3. Hukuk Dairesi 2017/3666 E. , 2017/8411 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tahliye davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davalının müvekkiline ait taşınmazda 16/03/2011 tarihli sözleşme ile kiracı olduğunu, davacının oturduğu konutun bulunduğu apartmanın 6306 sayılı Kanun kapsamında yıktırılıp yeniden yaptırılacağından arsa sahipleri ile yüklenici arasında düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmesi kapsamında taşınmazın boş olarak yükleniciye teslim edildiğini, evini boşaltan müvekkilinin, dava konusu taşınmaza yerleşeceğinden eşyalarını depoya koyarak kısmen eşyalı bir daireyi geçici süreli olarak kullanmak üzere kiraladığını bu nedenle konuta ihtiyacı olduğunu belirterek kiralananın tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının oturduğu bağımsız bölümün tapu kaydında, 16/10/2014 tarihli, 6306 sayılı kanun gereğince riskli yapı şerhi bulunuyorsa da halen cins tashihinin yapılmadığı, davacı tarafça satış vaadi ve kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesi sunulmuşsa da davacının halen kirada oturduğunu ve davasını dayandırdığı iddialarını kesin kanaat oluşturacak şekilde ispat edemediği, tanık dinletmekten feragat ettiğini, tapu kaydındaki riskli yapı şerhi ile sözleşme fotokopisinin tek başına davacının halen kendi mülkünde bulunan bağımsız bölümde oturmadığını, konut ihtiyacı bulunduğunu ispatı yeterli olmadığı kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İhtiyaç iddiasına dayalı davalarda tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kanıtlanması gerekir. Devamlılık arzetmeyen geçici ihtiyaç tahliye nedeni yapılamayacağı gibi henüz doğmamış veya gerçekleşmesi uzun bir süreye bağlı olan ihtiyaç da tahliye sebebi olarak kabul edilemez. Davanın açıldığı tarihte ihtiyaç sebebinin varlığı yeterli olmayıp, bu ihtiyacın yargılama sırasında da devam etmesi gerekir.
Somut olayda, davacı, oturduğu konutun riskli yapı olması nedeniyle yıkıldığını ileri sürerek kiralananın ihtiyaç nedeniyle tahliyesini talep etmiştir. Davacı vekilinin, tanık dinletme talebinden feragat etmesi nedeniyle ihtiyaç olgusunun ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan araştırma hüküm vermeye yeterli değildir. Davacı vekili, konut olarak kullandığı taşınmazın yıkıldığını iddia ettiğine göre, taşınmazın yıkılıp yıkılmadığı, sunulan kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereği yükleniciye teslim edilip edilmediği araştırılarak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, tüm deliller toplanmadan eksik araştırma ve yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.