Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2007/8864 Esas 2008/4541 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2007/8864
Karar No: 2008/4541
Karar Tarihi: 20.3.2008

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2007/8864 Esas 2008/4541 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2007/8864 E.  ,  2008/4541 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Konya 2. İcra (Hukuk)  Mahkemesi
    TARİHİ : 31/01/2007
    NUMARASI : 2006/929-2007/71
     
    Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki  davalı (alacaklı) vekili tarafından istenmiş, mahkemece ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne  karar vermiştir.Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi  tarafından  düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.      
    Uyuşmazlık 3. kişinin İİK’nun 96. ve devamı maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davasına ilişkindir.
    Dava konusu taşınır mallar 19.07.2006 tarihinde, takibin dayanağı bonoda borçlu şirket adresi olarak yazılı bulunan ve ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste haczedilmiştir. İcra İflas Kanun’un 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olup, davacının bu yasal karinenin aksini kesin ve güçlü delillerle ispatlaması gerekir.
    Davacı şirket 31.03.2006 tarihinde borçlu şirkete ait adreste kurulmuştur. Ödeme emrinin borçlu şirkete tebliğ edilmesinden sonra 01.04.2006 tarihinde borçlu şirket,  adresini naklettiğini Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan ettirmiş ise de, 19.07.2006  tarihinde uygulanan haciz sırasında, borçlu şirkete ait  bir çok belge  haciz mahallinde bulunmuştur. Ayrıca, 22.04.2006 tarihinde yine haciz mahallinde uygulanan haciz de,  borçlu şirket yetkilisi H.T.huzurunda yapılmıştır. Ödeme emrinin tebliğ edilmesinden sonra düzenlenmiş, düzenlenmesi her zaman olanaklı faturaların ve soyut düzeydeki tanık anlatımlarının da karinenin aksini ispata yeterli olmadığı açıktır. Tüm bu maddi ve hukuki olgular davacı şirketin, alacaklılarından mal kaçırmak amacı ile kurulduğunu, borçlu şirket ile ilişki içerisinde bulunduğunu ve istihkak iddiasının danışıklı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
    Bu nedenlerle, mahkemece davacı 3. kişinin davasının reddi gerekirken kabulü  usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davalı alacaklının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya (alacaklı) iadesine, 20.3.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.