1. Hukuk Dairesi 2016/11143 E. , 2016/10551 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ :TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Davacı, maliki olduğu 2606 parsel sayılı taşınmazı ölünceye kadar bakım akti ile davalıya temlik ettiğini, davalının taşınmazda bulunan eve yerleştiğini ancak yükümlülüklerini yerine getirmediğini ve evi terkederek başka bir kişi ile yaşamaya başladığını, bu durumda davalının aktin gereklerini yerine getirme imkanının kalmadığını ileri sürerek, aktin feshi ile tapunun iptaline ve adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, evli olan davacının eşinden boşanacağını ve kendisi ile evleneceğini söyleyerek, taşınmazı temlik ettiğini, edimlerini yerine getirdiğini ancak davacının tehdit etmesi ve şiddet uygulaması nedeniyle evden ayrılmak zorunda kaldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının aktin gereklerini yerine getirmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin esasa ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
Ancak, 4721 sayılı TMK. nın 28. maddesi uyarınca ölümle hukuki şahsiyet son bulur. Diğer taraftan kamu düzenine ilişkin bulunan sicil tutma ilkesi gözetildiğinde hâkimin doğru sicil tutmakla yükümlü bulunacağı da tartışmasızdır. O halde mahkemece dosyada bulunan muris ...’a ait veraset ilamına göre davaya konu 2606 parsel yönünden tüm mirasçılar adına payları oranında tescil hükmü kurulması gerekirken ölü kişi adına tescil kararı verilmiş olması doğru değildir.
Ne var ki; anılan bu husus yeniden yargılamayı gerekli kılmadığından hükmün 1. bendinin "Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın kabulü ile; ... ili ... ilçesi ... mahallesinde bulunan 2606 parsel sayılı taşınmazın davalı üzerindeki mevcut tapu kaydının iptaline, bu taşınmazın ... oğlu 1937 d.lu ... adına tapuya kayıt ve tesciline"ibaresinin hüküm fıkrasından çıkartılarak, yerine “Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın kabulü ile davalı adına kayıtlı olan dava konusu ... İli, ... İlçesi, ... mahallesinde bulunan 2606 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile muris ..."a ait ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 20.01.2015 tarihli veraset ilamındaki mirasçıları adına miras payları oranında tesciline..” ibaresinin yazılmasına, 6100 sayılı HMK"nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.11.2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY -
Dava, Türk Borçlar Kanunu"nun 617. maddesi uyarınca, sözleşmeden doğan borçlara aykırılık nedeniyle sözleşmenin feshi, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davalının sözleşmeden doğan yükümlülükleri yerine getirmediği, sözleşmenin devamının da mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesinde kural olarak isabetsizlik yoktur. Bu konuda Dairenin sayın çoğunluğu ile aramızda görüş ayrılığı bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, yargılama sırasında ölen davacının davadaki temsili noktasındadır.
Davacı ..."un yargılama devam ederken 06.01.2015 tarihinde öldüğü, mahkemece 05.06. 2015 tarihinde ölü kişi aleyhine hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanunu"nun 28. maddesi gereğince, kişilik ölümle sona erer, Türk Borçlar Kanunu"nun 513/1m. ( BK.397/1.m) uyarınca da vekalet verenin ölümü ile de vekilin vekalet yetkisi son bulur.
Davacının yargılama sırasında ölümü nedeniyle, dava niteliği itibariyle mirasçıların malvarlığı haklarını etkilediğinden, dava takip hakkının mirasçılara geçeceği açıktır.
Hâl böyle olunca, davacının yargılama sırasında ölümü nedeniyle davanın mirasçılarınca takibi gerektiğinin gözetilmemesi ayrıca davanın, ölümle vekalet ve temsil yetkisi son bulan vekil aracılığıyla görülüp sonuçlandırılması doğru değildir. Mahkeme kararının belirtilen gerekçelerle bozulması gerektiği görüşünde olduğumdan hükmün düzeltilerek onanması yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.