17. Hukuk Dairesi 2014/18246 E. , 2017/1871 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davalı ... şirketi tarafından zorunlu trafik sigorta poliçesi düzenlenen....plaka sayılı aracın 25.11.2011 tarihinde davacının yolcu olarak bulunduğu araca çarparak kazaya neden olduğu, bu kaza sonucu davacının yaralandığını belirtip 5.000,00 TL tazminatın kaza tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davacı vekili talebini 27.960,06 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulü ile 27.960,06 TL"nin temerrüdün gerçekleştiği aktüer raporunun düzenlenip davalı şirkete teslim edildiği 30/04/2012 tarihinden itibaren hesaplanacak değişen oranlı avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya ödenmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava; trafik kazasından kaynaklanan iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Çalışma hayatının aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemini olan pasif devre olarak ayrılması ve özel yasalarında çalışma süreleri ayrık olarak belirtilmemiş (asker, polis vb. gibi) kişiler yönünden 60 yaşın aktif çalışma devresi, bakiye yaşam süresi varsa bu sürenin de pasif çalışma dönemini oluşturduğu Dairemiz ve Yargıtay"ın yerleşik uygulaması ile benimsenmiştir.
Somut olayda maddi tazminatın belirlenmesinde mahkemece hükmüne esas alınan hesap raporunda davacının pasif devre zararının asgari ücretle yapıldığı görülmektedir. İş göremezlik tazminatının hesabında pasif devrede de zararın oluşacağı ve bu zararının asgari ücret düzeyinde bir zarar olacağının kabulünün gerektiği Dairemizin yerleşmiş içtihatlarındandır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda sigortalının pasif devre zararının da oluşacağının kabulü ile pasif devre zararının hesaplanmasında asgari ücretin esas alınması yerindedir.
Bununla birlikte 01.01.2008 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 5615 sayılı yasanın 2. maddesiyle değişik 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun Asgari geçim indirimi başlıklı 32. maddesi “Ücretin gerçek usûlde vergilendirilmesinde asgarî geçim indirimi uygulanır. Asgarî geçim indirimi; ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgarî ücretin yıllık brüt tutarının; mükellefin kendisi için % 50’si, çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi için % 10’u, çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere; ilk iki çocuk için % 7,5 diğer çocuklar için % 5’idir. Gelirin kısmi döneme ait olması halinde, ay kesirleri tam ay sayılmak suretiyle bu süreye isabet eden indirim tutarları esas alınır. Asgarî geçim indirimi, bu fıkraya göre belirlenen tutar ile 103 üncü maddedeki gelir vergisi tarifesinin birinci gelir dilimine uygulanan oranın çarpılmasıyla bulunan tutarın, hesaplanan vergiden mahsup edilmesi suretiyle uygulanır. Mahsup edilecek kısmın fazla olması halinde iade yapılmaz" hükmünü içermektedir.
Bu bakımdan, pasif devrede herhangi bir işte çalışılmasa bile, salt yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin ekonomik bir değer taşıması nedeniyle bundan yoksun kalan hak sahipleri bakımından bir zarar oluşacağı ve bu zararın karşılanması amacıyla pasif devre zararının hesaplanması gerektiği, bu zararın hesaplanması sırasında esas alınması gereken ücretin asgari ücret olduğu Dairemizin ve Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir. Diğer bir deyişle pasif devre zararının hesaplanması sırasında esas alınan asgari ücret, bir çalışmanın karşılığı değil ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığıdır. Bu duruma göre ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin, ücretli bir çalışmanın
söz konusu olmadığı pasif devre zararının hesaplanması sırasında dikkate alınamayacağı açıktır. Bu duruma göre asgari geçim indiriminin dikkate alınmak suretiyle belirlenen ücretle pasif devre zararını hesaplayan bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru görülmemiştir. Bu durumda yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda belirkişiden ek rapor alınarak işgöremezlik tazminatı belirlenmelidir.
3-Hükme esas alınan bilirkişi raporunda bir aylık asgari ücretin 30"a bölünmesi suretiyle asgari ücretin günlük net miktarı bulunmuş, bu rakamın da 365 ile çarpılması suretiyle yıllık gelir bulunmuş ve bu rakam üzerinden hesaplama yapılmıştır. Oysa malum olunduğu üzere, bir aylık asgari ücretin miktarı ayın kaç gün çektiğine göre değişmemekte olup, 28 gün çeken ayda da 31 gün çeken ayda da çalışana aynı miktarda aylık ödeme yapılmakta, ancak çalışmanın bir ayın altında kalması halinde günlük ücretin bulunması suretiyle hesaplama yapılması gerekmektedir. Hal böyle iken bilirkişi tarafından her yıl için fazladan hesaplama yapılmış olması doğru da görülmemiş, bozma sebebi yapılmıştır.
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 ve 3 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 23.02.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.