
Esas No: 2014/16016
Karar No: 2016/10670
Karar Tarihi: 29.11.2016
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/16016 Esas 2016/10670 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ECRİMİSİL
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, çekişme konusu 101, 522 ve 1680 sayılı parsellerin davalılar ile ortak mirasbırakan..."dan mirasen intikal ettiğini, davalıların çekişme konusu taşınmazın tamamını kullandıklarını ( otları sattıklarını ), payına karşılık yer kullanamadığı gibi davalıların elde edilen gelirden pay da vermediklerini, davalıları aleyhine açtığı önceki yıllara ait ecrimisil davalarının devam ettiğini ileri sürerek .... 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2012/40 D.İş sayılı dosyasında tespit edilen 2012 yılına ait 53.065,00 TL’ecrimisilin davalılardan alınmasını istemiştir.
Davalılar, müvekkillerinin davacı aleyhine açtıkları ortaklığın giderilmesi davasının devam ettiğini, çekişmeli taşınmazların müvekkilleri tarafından kullanılmadığını, davacının kullanımının da engellenemediğini paydaşlar arasında bir taksimde yapılmadığını, taşınmazların bakımı ve koruyup gözetmesi için ücret verilmeden tutulan bekçinin çiftlikte ikamet ettiğini bildirip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazı davalıların kullandığı ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 29.11.2016 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... ve vekili Avukat ..., Av.... ile temyiz edilenler vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacının temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 29.12.2015 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilenler vekili için 1.350.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 4.00.-TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına, 29.11.2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY-
Dava, paydaşlar arasında ecrimisil isteğine ilişkindir.
Tarafların murisi adına kayıtlı taşınmazları davalı paydaşların kullandığı, davacının istifadesinin engellendiği gerekçesiyle pay oranında ecrimisil istenmiş, yerel mahkemece dava ispat edilemediğinden reddine ilişkin verilen hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu üç ayrı taşınmazın tarafların ortak murisi adına kayıtlı olduğu, alınan bilirkişi raporuna göre taşınmazların otundan istifade edilmek suretiyle kullanıldığı, tarla niteliğinde olduğu sabittir.
Hemen belirtilmelidir ki, dava konu taşınmazlarda taraflar paydaştır. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil istiyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir
Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.
Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)
Somut olaya gelince, dava konusu taşınmazların kullanımı konusunda taraflar arasında yapılmış bir anlaşmanın bulunmadığı, 101 nolu parselin otlarının hiç biçilmediği, 522 parselin otlarının kısmen biçildiği, 1680 parselin ise tamamında otların biçildiği, bu otların kısmen bekçi tarafından kullanılmak, kısmen de üçüncü kişiye yine bekçi tarafından satılmak suretiyle otlardan istifade edildiği saptanmıştır.
Bilindiği üzere, haksız kullanım tazminatı olan ecrimisilden, kullananla birlikte kullandıran da doğan zarardan sorumludur. Öte yandan, doğal ürün olan ot için, kullandıranın paydaş olması halinde intifadan men şartının aranmasına gerek yoktur. Bu durumda otları biçen bekçi ile sözleşmenin kimin tarafından yapıldığı, bekçilik ücretinin taşınmazlardan elde edilecek gelir ile ödenip ödenmediği, bekçi tarafından satılan ot bedellerinin kime ödendiği, diğer yandan otları kısmen biçilen taşınmazda davacının da istifade edebileceği kesimin bulunup bulunmadığı açık olarak belirlenmeden sonucuna gidilmesi doğru değildir.
Hâl böyle olunca, öncelikle davaya konu taşınmazlardan 522 parsel sayılı taşınmazda davacının tasarruf edebileceği kısım bulunup bulunmadığı 1680 parselden elde edilen ot bedellerinin kim tarafından, kim adına tahsil edildiği, bekçi ücretinin ot bedeli ile ödenip ödenmediği belirlenmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve incelemeyle karar verilmesi nedeniyle kararın bozulması gerektiği görüşünde olduğumuzdan sayın çoğunluğun onama yönündeki görüşüne katılmıyoruz.