1. Hukuk Dairesi 2014/19339 E. , 2016/10751 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Davacılar, mirasbırakan amcaları ...’nın dava dışı ...’a 30.04.2001 tarihinde verdiği vekâletname kullanılarak vekil ...’ın mirasbırakanın taşınmazlarını ölümünden sonra 02.08.2004 tarihinde ...’ya devrettiğini, ölümle vekâlet ilişkisi ortadan kalktığından tescilin yolsuz olduğunu ileri sürerek, ...Köyü ..., ..., ...köyü ... parsel numaralı taşınmazların tapusunun iptali ile murisin terekesine iadesini talep etmişlerdir.
Davalı, mirasbırakanın sağlığında taşınmazları satıp zilyetliğini devrettiğini, tapuda devir işlemi için ...’a vekâletname verdiğini, ölümünden sonra bu sebeple devir işlemi yapıldığını, aynı konuda açılmış dava nedeniyle derdestlik itirazında bulunduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, derdestlik itirazının kabulü ile davanın açılmamış sayılmasına ilişkin verilen karar Dairece; “ Davacılar .... Asliye Hukuk Mahkemesine açmış oldukları davada pay oranında istekte bulunmuşlardır. Eldeki dava ise terekeye iade isteğiyle açılmıştır. Her iki davanın hukuki sebebi aynı olmakla birlikte konuları (müddeabihi) aynı değildir. Zira ilk dava miras payı oranında açılmış olup 2. dava ise terekeye iade isteğiyle açılmıştır. Diğer taraftan miras bırakanın terekesi elbirliği mülkiyetine tabi olup, elbirliği mülkiyetinde terekenin tüm mirasçılar tarafından temsil edilmesi gerekeceği dikkate alındığında her iki davanın konuları ve taraflarının aynı olduğu söylenemez.Hal böyle olunca, davada derdestlik koşullarının oluşmadığı dikkate alınarak işin esasının incelenmesi, ancak yukarıda da değinildiği üzere miras bırakanın terekesinin elbirliği mülkiyetine tabi olduğu, terekenin tüm mirasçılar tarafından temsil edilmesi gerektiğinden öncelikle Türk Medeni Kanununun 640. maddesi gereğince dava dışı mirasçıların davada yer almalarının sağlanması, taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilerek sonucuna göre bir
karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamından sonra yapılan yargılama sonucunda, murisin 30/04/2001 tarih ve 3453 yevmiye nolu hukuksal işlemle ... isimli kişiye vekalet verdiği, 12/07/2004 tarihinde vefat ettiği, ölümle vekalet ilişkisinin sona ermesine rağmen vekilin 02/08/2004 tarihinde tapuda muris adına işlem yaptığı, vekalet ilişkisi sona ermiş olması nedeniyle yapılan bu işlemin hukuki dayanaktan yoksun ve geçersiz olduğu gerekçesiyle, ... ilçesi ... parsel sayılı taşınmazların 1/4"er, ... parsel sayılı taşınmazların 1/3"er, ... Köyü ... parsel sayılı taşınmazların 3/20"şer, ... parsel sayılı taşınmazların 1/3"er hisselerin muris ...(...oğlu)"nun terekesine iadesine karar verilmiştir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı vekilinin sair temyiz itirazları açıklanan nedenden dolayı yerinde değildir, Reddine.
Ancak, davacılar murislerine ait taşınmazların dava dışı ...’a verdiği vekaletnamenin kötüye kullanılarak davalıya devredildiğini belirterek taşınmazlardaki tapunun iptali ile murisin terekesine iadesini talep etmişler, mahkemece talep gibi karar verilmiştir. Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK"nın 297/2. maddesi uyarınca hüküm kısmında isteklerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Oysa, tapusu iptal edilen taşınmazlar yönünde verilen terekeye iade kararının infaz kabiliyetinin bulunmadığı kuşkusuzdur. Tapu sicillerinin tutulması ve doğru sicil oluşturulması kamu düzeniyle ilgili olduğundan mahkemece bu hususun re"sen gözetilmesi gerekmektedir. Hâl böyle olunca; mahkemece infaz kabiliyeti olacak şekilde karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde karar verilmesi isabetsizdir.
Davalı vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.