16. Hukuk Dairesi 2015/17012 E. , 2016/2107 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVALILAR : HAZİNE, KADASTRO MÜDÜRLÜĞÜ
DAVA TÜRÜ : TESCİL
KANUN YOLU : TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
...Mahallesi çalışma alanında bulunan 701 ada 1 parsel sayılı 7.469,65 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine "6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılan yerde kalmaktadır" şerhi yazılarak arsa vasfıyla Hazine adına tescil edilmiştir. Davacı ... kullandığı taşınmazın 2/B maddesi kapsamında olup adının kullanıcı olarak beyanlar hanesinde belirtilmesi istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiş, akabinde tavzihen çekişmeli 701 ada 1 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi ... ile orman bilirkişisi ... tarafından düzenlenen 23.06.2011 havale tarihli rapor ve haritada (A) harfi ile gösterilen 5.395,26 metrekare yüzölçümündeki bölümün davacı ..."ın kullanıcısı olduğunun tespitine, bu hususun tapu kütüğünün beyanlar hanesine tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Aleni yargılama ilkesi ve hukuki dinlenilme hakkı A.İ.H. sözleşmesinin 6. maddesi ve T.C. Anayasası"nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının unsurlarındandır. Yine Anayasamızın 141. maddesi ve 6100 sayılı HMK"nın 27 ve 28. maddeleri ile 297 ve 298. maddelerine göre hükmün açık duruşmada tefhimi ve kararların gerekçeli olması zorunludur. Hükmün tefhimi ile amaçlanan husus, davanın esas hakkında taraflara yüklenen hak ve borçların neler olduğunun açıkça ifade edilmesidir. Açık duruşmada tefhim olunan hüküm fıkrasında verilen sonucun nedenlerini içermeyen ifadelerin gerekçe olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Somut olayda mahkemece kısa ve gerekçeli kararda yalnızca “davanın kabulüne” denilmekle yetinilmiş, akabinde davacı vekilinin talebi üzerine hüküm altına düzeltme şerhi başlığıyla “çekişmeli taşınmazın 701 ada 1 parsel olduğu ve taşınmazın teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümüne yönelik “karar verildiği belirtilmiştir. Mahkemece hükmün esasında değişiklik yaratacak nitelikteki bu değişikliğin “düzeltme şerhi “başlığı ile hükme eklenmesi yerinde değildir. Öte yandan gerek geri çevirme kararı öncesi gerekse sonrası Kadastro Müdürlüğü cevabi yazılarında “çekişmeli 701 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 2/B çalışmaları esnasında oluşan bir parsel olmadığı, Ek-4.madde kapsamında bir işlem yapılmadığını” bildirmesine rağmen Tapu Müdürlüğü"ne yazdığı 04.03.2011 tarihli yazıda “... Mahallesinde Ek-4. madde ve 2009/15 sayılı genelge doğrultusunda yapılan çalışmalar sonucunda 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uygulaması ile Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan sahada tamamen veya kısmen kalan parsellere ilişkin listenin ekte gönderildiği, ekli listede belirtilen ve çekişmeli 701 ada 1 parselinde dahil olduğu taşınmazların siciline 2/B şerhi verilmesi gereği “belirtilmekle; ilgili kurum yazıları arasında ortaya çıkan çelişki giderilmemiş ve bu yolla çekişmeli taşınmaz ile ilgili kullanım kadastrosu veya güncelleme çalışması yapılıp yapılmadığı kesin olarak belirlenmemiştir. Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için; öncelikle çekişmeli taşınmaz hakkında kullanım kadastrosu veya güncelleme çalışması bulunup bulunmadığı önceki günlü yazılarda eklenip çelişki açıklanarak ve kurumun Tapu Müdürlüğüne yazdığı 04.03.2011 tarihli yazının yasal dayanağının ne olduğu hususu sorulup saptanmalı, çekişmeli taşınmazın 5831 sayılı Yasa"nın 8. maddesi ile 3402 sayılı Yasa"ya eklenen Ek-4. maddesi kapsamında 2/B alanlarında yapılan kullanım veya güncelleme kadastrosuna konu olmadığının anlaşılması halinde bu tür bir çalışma yapılmadan 2/B alanlarında zilyetlik şerhi verilmesinin mümkün olmadığı gözetilmeli, böyle bir çalışma yapılmış ise davanın esası yönünden bir değerlendirme yapılmalıdır. Mahkemece açıklanan hususlar göz ardı edilerek, eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 02.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.