(Kapatılan)16. Hukuk Dairesi 2020/1918 E. , 2021/1119 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
...
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında, ...,... Köyü çalışma alanında bulunan dava ve temyize konu 101 ada 76 parsel sayılı 15.876,41 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, tapu kaydına dayalı olarak; 102 ada 35 parsel sayılı 4.722,60 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu belirtilerek davalı Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı ..., irsen intikal, taksim, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, kadastro tespitlerinin iptali ile taşınmazların adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 101 ada 76 ve 102 ada 35 parsel sayılı taşınmazların kadastro tutanaklarının ayrı ayrı iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, çekişmeli 101 ada 76 parsel sayılı taşınmaza ilişkin hükme yönelik yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,
2- Çekişmeli 102 ada 35 parsel sayılı taşınmaza ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelemesine gelince; Mahkemece, çekişmeli taşınmaz üzerinde davacı lehine 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 46/1. maddesi koşullarının oluştuğu kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına ve yasal düzenlemelere uygun bulunmamaktadır. Çekişmeli taşınmaz, Kadastro Kanunu"nun 46/1. Maddesinin uygulanması gereken, 4753 sayılı Kanun ile ek ve tadilleri uyarınca Hazine adına kaydedilen taşınmaz mal olmayıp, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu gerekçesiyle Hazine adına ham toprak niteliğiyle tespit edilen taşınmazlardandır. Bu durum karşısında Mahkemenin gerekçesi hatalı olduğu gibi, varılan sonuç da dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Şöyleki; Mahkemece beyanlarına başvurulan mahalli bilirkişiler ve tespit bilirkişileri, çekişmeli taşınmazın davacıya ait olduğunu, bir müddet kullandıktan sonra 1994 yılında köyden göçtüğünü beyan etmişler; davacı ise, taşınmazlarda 1980 yılından itibaren 2 sene oturduğunu, 1994 yılında ise terk etmek zorunda kaldığını açıklamıştır. Keşif sonrası düzenlenen ziraat bilirkişi raporunda, çekişmeli taşınmaz üzerinde ekili veya dikili ürün bulunmadığı ve zirai anlamda ekonomik değerinin bulunmadığı açıklanmıştır.
Hal böyle olunca; davacının dava konusu taşınmazlar üzerinde kesintisiz ve aralıksız malik sıfatıyla, ekonomik amaca uygun olarak 20 yıllık asli zilyetliğinin kanıtlandığından söz edilemeyeceğinden, Mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazlarının açıklanan nedenlerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.02.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.