17. Hukuk Dairesi 2015/409 E. , 2017/1760 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı alacaklı vekili, borçlu davalı ... hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığını, alacaklılardan mal kaçırma amacı ile dava konusu 12 nolu bağımsız bölümü 27.05.2008 tarihinde davalı ..."ya onun da 27.08.2010 tarihinde diğer davalı ..."ya devrettiğinden, bu devirlere ilişkin tasarrufların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... ve .... vekilleri, tasarruftan önce kesinleşmiş icra takibinin olmadığını, alacaklı banka ile imzalanan kredi sözleşmesinden 13 sonra taşınmazın satıldığını, davalı ..."nın borçlunun aciz durumunu bilmesinin mümkün olmadığını, 2 sene sonra da Tuğba"nın taşınmazı banka kredisi ile satın aldığından haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Diğer davalı ..., duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi sunmamışlardır.
Mahkemece, ivazlar arasında fahiş fark olmadığı, kredi sözleşmesinin 14.05.2008 tarihinde imzalandığı ilk satışın 27.05.2008 tarihinde yapıldığı bu tarihte davalı borçlunun aciz durumunun varlığından söz edilmesinin mümkün olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
1. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve davalı dördüncü kişi ....."nın borçlunun mali durumu ve alacaklılarını ızrar kastını bildiği kısacası kötü niyetli olduğu ispatlanmadığına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK.md.281). Bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı). Genelde denilebilir ki, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır.
Somut olayda, dava konusu taşınmaz borcun kaynağı 14.05.2008 tarihli kredi sözleşmesinden sonra 27.05.2008 tarihinde yani borcun doğmundan sonra satılmıştır. Borçlu adresin de 15.08.2009 tarihinde yapılan hacze ilişkin tutanak İİK"nun 105 maddesi kapsamında aciz belgesi niteliğinde
olduğundan dava ön koşulları somut olayda gerçekleşmiştir. Davalı borçlu .....ile ilk satış yapılan .....arasında akrabalık ve borçlunun mali durumu hakkında bilgi sahibi olduğu ispatlanmamış ise de İİK"nın 278/2 maddesinde edimler arasındaki aşırı farkın (fazla veya eksik olarak) bağışlama hükmünde sayılıp yapılan tasarrufun iptale tabi olduğundan ve 3.kişinin iyi niyet iddiasının dinlenemeyeceğinden, taşınmazın 27.05.2008 tarihindeki değerinin tesbit edilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile ivazlar arasıdaki farkın önem arzetmediği ikinci satıştaki değer tesbiti yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 21/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.