15. Hukuk Dairesi 2019/1438 E. , 2019/5099 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, ayıplı ifa nedeniyle sözleşmenin feshi, ödenen iş bedelinin iadesi ile ayıplı ifa nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinden görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Davacı 29.06.2012 tarihli dilekçeyle açtığı davasında sözleşmenin feshiyle birlikte ödediği bedel ve uğradığı zararın dava tarihindeki euro kuruyla çarpılarak bulunacak Türk Lirası değer karşılığındaki bedelin yasal faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir. Davacının talebi yabancı para cinsinden alacak ve zararının dava tarihindeki TL karşılığının ödetilmesidir. 6100 sayılı HMK’nın 26. maddesi hükmünce hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup ondan fazlasına veya başka bir şeye karar vermesi mümkün değildir. Somut olayda hakimin tarafların talebiyle bağlı olmadığına dair yasa hükmü bulunmamaktadır.
Akdi ilişkinin kurulduğu ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanun"un 360. maddesinde eser sözleşmelerinde ayıplı imalât halinde gerek eserin reddi, gerekse bedel tenzili ile onarım seçimlik haklarının kullanıldığı durumlarda, ayıplı imalâtta yüklenicinin kusuru varsa iş sahibinin ayrıca zarar ve ziyan da isteyebileceği hükmü mevcuttur. Bu hüküm gereğince yüklenicisi eser sözleşmelerinde ayıplı imalât halinde BK’nın 360’daki seçimlik hakların dışında uğradığı zarar nedeniyle tazminatla sorumlu tutulabilmesi için eserin ayıplı yapılmasında ayrıca taksiri olduğunun kanıtlanması gerekir. Eldeki davada üretim Türkiye’de davalı yüklenici tarafından yapılmış, montaj Almanya’da davacılar tarafından yaptırılmış olup, yüklenici ayıplı imalâtta taksirinin olduğu kanıtlanmamıştır.
Bu durumda mahkemece davacılar eserin ayıplı olması nedeniyle sözleşmeden dönerek ödedikleri bedelin iadesini istemekte haklı olduklarından taleple bağlılık ilkesi uyarınca sözleşmenin feshiyle birlikte ödenen 16.000,00 Euro’nun dava tarihindeki TCMB efektif satış
kuru üzerinden hesaplanacak Türk Lirası karşılığının ayıplı olup seçimlik hak nedeniyle reddedilen sözleşme konusu malların iadesi koşuluyla ve dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi, ayıplı imalâtta yüklenicinin taksiri olduğu kanıtlanamadığından davacıların uğradıkları zararın giderilmesiyle ilgili talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödenenden 5766 sayılı Kanun"un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken 218,50 TL Yargıtay başvurma harcının mahsup edilerek, varsa fazla alınan harcın temyiz eden davalıya iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 11.12.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.