10. Ceza Dairesi 2014/2227 E. , 2014/4446 K.
"İçtihat Metni"Tebliğname No : 10 - 2014/5716
Mahkeme : İZMİR 9. Ağır Ceza Mahkemesi
Karar Tarihi- Numarası : 04.11.2013 - 2013/229 esas ve 2013/360 karar
Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma
Temyiz incelemesi, sanık O.. E.. müdafiinin isteği üzerine duruşmalı, duruşma isteğinde bulunmayan sanık M.. Y.. hakkında duruşmasız olarak inceleme yapılmıştır.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipinin doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanıkların suç konusu esrarın sahibinin kovuşturma aşamasında tanık olarak da dinlenen M. A. olduğunu beyan etmeleri, M. A."ın sanıklar adına Buca Kapalı Ceza İnfaz Kurumu"nun para yatırma dekontlarının asıllarını ibraz etmeleri ve dosya kapsamı dikkate alındığında; M. A. hakkında suç duyurusunda bulunulması kamu davası açıldığı takdirde bu dava ile birleştirilmesi, tüm deliller birlikte tartışılarak sonucuna göre sanıklar hakkında TCK"nın 192. maddesinin 3. fıkrasında öngörülen etkin pişmanlık hükmünün uygulanmasının gerekip gerekmeyeceğinin değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, sanıklar ve müdafilerinin temyiz itirazları ile sanık O.. E.. müdafiinin duruşmadaki sözlü savunması bu nedenle yerinde olduğundan, hükümlerin BOZULMASINA, Üye Hakkı Torlak"ın hükmün onanmasına ilişkin karşı oyu ve oyçokluğuyla, tutukluluk koşullarında bir değişiklik bulunmadığından sanık O.. E.. hakkındaki salıverilme isteğinin reddine, oybirliğiyle 05.06.2014 tarihinde karar verildi.
TEFHİM TUTANAĞI: 05.06.2014 tarihinde saat 15.00"da verilen bu karar Yargıtay
Cumhuriyet savcısı Mehmet Erdal Bozkaya"nın katılımıyla ve duruşmada savunmasını yapmış bulunan sanık O.. E.. müdafii Avukat Feyzi Çelik"in yokluğunda 05.06.2014 tarihinde yöntemine uygun biçimde, açık olarak okunup anlatıldı.
KARŞI OY GEREKÇESİ:
TCK"nın 192/3. maddesinin uygulanma koşulları bulunmadığından Mahkemece verilen mahkûmiyet hükmü onanmalıdır. Şöyle ki;
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 12.06.2012 tarih ve 10/670-226 sayılı kararında da açıklandığı üzere; "Fail başkasının suçunun ortaya çıkmasına önemli ölçüde katkı sağlamalıdır ve failin verdiği BİLGİLERİN DOĞRU olmasının yanında, hizmet ve yardımın sonuca ETKİLİ VE YARARLI olması da gerekmektedir. MEVCUT DELİLLERİN, uyuşturucu işine karıştığını söylediği kişinin suçluluğunu kabule yeterli bulunması durumunda etkin pişmanlık hükmü uygulanmalıdır. Uyuşturucu maddeyle ilgisi olduğu iddia edilen kişi hakkında, delil durumuna göre mahkûmiyet kararı verilmesi olanaklı değilse böyle bir kişi hakkında araştırma yapmaya gerek bulunmayıp etkin pişmanlık nedeniyle indirim yapılmamalıdır... Bu nedenle, sanığın etkili bir bilgi açıklamasının söz konusu olmadığı olayda sanık hakkında etkin pişmanlık nedeniyle indirim yapılmasında isabet bulunmamaktadır." denilmektedir.
Dairemizin 28.02.2007 tarih ve 15905/2361 sayılı kararında ise; "Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 20.12.1993 gün ve 1993/301–338 sayılı kararında da açıklandığı üzere; sanığın sadece başkalarını suçla ilgilerini açıklamasının yeterli olmadığı, adını verdiği kişileri suçlama (atfı cürüm) ya da İFTİRA halinin bulunup bulunmadığının belirlenmesinin zorunlu olduğu gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması" şeklinde bozma kararı verilmiştir.
Somut olayda;
1- "M. A. tarafından cezaevinde bulunan M.. Y.. hesabına para yatırıldığı" olgusunu değerlendiren Mahkemenin, sanıkların atfı cürümde bulunduğuna ilişkin kabulü isabetlidir. Sanıkların verdiği BİLGİLER DOĞRU değildir. Sanık Mehmet"in, "tüm aşamalarda" M. A."ı suçlayıcı bir beyanı yoktur, sadece son celsede bu kişinin kendi hesabına para yatırdığına dair dekontları ibraz etmesi, ceza indiriminden yararlanmaya matuftur. Diğer sanık Onur"un suçlayıcı ifadesi ise 192/3. maddesinin uygulanması için yeterli değildir.
2- ETKİLİ VE YARARLI bir hizmet ve yardımından söz edilebilmesi için; suçun etraflıca ortaya çıkmasına önemli ölçüde katkı sağlaması gerekir. Suçun işlendiği 11.04.2013 tarihinden sonra cezaevine giren sanık Mehmet hesabına M. A. (veya onun adını kullanan 3.kişi) tarafından para yatırıldığına ilişkin dekontlar, M. A."ın suça katıldığının bir göstergesi olamaz. Suça katılmayan bir kişi de pekala cezaevinde bulunan arkadaşlarına para yardımında bulunabilir. Hatta, İFTİRA atmak istediği kişi yatırmış izlenimi oluşturmak için, dekontta bu kişinin ismini "Hesaba yatıran kişi" olarak yazdırabilir. Dekontlar, olayı saptırmaya yönelik ibraz edildiği anlaşılmakla, delil olarak bir kıymeti yoktur. Kaldı ki, sadece para yatırma olayından bahsedilmiş, M. A."ın suçla ilgisi olduğuna işaret eden hiç bir somut bilgi verilmemiştir.
3- Sanıklar, M. A."ın suçla ilgisi olduğunu beyan etmişler ise de, buna ilişkin hiçbir DELİL bulunmamaktadır. Bu kişinin suçla ilgisi olduğunu destekleyecek şekilde dosyada herhangi bir maddi bulgu veya sanık beyanlarıyla örtüşen yan delil dahi yoktur. M. A., talimatla alınan 23.10.2013 tarihli ifadesinde de suçlamayı kabul etmediğine göre, bu kişi hakkında yeniden dava açılması yargılamayı sürüncemede bırakacaktır.
Bozma kararı doğrultusunda, M. A. hakkında dava açılmasından sonra sadece sanıkların beyanlarına dayanarak bu kişi hakkında mahkûmiyet kararı verilmesi, sanıklar hakkında ise etkin pişmanlık uygulanarak cezalarından indirim yapılması ihtimalinin de şu anda değerlendirilmesi zorunludur. Böyle bir dosya yeniden Yargıtay"a geldiğinde, sanıklar temyiz dilekçelerinde, M. A. hakkındaki atfı cürümlerinden vazgeçtiklerini belirtmeleri durumunda; sanıkların sonradan döndükleri beyanları nedeniyle M. A."a beraat kararı verilmesi gerekecek, sanıklar ise arzu ettikleri ceza indirimine kavuşmuş olacaklardır. Dolayısıyla, M. A."ın suçla ilgisi olduğunu gösteren beyanlar dışında başkaca bir delil olmadığından, bu kişi hakkında dava açılmasının hiçbir fayda ve getirisi bulunmamaktadır.
Sonuç itibariyle; Mahkemece, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını gerektiren bir durum olmadığı değerlendirilmiştir, verilen mahkûmiyet kararının onanması düşüncesinde olduğumdan çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum. 05.06.2014