıkları araç ile aynı olduğunu, bazı haber elemanlarıyla görüştüklerini, araştırma ve keşif faaliyetlerinde bulunduklarını, 9 Kasımda ise patlama sesini duyunca oradaki şahıslara ne olduğunu sorduğunu, şahıslardan birinin sanık ..."i işaret ederek "Aha bu itirafçı" diye bağırdığını, daha sonra da diğer sanık ..."ı işaret ederek "Bu da onlardan" diye söylediğini, bir başka kişinin de kendisine "Lan şerefsizler, hem bombayı patlatıyorsunuz, hem de soruyor musunuz?" dediğini, bunun üzerine münakaşa çıktığını, 50-100 kişilik bir kalabalığın kendilerini tartaklayıp araçlarına hasar verdiklerini, güvenlik güçlerinin gelmesi ile olay yerinden uzaklaşabildiklerini, iki gün boyunca askeri birlikte kaldığını, komutanlarına Cumhuriyet savcısı ile görüşmeleri gerektiğini, devletin silahlarının gasp edildiğini, saldırıya uğradıklarını ve davacı olmaları gerektiğini söylediğini, Cumhuriyet savcısının iki gün sonra ifadelerini almak için çağırdığını, anladığı kadarıyla bu süre zarfında ilçede asayiş problemlerinin olduğunu, 9 Kasım günü Şemdinli"de ikinci kez bulunmalarının sebebinin bir haber elemanıyla daha buluşup bilgi almak ve sonrasında bu bilgiler doğrultusunda, ... ile birkaç kişi hakkında adli makamlardan gerekli izinler alıp operasyonel faaliyetlere başlamak olduğunu,
Savcılıkta; strateji değiştiren PKK"nın çatışmadan ziyade yerleşim yerlerine uzaktan kumandalı veya zaman ayarlı bombalar koyarak eylemler gerçekleştirdiğini, terör örgütünün bu konuda Şemdinli"ye çok yüklendiğini, 25.08.2005 tarihinde Şemdinli Nizamiyesinin önünde bomba patlatılması sebebiyle beş askerin şehit olduğunu, 01.11.2005 tarihinde Şemdinli Jandarma yerleşkesi yakınında 100 kilograma yakın bomba patlatıldığını, Şemdinli"de bu olayların artması üzerine istihbari çalışmalara hız verdiklerini, yaptıkları tespitler sonucu Şemdinli örgüt sorumlusu ..."ın örgüt mensubu Sabri kod adlı... ile işbirliği içerisinde olduğunu, telefonu teknik takipte olan ..."a bir paket geleceğini, gelen bu paketin Sabri kod isimli örgüt mensubuna dağda teslim edileceğini öğrendiklerini, 07.11.2005 tarihinde Şemdinli"ye geldiklerini, paketin nereye gelebileceğini değerlendirip krokilerini çizdiklerini, bu istihbari çalışmalar nedeniyle ..."a ait krokiler ve bilgilerin araçtaki dosyalarda bulunduğunu, derlenen belgeleri savcılığa sunmak üzere 09.11.2005 günü resmi görevle Şemdinli"ye geldiklerini, olaylar sırasında torpido gözünden ajandasının çalındığını, darp edildiğini, kalabalığın özellikle "bu itirafçı" diye bağırarak sanık ..."i istediğini, saldırıların sanık ..."in üzerinde yoğunlaştığını, bombanın patladığı gün aracın yanına gelen Şorej, Agiri ve Velat kod adlı örgüt mensuplarının bagajdaki malzemelere el koyup ne yapmaları gerektiği konusunda teknik takipteki Sabri kod adlı örgüt mensubundan talimat istediklerini, örgütün provoke ettiği halkın Türk Bayrağına ve Atatürk Büstüne saldırdığını,
Sorguda; çete suçlamasını kabul etmediğini, Sabri ve Agiri kod adlı örgüt mensuplarının bölgede işbirlikçi ve eleman temin etme faaliyetlerini yoğunlaştırdıklarını, yapılan teknik takip neticesinde 4 Kasım"da Sabri kod adlı örgüt mensubu ile ... arasındaki görüşmede ısrarla bir paketten söz edilmesi nedeniyle bu paketin örgüt için önemli nitelikte, örgütün stratejisini belirleyen, örgüte talimat veren bir CD, doküman, bomba ya da başka bir şey olabileceğini değerlendirdiklerini, 7 Kasımda sanıklar Veysel ve Özcan ile birlikte Şemdinli"ye gittiklerini, sanık ..."ın çizili krokiye Seferi"nin evini, iş yerini ve bunların bulunduğu caddenin yapısını işaretlediğini, amaçlarının dokümanları bir araya getirip dosya oluşturmak olduğunu, tayinleri çıktığında yeni gelen personelin elinde bilgi ve belge olmasını amaçladıklarını, olay günü Alay komutanının yazılı emri üzerine hazırladıkları dosyayı Cumhuriyet savcısına arz etmek üzere Şemdinli"ye gittiklerini,
Mahkemede; 9 Kasımdaki patlama öncesinde Şemdinli ve çevresinde meydana gelen patlamaların halkta huzursuzluk yarattığını, PKK"nın bu eylemlerin sorumluluğundan kurtulmak için patlamaları örgütün değil devlet görevlilerinin gerçekleştirdiği yönünde propaganda yaptığını, haber elemanlarının temin ve kullanımı yönergesine göre, görevlendirme yazılarında can güvenliklerinin sağlanması ve deşifre olmamaları için haber elemanlarının isminin yer almadığını, bu nedenle 7 Kasım ve 9 Kasım 2005 tarihli görevlendirilme yazılarında sanık ..."in adının geçmediğini, sanık ... ile irtibata geçip yanlarına aldıklarını, olaylar sırasında araçta kalan çanta ve dokümanları saldırılar nedeniyle alamadıklarını, evrakın bölgede PKK terör örgütüyle işbirliği halinde oldukları değerlendirilen kişilere ilişkin liste ve krokilerden oluştuğunu, Seferi"yi izleme ve takip aşamasında iken “cep telefonundan değil ankesörlü telefondan ara" şeklindeki görüşmelerden şüphelendiklerinden Cumhuriyet savcısına durumu bildirmeyi kararlaştırdıklarını, operasyonel çalışmaları asayişle görevli jandarma ve polisten oluşan kolluk görevlilerinin yapacağını, iddianamede ismi geçen Abdülkadir Aygan isimli şahsı tanımadığını, basından tanıdığı Yeşil kod adlı kişiyi hiç görmediğini, Diyarbakır"da görev yaparken tanıdığı müteahhit ve iş adamlarıyla tayini çıktıktan sonra da görüşmeye devam ettiğini, Diyarbakır"da görevli olduğu 1995-2001 yılları arasında Orgeneral Yaşar Büyükanıt tarafından kendisine ödül verilip verilmediğini hatırlamadığını, Hakkari"de görev yaptığı esnada verilen şerit rozet beratında Kuvvet Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt"ın isim ve imzasının bulunmasının prosedür gereği olduğunu, sürecin uzun olması nedeniyle beratın kuruma ulaşmasının 3-4 ay sürdüğünü, müdahil avukatlarının, komutanı ve eski genelkurmay başkanı olan Yaşar Büyükanıt hakkındaki kötü adam ve en kötü genelkurmay başkanı sözlerini kabul etmediğini, Muğla Fethiye"de bir kooperatifte taksit ile satın almış olduğu bir dairesinin bulunduğunu, bu daireyi de eşinin üstüne kaydettirdiğini, kendi maaşının 1.700, hemşire olan eşinin maaşının ise 900 Lira olduğunu,
Sanık ... mülkiye müfettişine verdiği ifadesinde; 15 yıldır jandarma teşkilatında astsubay olarak çalıştığını, 13-14 defa Şemdinli"ye istihbarat ve terörle mücadele amaçlı gittiğini, görevlere giderken yanında iki ya da üç arkadaşının olduğunu, olaylar sonrası iki gün taktik alayda kaldıktan sonra savcılıkta ifade verdiğini, araçta bulunan evrakın ... ve terör örgütüne müzahir başka kişilerin son dönemdeki faaliyetlerine ilişkin olduğunu,
Savcılıkta; haber elemanı olarak kaydı bulunan sanık ..."i, sanık ... başçavuşun yanına gelmesinden dolayı tanıdığını, Şemdinli ilçesinde meydana gelen terör olayları ile ilgili istihbarat toplamak için sanık ... başçavuş ile birlikte görev planlaması yaptıklarını, teknik takip altında olan ... hakkında özellikle paket konusundaki bilgileri değerlendirmek, bu paketin gelişini takip etmek, gerekirse arama kararı almak ve bu konudaki bilgileri jandarma ve emniyet vasıtası ile Cumhuriyet savcısına ulaştırmak için bölgeyi bilen sanık ..."i de yanlarına alarak 09.11.2005 tarihinde Şemdinli ilçesine resmi görevle gittiklerini, araçta ele geçirilen belgelerin kendilerine ait olduğunu, Seferi"nin evinde ve iş yerinde örgüt mensupları ile irtibata geçeceği bilgisi üzerine söz konusu krokilerin düzenlediğini, arabanın etrafını saran kalabalığın sanık ... için "bu itirafçıdır bunu bize verin" diye bağırdıklarını, araçta bulunan çantadaki evrakın önemli istihbari bilgileri içerdiğini,
Sorguda; görevlendirildiği yerlere hep farklı personel ile gittiğinden çete suçlamasını kabul etmediğini, son iki aydır çalışma bölgesi olan Şemdinli"de meydana gelen patlamalar nedeniyle istihbari faaliyetleri yoğunlaştırdıklarını, 5 Ağustostaki patlamadan sonra 156 numaralı telefonu arayan bir bayanın, bu olaydan ..."ı sorumlu tutması üzerine mahkemeden iletişimin tespiti kararı aldıklarını, Seferi"nin ev ve iş yerine ait krokiyi sanık ... başçavuşla birlikte gittikleri 7 ve 9 Kasımdan önceki bir görevinde çizdiğini, görev süresi içerisinde yaptığı istihbari çalışmaları düzenli olarak kaydettiği ajandanın kayıp olduğunu, daha sonra bu ajandanın Roj Tv ve ... adlı gazetede sanık ... başçavuş"a aitmiş gibi gösterildiğini,
Mahkemede; olay sonrası Şemdinli Cumhuriyet savcısı tarafından saat 16.30"da başlanabilen incelemede evrak çantasının bıraktığı arka koltukta değil, bagaj içinde bulunduğunu, çıkan kargaşada çantadaki ve bagajdaki belge ve malzemelerin halkın eline geçtiğini, elden ele gezdirilme görüntülerinin televizyonda gösterildiğini, evrak çantasını irtibat kuracağı kişilere bakma amacıyla her gidişinde yanında taşıdığını, Şemdinli emniyetiyle yapmış olduğu bilgi alış verişi sonucunda temin ettiği DTP Şemdinli teşkilatı kurucularına ait listenin, parti teşkilatının kurucularına dair bir liste olup listeyi kendisinin yapmadığını, emniyet bölgesinde oturan ..."ın, takip ettikleri örgütsel faaliyetleri yönünden sürekli jandarma bölgesine çıktığını, sanık ..."yı Hakkari"de görev yaptığı sırada tanıdığını, Şemdinli şehir merkezi sorumlusu olan Seferi"nin örgüt içerisinde Hacı kod adı ile bilindiğini, DTP Şemdinli teşkilatı kurucularına ait listede çarpı işareti bulunan kişilerin ... ile telefonda görüşen kişiler olduğunu, DTP partisinin kurucu üyelerinden olan ..."a ait fotoğrafın parti belgelerinde yer alması sebebiyle kendisinde bulunduğunu,
Sanık ... mülkiye müfettişine verdiği ifadesinde; PKK"dan kaçtıktan sonra terör örgütünün iki kardeşini öldürdüğünü, Diyarbakır cezaevinde bulunduğu sürede ilgili jandarma komutanlığından alınan izinle Hakkari, Çukurca ve Şemdinli kırsalında güvenlik kuvvetlerince yürütülen operasyonel faaliyetlere iştirak ettiğini, bu operasyonlarda sanık ... ile ortak bir faaliyet içinde olmadığını, jandarmada ise doğrudan sanık ... ile çalıştığını, başka bir görevli ile tek başına herhangi bir göreve gitmediğini, sanık ... astsubay ile de 7 ve 9 Kasım 2005 tarihlerinde olmak üzere iki kez Şemdinli"ye gittiklerini, çalışma yöntemi itibari ile hiçbir zaman nereye ve niçin gidildiğini soramayacağını, emniyette ve cezaevinde bulunduğu sürede ne jandarma teşkilatından ne de başka bir kuruluştan kimsenin kendisini ziyaret etmediğini,
Kollukta; 2003 mayıs ayında terhis olduktan sonra Hakkari iline yerleştiğini, askerler ile bazı görevlere katıldığını, olay günü araç hareket halindeyken patlama sesini duyduklarını, arkadaşının ne olduğunu sorması üzerine orada bulunan gençlerden birisinin "hem yapıyosunuz hem de soruyosunuz şerefsizler" diye karşılık verdiğini, ardından saldırıya uğradıklarını, Şemdinli"ye gelmek üzere beraber yola çıktığı arkadaşlarının kendilerini asker olarak tanıttıklarını, bunun ne derece doğru olduğunu bilmediğini, arkadaşlarının isimlerini ve buraya geliş amaçlarını savcılıkta söyleyeceğini, çok önceden birkaç kez özel işleri için ilçe merkezine geldiğini,
Savcılıkta; 09.11.2005 tarihinde Şemdinli"ye bazı elemanlar ve dostlar ile görüşüp haber toplamak ve eleman kazandırmak için gittiklerini,
Sorguda; olay günü sanıklar Ali ve Özcan başçavuşların kendisini bazı haber elemanları ile tanıştırmak için Şemdinli"ye götürdüklerini, ilçeye yeni geldikleri sırada olayların olduğunu, savcılık ifadesinin de doğru olduğunu ve o ifadesini de kabul ettiğini,
Mahkemede; 2003 yılı sonbahar aylarından itibaren Hakkari İl Jandarma Komutanlığına bağlı haber elemanı olarak çalışmaya başladığını, 03.08.2004 tarihinden itibaren de resmi kayıt altına alındığını, PKK terör örgütünün kardeşlerini öldürmesi sebebiyle onlara karşı mücadele ettiğini, para beklentisi olmadığını, ancak görevi esnasında yaptığı masrafları için sanık ... başçavuşun kendisine aylık 600 - 700 Lira para verdiğini, örgüt mensuplarının geçiş güzergâhları, barınakları, yardım kaynakları, irtibatlı oldukları örgüt mensuplarına yardım ve yataklık eden, işbirliği yapan kişiler hakkında bilgi edinmeye çalıştığını, hizmetli olarak çalışan eşinin de 650 Lira ücret aldığını,
Savunmuşlardır.
Diğer tanıklar ile ..., ... ve ..."ın patlama olayına ve patlamanın gerçekleştiği gün ve sonrasında yaşanan gelişmelere dair anlatımları bulunmakla birlikte uyuşmazlık konusuna ışık tutacak nitelikli bir beyanları bulunmamaktadır.
5237 sayılı TCK"nun “Suç işlemek amacıyla örgüt kurma” başlıklı 220. maddesinde; “(1) Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kuranlar veya yönetenler, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olması halinde, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, örgütün varlığı için üye sayısının en az üç kişi olması gerekir.
(2) Suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olanlar, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Örgütün silahlı olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza dörtte birinden yarısına kadar artırılır..." hükmüne yer verilmiş,
Maddesinin gerekçesinde ise;
“Kanunlarda suç olarak tanımlanan fiillerin işlenmesi amacıyla örgüt kurmak veya yönetmek ile bu amaçla kurulmuş örgüte üye olmak, işlenmesi amaçlananlardan ayrı suçlar olarak tanımlanmıştır.
Örgüt kurmak, işlenmesi amaçlanan suçlar açısından sadece bir araç niteliğindedir. Suç işlemek için örgüt kurmak, toplum düzenini tehlikeye sokmaktadır. Ayrıca belirtilmelidir ki, suç örgütü, amaçlanan suçları işlemede bir kolaylık sağlamaktadır. Bu nedenlerle, işlenmesi amaçlanan suçlar açısından hazırlık hareketi niteliğinde olan bu fiiller, ayrı suçlar olarak tanımlanmıştır.
Bu suç tanımı ile korunan hukukî değer, kamu güvenliği ve barışıdır. Kamu güvenliği ve barışının bozulması ise, bireyin güvenli, barış içinde yaşamak hakkını da zedeleyecektir. Bu nedenle söz konusu düzenlemeyle aynı zamanda bireyin, Anayasada güvence altına alınmış olan hak ve özgürlüklerine yönelik fiillere karşı da korunması amaçlanmaktadır.
Maddenin birinci fıkrasında, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak veya yönetmek suçu tanımlanmıştır. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Bu seçimlik hareketler, suç işlemek için örgüt kurmak veya yönetmektir.
Örgüt, soyut bir birleşme değildir, bünyesinde hiyerarşik bir ilişki hakimdir. Bu hiyerarşik ilişki, bazı örgüt yapılanmalarında gevşek bir nitelik taşıyabilir. Bu ilişki dolayısıyla örgüt, mensupları üzerinde hâkimiyet tesis eden bir güç kaynağı niteliğini kazanmaktadır.
Örgütün varlığı için suç işlemek amacı etrafındaki fiilî birleşme yeterlidir. Örgüt, niteliği itibarıyla, devamlılık arzeder. Bu itibarla, kişilerin belli bir suçu işlemek için bir araya gelmesi hâlinde, örgüt değil, iştirak ilişkisi mevcuttur. İştirak ilişkisinden bahsedebilmek için, suç ortakları nezdinde suçun, konu veya mağdur bakımından somutlaşması gerekir. Buna karşılık, örgüt yapılanmasında, işlenmesi amaçlanan suçların konu veya mağdur itibarıyla somutlaştırılması zorunlu değildir.
Madde metninde, suç işlemek amacına yönelik örgütün varlığı için asgari üye sayısı belirlenmemiştir.
Suç işlemek için örgüt kurulması bir somut tehlike suçudur. Her ne kadar en az iki kişinin belli amaç etrafında suç işlemek üzere devamlı surette fiilen birleşmesi suretiyle örgüt meydana gelebilirse de; kurulan örgüt, güdülen amaç bakımından somut bir tehlike oluşturmayabilir. Bu nedenle, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından, amaçlanan suçları işlemeye elverişli olması aranmalıdır. Bu bakımdan, örneğin sadece üç kişinin bir araya gelmesi, devletin ülke bütünlüğünü bozmaya yönelik suçları işleme açısından somut bir tehlike taşımayabilir; buna karşılık, ekonomik çıkar sağlamaya yönelik suçlar açısından elverişli olabilir.
Bu suç, bir amaç suç niteliği taşımaktadır. Bu nedenle, söz konusu suç, ancak doğrudan kastla işlenebilir. Kişiler, suç işlemek amacıyla bir örgütlenme yapısı içinde bulunmalıdırlar. İşlenmesi amaçlanan suçların türü veya niteliği, sadece bu suç için öngörülmüş olan alt ve üst sınırlar arasında somut cezanın belirlenmesinde dikkate alınabilir.
İkinci fıkrada, suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olmak, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Örgüte üye olmak, fiilî bir katılmadır. Örgüte üye olmak için örgüt yöneticilerinin rızasının varlığına gerek yoktur. Tek taraflı iradeyle de katılmak mümkündür.
Üçüncü fıkraya göre, örgütün silâhlı olması, bir ve ikinci fıkrada tanımlanan suçların daha ağır ceza ile cezalandırılmasını gerektiren nitelikli unsurunu oluşturmaktadır. Suç örgütünün silâhlı olup olmaması veya sahip olunan silâhların cins, nitelik ve miktarı, somut tehlikenin belirlenmesi veya var olan somut tehlikenin ağırlığı bakımından dikkate alınmalıdır...” açıklaması yapılmıştır.
5237 sayılı TCK"nun 220. maddesi kapsamında bir örgütün varlığından sözedebilmek için; en az üç kişinin, suç işlemek amacıyla hiyerarşik bir ilişki içerisinde, devamlı olarak amaç suçları işlemeye elverişli araç ve gerece sahip bir şekilde bir araya gelmesi gerekmektedir.
Örgüt, soyut bir birleşme olmayıp, bünyesinde hiyerarşik bir ilişki barındırmaktadır. Bu hiyerarşik ilişki, bazı örgüt yapılanmalarında gevşek bir nitelik taşıyabilir. Oluşturulan bu ilişki sayesinde örgüt, mensupları üzerinde hâkimiyet tesis eden bir güç kaynağı niteliğini kazanmaktadır. Bu nedenle niteliği itibarıyla devamlılık arzeden örgütün varlığı için suç işlemek amacı etrafındaki fiilî birleşme yeterlidir. Buna karşın, kişilerin belirli bir suçu işlemek için bir araya gelmesi hâlinde ise örgüt değil, iştirak ilişkisi mevcuttur.
Madde gerekçesi ve yapılan açıklamalar ışığında suç işlemek amacıyla örgüt kurmak suçundan bahsedilebilmesi için;
a) Üye sayısı en az üç veya daha fazla kişi olmalıdır.
b) Üyeler arasında gevşek de olsa hiyerarşik bir bağ bulunmalıdır. Örgütün varlığı için soyut bir birleşme yeterli olmayıp, örgüt yapılanmasına bağlı olarak gevşek veya sıkı bir hiyerarşik ilişki olmalıdır.
c) Suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşme yeterli olup, örgütün varlığının kabulü için suç işlenmesine gerek bulunmadığı gibi, işlenmesi amaçlanan suçların konu ve mağdur itibarıyla somutlaştırılması bazen mümkün olmakla birlikte, zorunluluk arz etmemektedir. Örgütün faaliyetleri çerçevesinde suç işlenmesi halinde, fail, örgütteki konumuna göre, üye veya yönetici sıfatıyla cezalandırılmasının yanında, ayrıca işlenen suç veya suçlardan da cezalandırılacaktır.
d) Örgüt niteliği itibarıyla devamlılığı gerektirdiğinden, kişilerin belirli bir suçu işlemek veya bir suç işlemek için bir araya gelmesi halinde, örgütten değil ancak iştirak iradesinden söz edilebilecektir.
e) Amaçlanan suçları işlemeye elverişli, üye, araç ve gerece sahip olunması gerekmektedir.
Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.04.2007 gün ve 253-80 ile 19.02.2013 gün ve 1490-59 sayılı kararlarında da aynı sonuca ulaşılmıştır.
TCK"nun 220. maddesinde düzenlenen bu suç tipinde örgüt kurmak, yönetmek ve kurulmuş bir örgüte üye olmak üzere ortak özelliği örgüt olan üç temel fiil söz konusudur. Bu bakımdan öncelikle yapının suç örgütü boyutuna ne zaman ulaştığının (Prof. Dr. Feridun Yenisey, Örgütlü Suçlar ve Terör Suçları Eğitim Modülü, s. 48-49) ve örgütün yönetim kadrosunun varlığı ile alt kadronun aldığı emir ve talimatlarla hareket ediyor olmasının tespiti gerekir. (Ersan Şen, Yorumluyorum-14, s. 243)
Sanıklar hakkında düzenlenen iddianamede sevk maddesinin TCK"nun 316. maddesi olarak gösterilmiş olması nedeniyle, bu aşamada "suç için anlaşma" suçuna da değinmekte fayda bulunmaktadır.
5237 sayılı TCK"nun "Suç için anlaşma" başlıklı 316. maddesi;
"(1) Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçlardan herhangi birini elverişli vasıtalarla işlemek üzere iki veya daha fazla kişi, maddi olgularla belirlenen bir biçimde anlaşırlarsa, suçların ağırlık derecesine göre üç yıldan oniki yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Amaçlanan suç işlenmeden veya anlaşma dolayısıyla soruşturmaya başlanmadan önce bu ittifaktan çekilenlere ceza verilmez" şeklinde düzenlenmiştir.
Suçla korunan hukuki menfaat, devlete karşı suç işlenmesini önlemek (Doğan Soyaslan, Özel Hükümler, 6. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara, 2006, s.601) ve devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü, güvenliğini, Anayasal düzeni ve vatandaşların barış içinde yaşama haklarıdır. (Osman Yaşar-Hasan Tahsin Gökcan-Mustafa Artuç, Yorumlu Uygulamalı Türk Ceza Kanunu, 2. Baskı, C. 6, Adalet Yayınevi, Ankara, 2014, s. 9003)
Suç için anlaşma suçu, tehlike suçu niteliğinde olup iki veya daha fazla kişinin TCK"nun dördüncü kısmının, dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçlardan birini elverişli vasıtalarla işlemek üzere, maddi olgularla belirlenen bir biçimde fikri anlaşmalarıyla oluşmaktadır. Suç için anlaşma suçunda bir örgütlenme ve dolayısıyla hiyerarşik, organize bir yapı söz konusu değildir. (Prof. Dr. Feridun Yenisey, Örgütlü Suçlar ve Terör Suçları Eğitim Modülü, s. 46,47)
Latince “in dubio pro reo” olarak ifade edilen ve masumiyet (suçsuzluk) karinesinin bir uzantısı olan “şüpheden sanık yararlanır ilkesi” ceza yargılaması hukukunun evrensel nitelikteki önemli ilkelerinden biridir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. Şüpheli ve aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak hüküm tesis edilemez. Ceza mahkûmiyeti bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı ve bu ispat, hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermemelidir. Yüksek de olsa bir olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sanıkların TCK"nun dördüncü kısmının dördüncü bölümünde yer alan devletin güvenliğine karşı suçlar ile beşinci bölümünde yer alan anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlardan herhangi birini işleme hususunda anlaştıklarına ilişkin delil bulunmaması, suç örgütüne üye olma suçunun oluşabilmesi için ise öncelikle suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgütün varlığının saptanmasının gerekmesi, dosya içeriğinde ise bu şekilde kurulmuş bir örgütün mevcudiyetine ilişkin somut kanıtların bulunmaması, bu nedenle suç örgütüne üye olma suçunun da unsurlarının oluşmaması karşısında; yerel mahkemece, dosya kapsamı ile bağdaşmayacak ve varsayıma dayalı mülahazlarla suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgütün bulunduğu ve sanıkların bu örgütün üyesi olduğu kabul edilerek haklarında mahkûmiyet kararı verilmesi isabetsizdir.
Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün, sanıkların beraatleri yerine mahkûmiyetlerine hükmolunması isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Van 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 23.05.2013 gün ve 9-158 sayılı direnme hükmünün; sanıklar ..., ... ve ..."in beraatleri yerine mahkûmiyetlerine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.03.2017 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.