
Esas No: 2016/13872
Karar No: 2016/10809
Karar Tarihi: 05.12.2016
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/13872 Esas 2016/10809 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU KAYDINDA DÜZELTİM
Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Davacı, dava konusu üç parça taşınmazın maliklerinden ... ve ...’nın baba adları ve soyadları yazılmadığını ileri sürerek baba adı ve soyadlarının tapuya yazılmasını istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar Dairece "Davanın kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. ...Ne var ki, ..."ün nüfus kaydına ulaşılamamıştır... ...nüfusa kaydedilmeden ölmüş veya herhangi bir nedenle nüfusta kaydı bulunmayan kişilerin tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi mümkün değil ise de, idari yoldan tapu kayıtlarında intikal yaptırılamadığından zorunlu olarak dava açılan bu gibi durumlarda, davacının, murisi ile tapu kayıt malikinin aynı kişi olduğunun tespitini istemekte hukuki yararı olduğu açıktır. Hâl böyle olunca; davacının miras bırakanı ... ile tapu kayıt malikinin aynı kişi olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken bu husus gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.’ gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamanın sonunda davanın kabulüne karar verilmiş, ancak tespit hükmü yerine bozma öncesi karar aynen tekrar edilmiş verilen karar, davacının talebi üzerine tavzih ile düzeltilerek tespit kararı verilmiştir. Karar ve tavzih kararı davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece hükümden sonra 22.03.2016 tarihli “Tavzih” başlıklı karar ile hükümdeki tapu kaydının düzeltilmesine ilişkin kısımların tespit olarak düzeltilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 305. maddesinde (1086 sayılı HUMK"nin 455. maddesi) belirtildiği üzere, hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyor ise, taraflarca hükmün icrasına kadar açıklanması veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesi istenebilir. Aynı yasanın 304. maddesinde hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hataların, mahkemece resen ve taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebileceği belirtilmiştir. Ancak; tavzih yolu ile hükmün değiştirilmesi veya hükme ilâve yapılması mümkün değildir.
Somut olaya gelince; mahkemece oluşturulan 22.03.2016 tarihli “Tavzih” başlıklı kararın hükmün değiştirilmesi niteliğinde olduğu anlaşılmakla, karar ile hükmün değiştirilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup 22.03.2016 tarihli “Tavzih” kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
Davalının, mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen bozma gereklerinin yerine getirilmediğine yönelik temyiz itirazına gelince; hemen belirtilmelidir ki, bozma kararına uyulmuş olmakla kazanılmış hak kuralı uyarınca bozma kararında gösterilen şekilde inceleme yapılarak belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verilmesi zorunludur. Bu hususun kamu düzeniyle ilgili olduğu tartışmasızdır.
Somut olayda; davanın tespit davası olarak değerlendirilerek tapu kayıtlarında tapu maliki olarak görünen “..." ile davacının murisinin aynı kişi olduğu yönünde bir tespit hükmü kurulması gerektiğinin belirtildiği, bozma sonrası yapılan yargılama sonunda bozma öncesi olduğu gibi baba adı ve soyadının düzeltilmesine karar verildiği gözetildiğinde; mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen bozma gereklerinin yerine getirilmediği görülmektedir.
Hâl böyle olunca; bozmaya uymakla oluşan kazanılmış hak ilkesi dikkate alınarak davacı mirasbırakanı ... ile tapu kayıt malikinin aynı kişi olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 05.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.