Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2007/8829
Karar No: 2008/4947
Karar Tarihi: 27.3.2008

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2007/8829 Esas 2008/4947 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2007/8829 E.  ,  2008/4947 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Konya 2. İş Mahkemesi
    TARİHİ : 27/03/2007
    NUMARASI : 2006/1974-2007/331

    Davacı,  20.4.1982-18.10.1994 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun ve yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tesbitine  karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan  ve Tetkik Hakimi  tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.        
    1-Dosyadi yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davalı Kurumun tüm, davacının aşağıdaki beendin dışındaki sair temyiz itirzlarının reddi gerekir. 
    Dava, davacının 20.4.1982 ile 8.10.1984 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa’ya tabi Bağ-Kur sigortalılığının geçerli olduğunun tesbiti ile talep tarihi itibariyle  yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
    Mahkemece davacının 20.4.1982 ile 8.10.1984 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa’ya tabi Bağ-Kur sigortalılığının geçerli olduğunun tesbitine, yaşlılık aylığı isteminin reddine karara verilmiştir.
    Uyuşmazlık 1.4.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa"nın 24. maddesinde öngörülen koşulları taşıması nedeniyle zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılan davacının 1479 sayılı Yasanın 2654 sayılı Yasa"nın 6. maddesi ile 24. maddesinde yapılan değişikliğin, hak alanını, doğrudan olumsuz yönde etkileyip etkilemeyeceği, giderek, 20.4.1982 ile 8.10.1984 tarihleri arasında kazanılmış Bağ-Kur sigortalılığını ortadan kaldırıp kaldırmayacağı ve yaşlılık aylığı koşullarının oluşup oluşmadığı  noktasında toplanmaktadır.
    01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren, 1479 sayılı Yasa"nın 24. maddesi ilk şekliyle, sigortalılığın oluşumu için, kendi ad ve hesabına bağımsız çalışma olgusunun gerçekleşmesi yanında, ayrıca, kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulunu da aramıştır. Bu kuruluşlara kayıt tarihi ise, sigortalılığın başlangıcı yönünden, yasal karine kabul edilmiştir. 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayılı Yasa, Bağ-Kur’lu olabilme yönünden, söz konusu 24. maddenin öngördüğü meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulunu kaldırmış, sadece Yasa"nın temel ilkesi olan kendi ad ve hesabına çalışma koşulunun gerçekleşmesi durumunda, sigortalılığın oluşacağını yeterli görmüştür. Buna karşın, 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Yasa bağımsız çalışanların sigortalı olabilmeleri yönünden vergi yükümlülüğünü öngörmüş, vergiden muaf olanların da kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olmaları durumunda yine sigortalı sayılacaklarını kabul etmiştir. Nihayet, 22.03.1985 yürürlük tarihli 3165 sayılı Yasa, sigortalılığa karine yönünden vergi kaydının, bu kaydın bulunmaması veya vergiden muaf olunması halinde, esnaf ve sanatkar sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kayıtlarının esas alınacağını belirlemiştir.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 18.10.1984-27.7.1995 tarihleri arasında vergi kaydının, 22.12.1980-31.10.2005 tarihleri arasında Şoförler, Nakliyeciler ve Otomobilciler Odası kaydının ve 29.11.1984-17.11.2005 tarihleri arasında  da esnaf odası kaydının bulunduğu,  506 sayılı Yasa’ya tabi  1.1.1996-1.1.1997 tarihleri arasında 390 gün, 18.10.2000-15.1.2001 tarihleri arasında 58 gün ve 24.4.2004-30.4.2004 tarihleri arasında da 9 gün zorunlu sigortalı hizmetlerinin bulunduğu  kuruma verilen giriş bildirgesindeki oda kaydına  göre 22.12.1980  tarihi itibariyle Bağ-Kur sigortalısı olarak kayıt ve tescilinin yapıldığı,  Kurumun 10.8.2000 tarihli işlemi ile vergi kaydı bulunmadığından 20.4.1982-
    18.10.1984 tarihleri arasındaki dönemde davacının sigortalılığının iptal edildiği  6.3.2007 tarihli Sigortalılık Bilgileri hesap ekstresinde davacının 22.12.1980-20.4.1982, 18.10.1984-31.12.1995, 1.12.1997-17.11.2000 tarihleri arasında sigortalı olarak kabul edildiği, 23.3.1981 tarihinden itibaren prim ödemelerine başladığı, 1992 affından yararlandığı  ve uyuşmazlık dönemini de kapsayan  31.5.1990 tarihine kadar olan borçlarını icra takibi sonucunda 17.12.1990 tarihinde ödediği anlaşılmaktadır.     
    1479 sayılı Yasa"nın 24. maddesindeki  20.4.1982 tarihinde yapılan değişiklik; değişiklikten, önceki mevzuatın öngördüğü koşullara sahip olan sigortalıların, sigortalılıklarına son vermemekte, değişikliğin yürürlüğe girdiği, 20.4.1982 tarihinde, Bağ-Kur"a yeni kayıt ve tescil edilecekler için yeni düzenlemeler öngörmektedir. Hukuk Genel Kurulunun 23.05.2001 tarihli 2001/21-420 Esas 2001/430  sayılı kararı da bu yöndedir. Bu durumda tescile esas alınan oda kaydı 20.4.1982 ile 8.10.1984 tarihleri arasında devam ettiğinden    davacının bu döneme yönelik tespit isteminin kabulüne  karar verilmesi yerindedir. Ne var ki davacı dava dilekçesinde yaşlılık aylığı bağlanmasını da talep  etmiş mahkemece bu talebinin  25 yıl prim ödeme gün sayısı dolmadığından reddine karar verilmiştir. Kamu düzenine ilişkin  bu tür davalarda mahkemece  resen araştırma yapılması gerekeceğinden davacının  yaşlılık aylığı koşullarının araştırılması, 22.12.1980-1.11.2006  tarihleri arasında davacının 1479 sayılı Yasa ve 506 Sayılı Yasa’ya tabi geçerli hizmetlerinin tespit edilip gerekirse 2829 sayılı hizmetlerin birleştirilmesinde dair yasada nazara alınarak ,aylık koşulları açısından Yasa"da aranan primleri ödenmiş süreler açık ve net olarak belirlenip sonuca varılması gerekir. Öte yandan 1479 sayılı Yasa gereğince 15 yıl prim ödeme gün sayısı  üzerinden  kısmi yaşlılık aylığı bağlama imkanı bulunduğundan  bu hususları da araştırmak, tam aylığa hak  kazanılmadığı durumda koşulları varsa kısmi yaşlılık aylığı koşulları tartışılmalıdır.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma  ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 27.3.2008 gününde oy birliği ile karar verildi.


     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi