16. Hukuk Dairesi 2017/5299 E. , 2021/1107 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
...
7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 11. ve Tebligat Yönetmeliği"nin 18. maddeleri gereğince, vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunludur. Tebligat Kanunu"nun 17. ve Tebligat Kanunu"nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 26. maddelerine göre; bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler o yerde bulunmadıkları takdirde, tebliğ o yerdeki daimi memur veya müstahdemlerden birine yapılır. Bu durumda muhatabın o yerde geçici olarak bulunmadığı hususu tespit edilerek, tebligat mazbatasına şerh verilmelidir. Şerh gereğinin yerine getirilmemesi ise tebligatı usulsüz kılar. Somut olayda dahili davalı vekili Av. ...’a gönderilen gerekçeli karar tebliğinin; "çalışan (okunamadı) imzasına tebliğ edildi" şerhi ile 01.08.2017 tarihinde tebliğ edildiği, vekile yapılan bu tebligat, tebliğ memuru tarafından muhatabın adreste bulunup bulunmadığı araştırılarak tespit edilip tebliğ mazbatasına şerh verilmediğinden bir başka deyişle tebliğ işlemi 7201 Sayılı Tebligat Kanunu"nun 17. maddesi hükümlerine uygun yapılmadığından usulsüzdür. (HGK"nun 30.01.2013 tarih ve 2012/6-644 Esas - 2013/164 Karar sayılı ilamı) Dahili davalı vekiline yapılan tebligatın geçersiz olması sebebiyle temyiz isteminin süresinde olduğu kabul edilerek esastan incelenmesine geçildi. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında, ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan ...,... ve 1076 parsel sayılı taşınmazlar, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, davalı ... adına tespit edilmiştir. Davacı ..., miras yoluyla gelen hakka dayanarak, tespitin iptali ile miras hisseleri oranında mirasçılar adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, usule ilişkin bozma ilamına uyularak ve davanın ... mirasçılarına da yöneltilmesi suretiyle yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazların kadastro tespitlerinin iptali ile kök muris ...’un veraset ilamındaki mirasçıları adlarına payları oranında tesciline karar verilmiş; hüküm, dahili davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, taraflara keşif giderlerini yatırması için kesin süre verildiği, bu süre içinde keşif giderinin taraflarca yatırılmadığı, bunun üzerine davalı tarafın taksim iddiasına dayanmış olması sebebiyle ispat yükünün davalı tarafa geçtiği, davalı tarafın ise verilen kesin süre içerisinde keşif ücretini yatırmadığı kabul edilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmiştir.
Kesin süreye ilişkin hükümlerin, verilen süreye riayet etmeyen taraf aleyhine uygulanabilmesi için, öncelikle dosyanın keşfe hazır hale getirilmesi ve 3402 sayılı Kanun"un 36. maddesi gereğince ara kararında ve bu ara kararına istinaden çıkartılacak meşruhatlı davetiyede; hakim, katip, mübaşir, yerel bilirkişiler, tanıklar ve teknik bilirkişilere verilecek ücretlerle vasıta parasının ve yapılacak tebligatlarla ilgili masrafların kalemler halinde gösterilip, bu ücretlerin temini ve yatırılması için ilgiliye makul ve belirli bir süre tanınması, ilgiliye tanınacak süre ile keşif günü arasında da bilirkişilere ve tanıklara davetiye tebliğ edilip, taşınmaz başında hazır olmalarının bildirilebilmesi için yine uygun bir sürenin bulunmasına özen gösterilmesi ve ayrıca ilgiliye çıkarılan meşruhatlı davetiyenin usulüne uygun tebliğ edilmesi gerekmektedir. Mahkemece, davacı vekili tarafından 22.07.2008 tarihinde 786,13 TL keşif ücreti yatırıldığı ve bu tarihten sonra keşfe gidilmediği halde, bu miktar mahsup edilmeksizin keşif ücreti belirlenmiş, keşif masraflarını hangi tarafın ödeyeceği açıkça belirtilmeksizin “taraflarca ödenmesine” karar verilerek kesin süreye uyulmamasının hangi taraf aleyhine sonuç doğuracağı da açıklanmamıştır. Ayrıca, dava gerçek şahıslar arasında görülmekte olup davada Hazine taraf olmadığından, taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünde orman ve ziraat bilirkişisinin görüşüne başvurulması gerekmediği halde, ziraatçı ve orman bilirkişisi için ücret takdir edilerek avansın gereksiz artışına neden olunmuştur. Bu nedenlerle keşfe ilişkin ara karar usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Yasada öngörülen şekle uygun kurulmayan ara kararına sonuç bağlanılarak, tarafların keşif deliline dayanmaktan vazgeçilmiş sayılmasına karar verilemez.
Öte yandan, davacı ..., çekişmeli taşınmazın davalı ile müşterek murislerinden intikal ettiği iddiasıyla dava açmış olup, davalı taraf ise, murisin ölümünden sonra aralarında taşınmazları taksim ettiklerini, davacının taksimde kendisine düşen yerlerin bir kısmını kullanmadığı, bir kısmının da ormana gittiğini savunmuşlardır. Buna göre, davacının ileri sürdüğü taşınmazların miras bırakandan kaldığı iddiası kanıtlanmış olup, bu savunma karşısında uyuşmazlık, terekenin usulünce taksim edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır. Taksim olgusunu ispat külfeti bu olguya dayanan tarafa aittir.
Hal böyle olunca; Mahkemece, ispat yükü kendisine düşen davalı tarafa keşif giderlerini yatırması için 3402 sayılı Yasa"nın 36. maddesi uyarınca yeniden yöntemine uygun, keşif gün ve saatinin de belirlendiği makul bir süre verilmeli, ara kararı gereklerinin yerine getirilmesi durumunda mahallinde keşif yapılmalı ve bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilmek suretiyle usulüne uygun olmayan ara kararına sonuç bağlanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.02.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.