17. Hukuk Dairesi 2016/8735 E. , 2017/1750 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
.
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu ..."nin alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmaz hissesini 12.4.2011 tarihinde taşınmazın 1/2 hissesine sahip, eski ortağı komşusu ve akrabası olan davalı ..."a sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufun iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı borçlu ... vekili, aciz belgesi sunulmadığını, takip konusu borcun asıl borçlu şirketler tarafından ödenmeye devam ettiğini, müvekkilinin kefil olduğu asıl borçlu şirketlerden 4.6.2009 ve 27.12.2010 tarihlerinde hisselerini devrederek ayrıldığını, dava konusu taşınmazı diğer davalı ile ortak olarak 14.2.1990 yılında aldıklarını, 31.1.1991 yılında diğer davalı ile adi ortaklık kurduklarını, adi ortaklığın 29.9.2003 yılında feshedildiğini, 15 yıldır diğer davalı ile aralarındaki husumet bulunduğundan görüşmediklerini taşınmazı rayiç bedelle ve borçtan önce sattıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili, dava konusu taşınmazı diğer davalı ile ortak olarak 14.2.1990 yılında aldıklarını, 31.1.1991 yılında borçlu ile adi ortaklık kurduklarını, adi ortaklığın 29.9.2003 yılında feshedildiğini, borçlunun adi ortaklıktaki haklarının 2003 yılında 96.500 TL olarak ödendiğini, dava konusu taşınmazın 1/2 hissesinin 1.10.2003 tarihli kira sözleşmesi ile kiralandığını, borçlu ile aradaki husumet nedeniyle dokuz yıldır görüşmediklerini, dava konusu taşınmazın esnaf arkadaşların aracılığıyla 105.000 TL bedelle alındığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre dava konusu dükkanın davalılar tarafından 14.2.1990 yılında eşit paylarla alındıktan sonra taraflar arasında 31.1.1991 tarihinde adi ortaklık yapılmak suretiyle birlikte oto yedek parçacısı
olarak işletildiği, 22 yıl süren adi ortaklığın 29.9.2003 tarihinde sona erdirildiği, ortaklık payı karşılığı davalı ... tarafından davalı ..."e 96.000 TL ödendiği, ortaklıktan ve dükkandan ayrılan borçlunun dükkandaki 1/2 payı nedeniyle aralarında 1.10.2003 tarihli kira sözleşmesi yapıldığı, davalı ..."nin dükkanı tek başına işletmeye devam ettiği, 2011 yılında borçlunun hissesini satacağını çevreye duyurması üzerine taraflar arasında 9 yılı aşkın süredir devam eden küslük nedeniyle araya esnaf arkadaşlarının girmesi ile 105.000 TL karşılığı taşınmazın 1/2 hissesinin davalı ... tarafından alındığı, bedelinin 11.4.2011 tarihinde banka aracılığıyla ödendiği satışın gerçek olduğu, mal kaçırma amacıyla yapıldığı iddiasının geçerli delillerle kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK’nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir. Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde iptali istenen tasarrufun takip konusu borçların dayanağı olan kredi sözleşmelerinden sonra yapıldığı, 23.1.2012 tarihli haciz tutanaklarının İİK’nun 105 maddesi kapsamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu, borçlu hakkındaki icra takiplerinin kesinleştiği, alacağın gerçek olduğu ve davanın süresinde açıldığı anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değeri arasında misli fark bulunmamakla birlikte davalıların akraba olduğu, dava konusu taşınmazı 1990 yılında 1/2’şer hisse oranında birlikte aldıkları, 11 yıl taşınmazı adi ortaklık nedeniyle birlikte kullandıkları, ikametgahlarının aynı apartmanın 21 ve 11 nolu daireleri olduğu dolayısıyla mevcut delil ve maddi olgulardan davalı 3. kişinin, borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle dava konusu tasarrufun İİK’nun 280/1 madde gereğince davacının dava konusu alacak ve fer’ileriyle sınırlı iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 21/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.