17. Hukuk Dairesi 2015/322 E. , 2017/1759 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı alacaklı vekili, borçlu .... hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığı, alacaklılardan mal kaçırma amacı ile dava konusu taşınmazlarından 708-2110 nolu parseli kardeşi.....e"ye, 371 ve parsel 15 nolu bağımsız bölümü asker arkadaşı ...."a, 2584 nolu parseli davalı ..."e sattığını belirterek bu tasarrufların iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, müvekkili ile borçlunun tanışıklığının olmadığını ...."da ikamet ettiğini yatırım yapmak için aldığını 30.000,00 TL satın alındığını aynı gün bankadan 29.500 TL çekilerek borçluya ödediğini belirterek haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı borçlu ... vekili, taşınmazların müvekkilinin borçlarının ödenmesi amacı ile satıldığını 708 ve 2110 nolu parsellerin yabıncıya gitmesin diye müvekkilinin kardeşi ... tarafından alındığını, davalı ..."ın asker arkadaşı olmasına rağmen 30-40 senedir görüşmediklerinden müvekkilinin mali durumu hakkında bilgi sahibi olmadığını, davalı ..."e yapılan satışında gerçek olduğunu belirtimiştir.
Davalılar ... ve ... da ayrı ayrı davanın reddini istemişleridir.
Mahkemece, davalılardan ..."nin borçlunun kardeşi olup borçlunun mali durumu ve alacaklılarını ızrar kastının
bilebilecek şahıslardan olduğu, davalı ..."ın yaptığı ödemelerin dava konusu taşınmaza ilişkin olduğunun belli olmadığı ve ivazlar arasında oransızlık bulunduğu, davalı ..."in ise yine satış bedelini ödediğini ispatlayamadığı ve ivazlar arasında fahiş fark olduğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK"nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK.md.281). Bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K. 25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı). Genelde denilebilir ki, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır.
Somut olayda, davalı ..."in borçlunun İİK"nun 278.madde kapsamında akrabası olduğu veya İİK"nnu 280.maddesi gereğince boçlunun aciz halini ve alacaklılarını ızrar kastı
ile hareket ettiğini bilen veya bilmesi gereken şahıslardan olduğunu gösteren somut delil ileri sürülmemiş ve ispat edilmemiştir. Anılan davalının taşınmazı 30.000 TL ye aldığı, iler sürülmüştür. Gerçekten de taşınmazın satışının yapıldığı 09.07.2013 tarihinden bir gün önce 08.07.2013 tarihinde davalı ... hesabından 29.500,00 TL çekilmiş tapuda satış bedeli 5.000,00 TL olarak belirtilmiştir. Dairemizin istikrar kazanmış görüş ve uygulamalarına göre aynı gün veya birgün önce çekilen paranın ödeme yerine geçtiği kabul edilmektedir. Öte yandan Mahkeme kararına esas alınan bilirkişi raporundaki değer tesbitinin ise hangi kriterlerin esas alınarak yapıldığı, denetime elverişli olmadığı anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş, dava konusu taşınmazın serbest piyasa koşullarındaki değerinin denetime elverişli kriterler içerecek şekilde, bir mahallı birkişi de olacak şekilde ve emsal araştırması yapılarak, yeniden tesibiti ile gerçek değeri ile tapudaki değerinin karşılaştırması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ve bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."e geri verilmesine 21/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.