Davacı, 20.04.1982-23.07.1987 tarihleri arası Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti ile aksine kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir. Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. Dava , davacının 20.04.1982-23.07.1987 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa’ya tabii zorunlu sigortalı olduğunun tesbiti istemine ilişkindir. Mahkemece istemin reddine karar verilmiştir. Dosya içerisinde mevcut Bağ-Kur şahsi sicil dosyasından, davacının 1991 yılında davalı kurumca re"sen 20.04.1982 tarihi itibariyle kayıt ve tescil edildiği, 01.01.1980-01.07.1986 tarihleri arasında 23.07.1987-tarihinden itibaren devam eden vergi kaydı bulunduğu, davalı kurumca 01.01.1980-01.07.1986 tarihleri arasındaki vergi kaydının zirai faaliyetten kaynaklandığından bahisle 20.04.1982-23.07.1987 tarihleri arasındaki sigortalılığının iptal edildiği, davacının bu tarihler arasında 1479 sayılı Yasa’ya tabi zorunlu sigortalılık şartlarının oluşmadığı görülmektedir. Ancak ,davacının davalı Bağ-Kur’un kendisini sigortalı saymadığı döneme ilişkin süreye yönelik primlerini 1992 yılında kurumca tahsil edildiği anlaşılmaktadır. Davacının 20.04.1982-23.07.1987 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa"nın aradığı şekilde ticari faaliyet nedeniyle vergi kaydı bulunmadığından sigortalı sayılması mümkün değildir. Ancak davacının önceden Bağ-Kur’a tescili bulunduğundan, Kurumca hiçbir araştırma yapılmaksızın 1992 yılında topluca prim ödenmesi sağlanarak kurum tarafından uzun süre (14yıl) kullanılmıştır. Davacıyı kendi hatalı işlemi nedeniyle yıllarca sigortalı sayan kurumun, davacıya sigortalı olduğu inancını verdikten sonra yaptığı yanlışlığın farkına vararak sigortalılık süresini indirmesi iyi niyetten uzaktır.Yargıtay H.G.K.’nun 01.10.1997 gün, 1997/10-578 E., 1997/758 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, davacının, Sosyal Güvenlik Hukuku ilkeleri ve Medeni Kanun"un 2.maddesinin uygulanmasının zorunlu bir sonucu olarak primleri ödenen dönemin zorunlu sigortalı kabul edilmesi gerekir. Öte yandan davacının sigortalılık başlangıç tarihinde askerlik durumuna ilişkin bir bilgi bulunmadığından, davacının 20.04.1982 tarihinde askerde olup olmadığı araştırılarak ,askerde olmadığının saptanması halinde bu tarihten, askerde ise dönüş tarihinden itibaren sigortalılığın başlatılması gerekmektedir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 8.4.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.