Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/798
Karar No: 2020/1325
Karar Tarihi: 06.07.2020

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2020/798 Esas 2020/1325 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)19. Hukuk Dairesi         2020/798 E.  ,  2020/1325 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
    - K A R A R -

    Davacı vekili, davalının davacı hakkında yaptığı icra takibinin usulsüz tebligat sonucu kesinleştiğini, davacının takip dayanağı 26.06.2012 tarihli protokol sözleşmesi başlıklı belgeden kaynaklı herhangi bir borcu bulunmadığını iddia ederek, davacının borçlu olmadığının tespiti ile davalının tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davalı şirket ile davacının eski hissedarı olduğu dava dışı ... İnş. Taah. Tur. Tehs. San. Ltd. Şti. arasında 27.10.2010 tarihinde faktoring sözleşmesi imzalandığını, davacının sözleşmeye kefil olduğunu, sözleşme uyarınca adı geçen dava dışı şirketin davalıdan finansman sağladığını, faktoring sözleşmesinden kaynaklı bakiye borcun ihtarnameye rağmen ödenmemesi nedeniyle borçlular aleyhine icra takibi yapıldığını, takip konusu bonodaki imzalara itiraz sonucu açılan icra hukuk mahkemesindeki davanın yargılaması sırasında faktoring sözleşmesinden kaynaklı borcun tasfiyesi için 26.06.2012 tarihli protokol hazırlandığını, protokol hükümlerinin uygulanmaması sebebi ile davalı şirketin 27.10.2010 tarihli faktoring sözleşmesine dayanarak icra takibi başlattığını, takip dayanağının 26.06.2012 tarihli protokol olmadığını, aksi halde dahi davacının protokolü kefil sıfatı ile imzaladığını savunarak, davanın reddi ile tazminata hükmolunmasını istemiştir.
    Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre, davalının davaya konu takip dosyasında borcun sebebi olarak gösterdiği 26.06.2012 tarihli protokol sözleşmesi isimli belge nedeniyle davacıdan alacaklı olmadığı, söz konusu takibe konu alacağın 18.061,71 TL’lik kısmının davalıya ödendiği, davacı vekilinin 15.07.2014 tarihli dilekçe ile bedelin istirdadını istediği, davacının tazminat isteminin koşullarının oluşmadığı, davacının protokol nedeniyle davalıya borçlu olmamasının asıl borçlu yönünden sözleşmeyi geçersiz kılmayacağı, sözleşmenin iptali isteminin reddi gerektiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hükmün taraf vekillerince temyizi üzerine Dairemizin 2016/3960 esas ve 2017/7816 karar sayılı ve 07.12.2017 tarihli ilamıyla hükmün onanmasına karar verilmiş, onama kararına karşı davalı vekili tarafından başvurulan karar düzeltme sonucunda, Dairemizin 2018/1188 esas ve 2019/3367 karar sayılı ve 21.05.2019 tarihli ilamında yer alan “Davacı borçlu, davalı alacaklı tarafından 360.000,00 TL"lik bir borç nedeniyle protokole dayalı olarak aleyhine takip başlatıldığını, ancak bu protokolde imzası olmasına rağmen protokol içerisinde kendisinin herhangi bir borcu bulunmadığını ileri sürerek menfi tespit ve tazminat talebinde bulunmuştur. Davalı, faktoring sözleşmesine dayanılarak takip yapıldığını, protokolün faktoring sözleşmesi kapsamından doğan borcun tasfiyesi amacıyla yapıldığını belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece takibin protokole dayanılarak yapılmış bir takip olduğu ve bu protokolde davacıyı borçlandıracak herhangi bir hüküm bulunmadığı gerekçesiyle davacının istirdat talebinin kabulüne, koşulları bulunmayan tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Bu kararın taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizce onama kararı verilmiş ise de mahkemenin kabulüne ve bu kabule göre de davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddedilmesine göre davalının protokole dayalı olarak davacı hakkında takip yaptığı, protokolde davacıyı borçlandırıcı bir hüküm bulunmadığı, bu nedenle davalının takibi kötüniyetle yaptığının kabulü gerektiği anlaşıldığından davacının tazminat talebinin mahkemece reddedilmesi ve Dairemizce kararının bu yönüyle onanması doğru olmadığı...” gerekçesiyle davacının karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin onama kararının kaldırılarak davalının tüm temyiz itirazlarının reddi ile yerel mahkeme kararının davacı yararına bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece bozma üzerine yapılan yargılama sonunda, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi"nin 07.12.2017 ve 21.05.2019 tarihli ilamlarından sonra eldeki davanın konusunun davacı yararına kötü niyet tazminatına hükmedilip hükmedilemeyeceği hususu olduğu, temyiz konusu yapılan İstanbul (kapatılan) 40. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin önceki 2014/89 esas, 2014/236 karar sayılı ve 16.07.2014 tarihli kararının bozma sebebi sayılan husus hariç olmak üzere diğer yönlerden kesinleştiği, davalının 26.06.2012 tarihli protokole dayanarak davacı hakkında icra takibinde bulunduğu, protokol kapsamında davacıyı borçlandırıcı bir hüküm bulunmadığı, bu suretle de davacının borçlu olmadığını bildiği ya da en azından bilebilecek durumda olduğu davacı aleyhine icra takibi yapmasında kötüniyetli olduğu, hal böyle olunca da davacı yararına tazminata hükmedilmesine ilişkin koşulların somut olayda gerçekleştiği gerekçesiyle İstanbul (kapatılan) 40. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin eldeki uyuşmazlığa ilişkin 2014/89 esas, 2014/236 karar sayılı ve 16/07/2014 tarihli kararı, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi"nin 21.05.2019 tarihli bozma ilamında bozma sebebi sayılan hususlar hariç olmak üzere diğer yönlerden kesinleştiğinden, kesinleşen hususlara ilişkin yeniden karar verilmesine yer olmadığına, takipteki alacak tutarının % 20’si oranında hesaplanan 72.000,00 TL tazminatın davacı yararına davalıdan tahsiline, İstanbul (kapatılan) 40. Asliye Ticaret Mahkemesinin eldeki uyuşmazlığa ilişkin 2014/89 esas, 2014/236 karar sayılı ve 16.07.2014 tarihli kararı ile harç ve vekalet ücretleri yönünden karar verildiğinden yeniden karar ittihazına yer olmadığına karar verilmiş hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Yerel mahkeme tarafından verilen karar Dairemizce bozulmuş ve mahkemece bozmaya uyulmuş ise de verilen yeni kararda, önceki kararın bozulmakla ortadan kalktığı ve bu nedenle yeniden hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, bozmadan önceki kararda bozma ilamında bozma sebebi sayılan hususlar hariç olmak üzere diğer yönlerin kesinleştiği kabul edilerek, karar verilmesine yer olmadığı şeklinde karar verilmesi ve yine harç ve vekalet ücretleri yönünden de daha evvel karar verildiğinden yeniden karar ittihazına yer olmadığına dair hüküm kurulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/1. ve 2. maddelerine aykırı olmuş ve bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 06.07.2020 gününde oyçokluğuyla karar verildi.


    MUHALEFET ŞERHİ

    Dairemizin, önceki bozma kararında sair temyiz itirazları reddedilerek, hüküm yalnızca kötüniyet tazminatı yönünden bozulmuştur. Dairemiz ilamında açıkça kısmi onamadan söz edilmese dahi, “davalının tüm temyiz itirazlarının reddi ile yerel mahkeme kararının davacı yararına bozulmasına” denilmekle bozma kapsamı dışında kalan kısım kesinleşmiştir. Bu bakımdan yeniden hüküm kurulması halinde bile bu bölümün aynen tekrarıyla yetinilecektir.
    İnfazda tereddüt yaşanmaması açısından; kesinleşen kısımların hüküm bölümünde tekraren zikredilmesi mümkün olabileceği gibi, karar kısmında “sair hususlar kesinleşmekle bu konuda yeniden karar vermeye yer olmadığına” şeklinde bir ibare düşülmek suretiyle de infaza elverişli bir karar kurulması mümkündür.
    Nitekim mahkemece hüküm fıkrasının birinci bendinde ve beşinci bendinde kesinleşen hususlara ilişkin yeniden hüküm kurmaya gerek görülmediği açıkça ifade edilmiştir.
    Açıklanan nedenlerle usul ve kanuna uygun tesis edilen mahkeme kararının onanması gerekirken, bozma yönünde tezahür eden sayın çoğunluk görüşüne iştirak etmiyorum.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi