15. Ceza Dairesi 2017/37270 E. , 2018/347 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : Sanıkların TCK"nın 157/1, 52 ve 51 maddeleri gereğince ayrı ayrı mahkumiyetlerine
Dolandırıcılık suçundan sanıkların mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü,
İnceleme konusu mahkeme kararına ilişkin olarak hazırlanan tebliğnamede, her ne kadar mahkemece verilen kararın “Direnme” kararı olduğu belirtilmiş ise de, Yargıtay 23. Ceza Dairesi’nin bozma ilamı sonrasına mahkemece yapılan yargılamada bozma ilamına uyulduğunu açıkça belirttiği ve bu bozma ilamı doğrultusunda araştırma ve inceleme yaparak, bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışarak, bu kez farklı gerekçelerle daha önce verilen kararın aynısını verdiği, yine mahkemenin kararında Yargıtay ilamına karşı direnildiğine ilişkin her hangi bir ibarenin olmadığı, netice itibari ile mahkemece verilmiş her hangi bir direnme kararı olmadığı, verilen kararın bozma ilamı sonrasında verilen yeni bir karar olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
Sanıkların iştirak halinde hareket ederek, evlenmek isteyen katılan ile irtibata geçip, kendilerini farklı isimlerle tanıtıp, sanık ...’in katılan ile evleneceği şeklinde davranışlarda bulunarak katılanı kandırmak suretiyle haksız menfaat temin ettikleri, sanıkların tevil yollu ikrar içren savunmaları, katılan ve tanık beyanı, teşhis tutanağı ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığından, sanıklar hakkında verilen mahkumiyet hükmünde her hangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
5237 sayılı Kanun"nın 51/2. maddesine göre, cezanın ertelenmesi, mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi koşuluna bağlı tutulabileceği, koşul gerçekleşinceye kadar cezanın infaz kurumunda çektirilmesine devam edileceği, koşulun yerine getirilmesi hâlinde, hâkim kararıyla hükümlü infaz kurumundan derhâl salıverileceği hükmüne yer verildiği, malvarlığına yönelik bazı suçlarda etkin pişmanlığı düzenleyen aynı Kanun"un 168. maddesinde, failin, azmettirenin veya yardım edenin etkin pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme ya da tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde mağdurun rızası aranmaksızın, kısmî geri verme veya tazmin halinde ise mağdurun rıza göstermesi koşuluyla ve etkin pişmanlığın gerçekleştiği yargılama aşaması dikkate alınarak ceza indirimi öngörüldüğü, öte yandan aynen geri verme veya tazmin tedbiri aynı Kanun"un 51. maddesinde bir koşul olarak gösterilmiş ise de, yasal bir indirim nedeninin, bundan yararlanmama iradesini ortaya koyan failin cezasını etkisiz kılacak biçimde aynen tazmin tedbir şartına bağlı tutulması imkanının bulunmadığı, böyle bir uygulamanın, mağdurun zararını soruşturma veya kovuşturma aşamalarında gidermeyen faillere yeni bir olanak tanırken, soruşturma veya kovuşturma aşamalarında zararı ödeyen sanık veya sanıklar aleyhine ve adalete aykırı bir sonuç doğuracağı, maddenin düzenleniş amacının da bu şekilde yorumlanamayacağı gözetilmeyerek etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmayan sanık hakkında ertelemenin, mağdurun uğradığı zararın giderilmesi şartına tabi tutulması, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Bozmaya uyularaka yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanıklar müdafinin suçun unsurlarının gerçekleşmediğine yönelik temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 16/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.