17. Hukuk Dairesi 2014/21192 E. , 2017/1757 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki muvazaa nedeniyle iptal davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı ... ile müvekkilinin resmi olarak evli olduklarını ancak uzun süredir ayrı yaşadıkları, tapuda davalı ... adına kayıtlı olan 42 ada 382 parsel 3 nolu bağımsız bölüm üzerine Aile Konutu şerhi konulduğunu, davalı ... tarafından açılan boşanma davasının red edildiği ve davacıya olan nafaka borcunu ödemediğini, davalı ..."in davacının Aile konutundan çıkarmak ve yararlanmasını engellemek için diğer davalı ile anlaşarak .... İcra Müdürlüğünün 2010/4950 sayılı dosyasından takip başatıldığını ve belirtilen konutun haczedildiğini, muvazaalı takibin iptali ile haczin kaldırılmasını talep etmiş, mahkemenin İcra mahkemesinin görevli olduğuna dair verdiği 28.10.2011 tarihli kararı Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 03.12.2012 tarih 2012/11262 Esas 2012/18351 Karar sayılı ilamı ile davanın BK"nun 18.maddesine dayalı olarak açıldığı ve görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesi ile bozulmuş, bozmadan sonra davanın esasına girilerek yargılama sonlardırılmıştır.
Davalılar .... vekili, takibe konu borcun gerçek olduğunu, müvekkilinin bankadan kredi çekerek davalı Hayerettine gönderdiğini ve haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı ..."de, borcun ve takibin gerçek olduğunu hayva alım satımı nedini ile borç istediğini ancak dolandırıldığını belirtmiştir.
Mahkemece, toplanan delillere göre, davacı ... ile davalı ..."in halen evli olup ayrı yaşadıkları, haciz konulan taşınmaz üzerinde aile konutu şerhi olduğu,davacının davalılar arasında duygusal anlamda ilişki olduğunu iddia ettiği,alınan tanık beyanları doğrultusunda davalılar arasında sigara parası dahi alacak kadar yakın arkadaşlık olduğunun anlaşıldığı, davalı ..."nin ekonomik durumunun böyle bir borcu vermeye müsait olmadığınin tesbit edildiği, takip konusu borç miktarı ile evin değerinin yakın olduğu,tanzim tarihi 18.04.2010 olan bononun icraya konması sonrası kendisine tebligat yapılamayan borçlunun bizzat icra dairesine giderek ödeme emrini tebliğ aldığı, taraflarını ekonomik durumu dikkate alıdığında cidid sayılabilecek borca itiraz olmadığı yolundaki beyanını icra dairesine bildirdiği ve bir hafta gibi kısa sürede haciz işlemlerine başlenmesi, aile konutu şirhe olan taşınmazın tek başına satış yetkis olmayan davalı ..."in bu yolla satış işlemini amaçladığı, davalılar arasında gerçeğe uygun olmayan tarafların gerçek iradesini yansıtmayan bono tanzimi ile görünürde bir borç ilişkisi oluşturulduğu ve irade ile işlem arasında uyumsuzluk sebebi ile muvazaanın meydana getirildiğinin analışlıdğından bahisle davanın kabulüne karar verilmiş ve hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava BK’nun 19.maddesine dayalı olarak muvazaalı takibin iptaline ilişkindir.
Gerek İİK"nun 277 maddesine göre açılan tasarrufun iptali davalarında gerekçe BK"nun 19.maddesine dayalı olarak açılan danışıklı işlemin iptaline ilişkin davada asıl amaç alacağın tahsilini sağlamaktır .Nitekim tasarrufun iptali davalarında İİK 283/1 maddesi doğrudan BK"na göre açılan davalarda kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerektiği dairemizin giderek Yargıtay"ın yerleşmiş görüşleri arasındadır.
Somut olayda, mahkeme kararında davacı ... ile ....’in halen evli olduğu belirtilmiş ise de davalı ...’in açıklamalarında boşanma davasının açıldığı, davacı vekilinin dava dilekçesinde ise davacının nafaka alacağının olduğundan bahsedilmektedir.
Mahkemece, öncelikle davacının bir nafaka alacağı olup olmadığı takibe konulup konulmadığı araştırılıp, alacağın varlığının tesbiti halinde şimdiki gibi yok ise yine davacı ile davalı ... arasında mali hakların talep edildiği bir boşanma davasının bulunup bulunmadığı tesbit edilerek, bu davanın sonucu beklenerek alacağın varlığının bu suretle tesbiti yapıldıktan sonra karar verilmesi aksi durumda yani davacının hiçbir alacağının olmadığının anlaşılması halinde davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."e geri verilmesine 21.02.2017 günü oybirliğiyle karar verilmiştir.