18. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/5385 Karar No: 2014/8868 Karar Tarihi: 13.05.2014
Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2014/5385 Esas 2014/8868 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı Hanife, mirasçısı olduğu eşi Faik'in kaydında görünen Nalan adlı kızın kaydının iptali için dava açtı. Ancak hak düşürücü süre nedeniyle dava reddedildi. Dava daha sonra açıldı ancak mahkemenin oluşumuna ilişkin yasal düzenlemeler dikkate alınmadan nüfus idaresi temsilcisinin yokluğunda hüküm kurulduğu gerekçesiyle karar bozuldu. Dosyadaki belgeler incelendiğinde, Nalan adlı kızın F. K.'ın kızı olarak nüfusa tescil edildiği anlaşıldı. Bu nedenle, mahkemece 3716 sayılı Yasanın 6. maddesi uyarınca tescil muamelesinin tebliğ edilip edilmediği araştırılmalı ve soybağı hakkındaki deliller aile mahkemesince değerlendirilmelidir. Eğer tescil tebliğ edilmediyse, nüfus kaydının düzeltilmesi için asliye hukuk mahkemesinde dava açılmalıdır. Yazının sonunda belirtilen kanun maddeleri şunlardır: 3716 sayılı Af Yasası'nın 5. ve 11. maddeleri ile Medeni Kanunun 291. maddesi ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesi.
Dava dilekçesinde, davacı Hanife"nin eşi Faik"in kızı olarak görünen N.. K.."nın kaydının iptali istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hanife mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının murisi eşi F. K."ın 17.04.1984 tarihinde vefat ettiğini, aldıkları veraset ilamında Nalan adında bir kızının bulunmadığını, ancak daha sonra görülmekte olan bir davaya sunulan nüfus kayıt örneğinde F. K."ın N.. K.. adlı kızının göründüğünü, sehven veya kötü niyetli olarak kaydedilen N.. K.."nın nüfus kaydının iptal edilmesini istemiştir. Mahkemece, hak düşürücü süre nedeni ile dava reddedilmiştir. Dairemizin 11.09.2012 gün ve 2012/7949-9293 sayılı ilamı ile "nüfus kaydının düzeltilmesi davalarında nüfus müdürü veya memurunun bulunması ve kararın onların önünde verilmesinin zorunlu olduğu, mahkemenin oluşumuna ilişkin bu yasa hükmü dikkate alınmadan nüfus idaresi temsilcisinin yokluğunda yargılama yapılarak hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak taraf oluşumu sağlanıp, dava, davacıların tescil işlemini öğrendikleri tarihten itibaren 1 yıllık hak düşürücü sürede açılmayan davanın reddine karar verilmiştir. Dosyadaki belgelerin incelenmesinden, davalı N. K. (K.)"nın 19.11.1982 doğumlu olarak 01.02.1983 tarihinde annesi Hatice nüfusuna tescil edildiği, 30.10.1991 tarihinde 3716 Sayılı Af Yasasına göre F. K."ın annesi F. K. ile kız kardeşi L. Z."in başvurusu üzerine, davacının murisi 17.04.1984 tarihinde ölmüş olan F. K."ın kızı olarak nüfusa tescil edilmiştir. 3716 Sayılı Yasanın 5. maddesinde “1 ve 2 nci maddelerde zikri geçen tescil muamelelerinin ifasını ilgililer bir dilekçe ile mahallin en büyük mülkiye amirinden isteyebilirler. Bu dilekçeye, muhtarlardan alınacak ilmühaberlerin raptı lâzımdır. İlgililer tarafından iki yıl zarfında talep olmasa bile, muhtarlar, çocukların tescil muamelelerini yaptırmakla mükelleftirler. (md.8) Nüfus idareleri, tescil taleplerini imzası eksik olan tarafa ölümleri halinde kanuni mirasçılarına tebliğ ederler. Kanuni mirasçısı bulunmazsa, keyfiyet ikametgâhlarının bulunduğu muhtarlıklarda ve nüfus idaresinde asılmak suretiyle 30 gün müddetle ilân olunur. 30 gün süre içinde itiraz vuku bulmaz ve kanuni şartların mevcudiyeti anlaşılırsa tescil muamelesi yapılır. (md.6) İtiraz halinde sulh mahkemesince verilecek karara göre işlem yapılır. İtiraz keyfiyeti, mahkemeler tarafından hemen nüfus idarelerine bildirilir. Tebliğ veya ilânın yapıldığına, itiraz vuku bulmadığına dair tanzim olunacak zabıtlar ile mahkeme ilâmlarının nüfus idareleri tarafından saklanması mecburidir.” hükmü 11.maddesinde ise “Bu kanun gereğince yapılmış olan tescillere karşı ilgililerin dava hakları mahfuzdur.” hükmü düzenlenmiştir. 11. maddedeki düzenlemeden kastın Medeni Kanunun soybağı hakkındaki hükümleri olduğu tartışmasızdır. O halde mahkemece 3716 sayılı Yasanın 6. maddesi uyarınca tescil muamelesinin davacıların mirasbırakanı F. K. mirasçılarına tebliğ edilip edilmediği hususunun araştırılması, tebligat yapılmış ise davanın Türk Medeni Kanunu"nun 291. maddesi uyarınca diğer ilgililer tarafından açılan soybağının reddi davası olduğu ve delillerin bu çerçevede “aile mahkemesince” değerlendirilmesi gerektiği gözetilmelidir. Tebligat yapılmadan davalı Nalan, F. K. kızı olarak tescil edilmiş ise bu halde idarenin yasaya aykırı tescil işlemi söz konusu olduğundan dava 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu"nun 36. maddesine göre nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin olup asliye hukuk mahkemesinde görülmelidir. Mahkemece açıklanan hususlarda araştırma yapılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.