Davacı davalı işveren nezdinde 1990-2002 tarihleri arası çalıştığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, davacının 1990-2002 tarihleri arasında eğitim ve öğretim dönemlerinde davalı okul aile birliğinin işçisi olarak geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece istemin reddine karar verilmiştir.
1-A. İlköğretim Okulu Müdürlüğü ve A. İlköğretim Okulu Aile Birliğinin taraf sıfatı bulunmadığından bu davalılar aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken esastan davanın reddine karar verilmiş olması nedeniyle bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.
2-Davanın D. Milli Eğitim İl Müdürlüğüne yöneltilmesi temsilde hata olup Milli Eğitim Bakanlığına yöneltilmesi gerekir.Nevarki hazine vekili davayı takip etmekle Bakanlık adına husumeti kabullendiğinden karar başlığında Milli Eğitim Bakanlığı yazılması gerekirken Milli Eğitim Müdürlüğünün yazılması da doğru değildir.
3-Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı yasanın 79. maddesi bu tip hizmet tesbiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Somut olayda dinlenen tanıkların beyanlarından davacının söz konusu okulda zaman zaman çalışmalarının bulunduğu anlaşılmakta ise de tesbiti istenilen sürenin uzunluğu dikkate alındığında çalışma süresi yönünden kesin saptamaları içermediğinden bu tanık beyanları ile sonuca gidilmesi, eksik inceleme ve araştırma ile istemin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Yapılacak iş; davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınarak, davacının tesbitini istediği döneme ait okulda çalışan idareci, öğretmen, hizmetli gibi personelin kayıtlarını İl Milli Eğitim Müdürlüğünden getirterek davacı ile aynı dönemlerde okulda çalışmış ve resmi kayıtlara geçmiş tanıkları yada komşu işverenlerin bordrolarına, resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlarını tesbit edip beyanlarına başvurmak ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.