11. Ceza Dairesi 2017/13805 E. , 2020/1981 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan
HÜKÜM : Mahkumiyet
1-Suç tarihinde Yargıtay 12. Ceza Dairesinin yerleşik içtihatlarına göre, güvenli şekilde alkollü olarak araç kullanma sınırının 100 promil olarak kabul edildiği, kişinin bu sınırın üzerinde alkollü araç kullanırken yakalanması durumunda eyleminin, TCK"nin 179. maddesindeki "trafik güvenliğini tehlikeye sokma" suçunu oluşturduğu, TCK"nin 268. maddesinde tanımlanan başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşabilmesi için de, failin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik bilgilerini kullanmasının gerektiği;
Somut olayda, sanığın sevk ve idaresindeki ... plaka sayılı aracın trafik görevlilerince durdurulması üzerine yapılan kontrolde 267 promil alkollü olduğunun tespit edilmesi nedeniyle, hakkında idari para cezası ve sürücü belgesinin geri alınması tutanakları düzenleneceği sırada görevlilere, katılana ait gerçek sürücü belgesini ibraz etmesi şeklinde gerçekleşen eylemine ilişkin olarak; sanığın 267 promil alkollü olarak araç kullanarak, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu işlediği, bu suçtan soruşturma ve kovuşturma yapılmasını önlemek için katılanın sürücü belgesini kullandığının anlaşılması karşısında, 5237 sayılı TCK"nin 268. maddesinde düzenlenen başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan mahkûmiyetine karar verilmesi gerekirken, suç vasfında yanılgıya düşülerek sanık hakkında resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan mahkûmiyet hükmü kurulması,
2-Kabule göre de; 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ceza miktarı itibarıyla sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 02.03.2020 tarihinde üye ..."ın karşı oyu ile oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dairemizin 02/03/2020 tarih, 2017/13805 Esas, 2020/1981 sayılı kararına bozma yönündeki çoğunluk görüşüne aşağıdaki sebepten katılmıyorum.
Sayın çoğunlukla ortaya çıkan uyuşmazlık sanığın yapılan trafik kontrolünde 267 promil alkollü olduğunun tespit edilmesi üzerine 02.01.2010 tarihli Trafik İdari Ceza Tutanağının düzenlenmesi sırasında başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanması şeklindeki eyleminde TCK’nin 268/1. maddesi yollamasıyla aynı yasanın 267/1. maddesinin uygulama koşullarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.
TCK’nin 268/1. maddesine göre “işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanan kimse, iftira suçuna ilişkin hükümlere göre cezalandırılır.” Bu durumda trafik ceza tutanağının düzenlendiği sırada kişinin kendisi hakkında bir suç soruşturması ya da kovuşturma yapılmasını önlemek amacıyla kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunması gerekir.
Sayın çoğunluğun görüşü; trafik ceza tutanağındaki promil değerinin 267 olmasından hareketle trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun oluştuğunu belirterek TCK’nin 267. maddesinin uygulanması gerektiği yönündedir.
Bir suçun oluşması ile o suçla ilgili soruşturma veya kovuşturma başlatılması birbirinden ayrı şeylerdir. Dosya kapsamına göre sanık hakkında trafik güvenliğini tehlikeye atma suçuyla ilgili olarak bir soruşturma başlatılıp başlatılmadığı belli değildir. Dolayısıyla bir soruşturma başlatılmaması durumunda soruşturmanın engellenmesi de söz konusu olamayacaktır.
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu düzenleyen TCK’nin 179. maddesine göre; “[1]Kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşımının güven içinde akışını sağlamak için konulmuş her türlü işareti değiştirerek, kullanılamaz hâle getirerek, konuldukları yerden kaldırarak, yanlış işaretler vererek, geçiş, varış, kalkış veya iniş yolları üzerine bir şey koyarak ya da teknik işletim sistemine müdahale ederek, başkalarının hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından bir tehlikeye neden olan kişiye bir yıldan altı yıla kadar hapis cezası verilir.
[2] Kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşım araçlarını kişilerin hayat, sağlık veya malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
[3] Alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek hâlde olmasına rağmen araç kullanan kişi yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.”
Buna göre TCK’nin 179/2. maddesinde sürücünün kullandığı alkol oranı 100 promilin altında kalmış olsa dahi objektif olarak trafik güvenliği tehlikeye atılmış ise kişinin cezalandırılması mümkündür.
Maddenin 3. fıkrasında ise (Adli Kurumun 5. İhtisas Kurulunun emsal raporlarından hareketle 100 promilden yüksek olarak belirlenen alkol düzeyinin kişinin melekelerini zayıflatacağı ve güvenli sürüş yeteneğini kaybettireceği kabul edilmek suretiyle) alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle .... emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek kişilerin araç kullanması cezalandırılmaktadır.
Bu durumda alkollü araç kullanan kişileri tespit eden kolluk görevlileri alkol düzeyi 100 promilin altında kaldığı takdirde objektif olarak trafik güvenliğinin tehlikeye sokulduğunu tespit ettiğinde idari yaptırım tutanağından başka adli yönden gereğinin yapılması için Cumhuriyet Savcılığına bildirimde bulunmakla yükümlüdür.
100 promil seviyesinin aşıldığı durumlarda da hem idari yaptırım tutanağı düzenlemek hem de TCK’nin 179. maddesi uyarınca gereğinin takdiri için Cumhuriyet Savcılığına bilgi vermekle yükümlüdür.
100 promil seviyesinin kişilerin melekelerini zayıflatacağı ve güvenli sürüş yeteneğinin kaybolacağı adli tıp raporları ile istikrar bulmasından sonra TCK’nin 179/3. maddesinin uygulanması gerektiği Yargıtay kararlarıyla istikrara kavuşmuştur.
Yukarıda belirtildiği üzere suç tarihi itibariyle sanık hakkında TCK’nin 179/3. maddesi kapsamında trafik güvenliğini teklikeye sokma suçundan herhangi bir soruşturma veya kovuşturma yapıldığına dair kolluk, fezleke ve yazışmalarında hiçbir bilgi yoktur. Gerek soruşturma gerekse kovuşturma evresinde bu yönde bir araştırmaya da girişilmemiştir.
Şayet trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan soruşturma veya kovuşturma yapıldığı tespit edilirse sanığın eylemi TCK’nin 268/1. maddesi yollamasıyla aynı yasanın 267/1. maddesine uyabilecektir.
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan herhangi bir soruşturma ya da kovuşturma bulunmaması halinde ise sanığın trafik idari para cezası karar tutanağının düzenlendiği sırada kimlik bilgilerinin yanlış bildirilmesinden ibaret eylemine TCK’nin 206/1. maddesinin uygulanması söz konusu olabilecektir.
Yukarıda belirttiğim gerekçelerle sanık hakkında trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan soruşturma ya da kovuşturma yapılıp yapılmadığı mahkemesince araştırıldıktan sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun bozma görüşüne katılmıyorum. 02/03/2020