23. Hukuk Dairesi 2014/6267 E. , 2014/7773 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 09/05/2013
NUMARASI : 2012/320-2013/246
Taraflar arasında görülen tazminat davası sonucunda verilen hükmün bozulmasına ilişkin Dairemizin 31.01.2014 gün ve 2013/6424 Esas, 2014/637 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi davacılar vekilince istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü.
- KARAR -
Davacılar vekili, müvekkilleri ile davalı yüklenici arasında yapılan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca davalının inşaatı tamamlayarak 12.06.2008 tarihinde yapı kullanım izin belgesini aldığını, ancak kısa bir süre sonra binanın arka cephesindeki istinat duvarında çatlaklar meydana gelmesi üzerine belediyece can ve mal güvenliğinin bulunmadığı ve istinat duvarının yıkılması gerektiğinden bahisle yapı tatil tutanağı düzenlendiğini, mahkemece yapılan keşif sonrasında, istinat duvarının mimari projeye aykırı imal edildiğinin, hayati tehlike arz ettiğinin ve yıkılarak projeye uygun hale getirilmesi için 160.000,00 TL harcama yapılması gerektiğinin tespit edildiğini ileri sürerek, şimdilik zarar bedeli olarak 26.000,00 TL"nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş; 19.02.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle, müvekkillerinden N.. İ.. için 12.966,03 TL, M.. İ.. için ise, 22.852,62 TL olmak üzere toplam 35.818,65 TL"nin tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, istinat duvarının projeye uygun olarak imal edildiğini, davacıların yasal süreleri içinde ayıp ihbarında bulunmadıklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı vekilinin temyiz istemi üzerine Dairemizin 31.01.2014 tarih ve 2013/6424 E., 2014/637 K. sayılı ilamıyla, somut olayda, dava konusu istinat duvarının bulunduğu binanın yöneticisi tarafından 06.07.2010 tarihli dilekçeyle Belediye"ye başvurulduğu, yüklenici davalı tarafından yapılan binanın arka cephesindeki istinat duvarının çatlamış durumda olduğu, mevcut durumda yıkılma riski olup olmadığı konusunun incelenerek taraflarına bilgi verilmesinin istendiği; Belediye"nin 14.07.2010 tarihli cevap yazısında, yerinde gözlemsel olarak yapılan incelemede mevcut durumda istinat duvarında oluşan çatlağın yıkılma derecesinde olmadığı (kılcal çatlakların olduğu), çatlakların hacimsel olarak daha da genişlemesi durumunda yıkılma tehlikesinin olabileceğinin tespit edildiği, daha ayrıntılı inceleme talep etmeleri durumunda, teknik ekip ve ekipmana sahip, gerekli test, tahkik ve deneyleri labaratuar ortamında yapabilecek üniversitelerin ilgili bölümleri, İnşaat Mühendisleri Odası ya da Yapı Denetim Firmalarına başvurmaları gerektiğinin açıklandığı; çatlakların büyümesi üzerine yine yönetim tarafından 28.03.2012 tarihli dilekçeyle yeniden Belediye"ye başvuruda bulunularak, istinat duvarının boyutlarının ve demir donatısının tasdikli projeye uygun olup olmadığının incelenerek bilgi verilmesinin istendiği, Belediye"nin 16.04.2012 tarihli cevap yazısında ise, istinat duvarında çatlaklar meydana geldiği, can ve mal güvenliği açısından tehlike arzettiği görüldüğünden İmar Kanunu"nun 39. maddesi uyarınca, mevsimsel yağışların çok olmasında dolayı gerekli tedbirlerin alınarak arkada bulunan istinat duvarının ilgililerince en çok 20 gün içerisinde yapılarak tehlikenin ortadan kaldırılması gerektiği, aksi takdirde 3194 sayılı İmar Kanunu"nun 32, 39 ve 42. maddeleri gereğince yasal işlem başlatılacağının bildirildiği, sonrasında da 23.05.2012 tarihinde yapı tatil tutanağı düzenlendiği, bunun üzerine davacı arsa sahiplerinin de içinde bulunduğu kat malikleri tarafından 27.04.2012 tarihli dilekçeyle mahkemeden tespit talebinde bulunulduğu, daha sonra da iş bu davanın açıldığının anlaşıldığı, bu durumda mahkemece, bilirkişi raporu ve ek raporu ile tespit edildiği üzere, dava konusu istinat duvarının projeye aykırı olarak yapıldığı ve ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu sonucuna varılarak, davacı arsa sahipleri tarafından, ayıbın ortaya çıktığı 06.07.2010 tarihinden sonra BK"nın 362/3. maddesinde öngörüldüğü şekilde gecikilmeksizin yükleniciye ihbarda bulunulduğunun iddia ve ispat olunmadığı, yargılama aşamasında yüklenici davalının bu yoldaki savunmasına karşı durulmadığı ve eseri bu şekilde kabul etmiş sayılacakları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yanılgılı gerekçeyle hüküm kurulmasının doğru olmadığı belirtilerek, davalı yararına bozulmuştur.
Bu kez, davacılar vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Yargıtay ilamında belirtilen gerektirici sebeplere göre, HUMK"nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin karar düzeltme isteminin REDDİNE, alınması gereken harç peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, takdiren 226,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak Hazine"ye gelir kaydedilmesine, 02.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.