1. Hukuk Dairesi 2016/12215 E. , 2016/10545 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU KAYDINDA DÜZELTİM
Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Davacılar vekili ... 19. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde görülmekte olan ortaklığın giderilmesi davasında verilen yetkiye dayanarak ... 1433 ada 5 parselde bulunan 12 nolu bağımsız bölüm ile .... 620 ada 16 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında müvekkilerinin murisi olan annelerinin isminin ...” şeklinde yazıldığını bu kaydın nüfus kayıtlarına uygun olarak “...” olarak düzeltilmesi istemiyle dava açmış mahkemece ... 620 ada 16 parsele ilişkin istem tefrik edilerek yeni esasa kaydından sonra yetkisizlik kararı verilmiş, kesinleşen yetkisizlik kararı üzerine dosyanın gönderildiği ... 3.Sulh Hukuk Mahkemesince duruşma yapılmaksızın dosya üzerinden inceleme yapılarak davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, bu tür işlerde 6100 Sayılı HMK"nun 382. maddesinin çekişmesiz yargı işlerini sıraladığı 2. fıkrasının eşya hukukundaki çekişmesiz yargı işlerini gösterdiği (ç) bendinin birinci alt bendinde açıkça “taşınmaz üzerinde taraf oluşturulmasına ve hak ihlaline sebebiyet vermeyecek düzeltmelerin yapılmasında” çekişmesiz yargı usulünün uygulanacağı ifade edilmiştir. Aynı Kanunun 385/1. maddesinin birinci fıkrasına göre, çekişmesiz yargı işlerinde, niteliğine uygun düştüğü ölçüde, basit yargılama usulü uygulanacağı ve 385/2. maddesinde ise çekişmesiz yargı işlerinde aksine hüküm bulunmadıkça resen araştırma ilkesinin geçerli olduğu ve 317.maddesinde ise, davalıya tebligat yapılması gerektiği düzenlenmiştir.Aynı Kanunun 320/1. maddesinde ise, “Mahkeme, mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verir.” hükmü öngörülmüştür. Mahkemece, bu madde hükmü gözetilerek, dosya üzerinden karar verilmiş ise de, varılan sonucun maddenin yanlış yorumlanmasından kaynaklandığı anlaşılmıştır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki; anılan maddeye göre, duruşma yapmadan karar verilebilmesi için, hukuken bunun mümkün olması gerekir. Başka bir anlatımla ancak hukukun cevaz verdiği hallerde duruşma açmadan dosya üzerinden karar verilebilir (Örneğin ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları gibi) veya kanunun duruşma açılmadan dosya üzerinden karar verilmesinde hakime takdir hakkı tanındığı hallerde dosya üzerinden karar verilebilir. (Örneğin İİK.nun 17-18. maddelerinde öngörülen şikayet davası gibi) Kanunun açıkça duruşma açılarak yargılama yapılmasını emrettiği hallerde dosya üzerinden karar verilemez.
Bilindiği üzere ...nun Hukuki Dinlenme Hakkı başlıklı 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir. Hukuki dinlenme hakkının gereği olarak, taraflar duruşmaya çağrılmadan hüküm verilememesi, Anayasa"nın 36. maddesi ile düzenlenen iddia ve savunma hakkının kullanılmasına olanak tanınması ilkesinin doğal bir sonucudur. Aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılama hakkının da en önemli unsurudur.
Gerçekten de; savunma hakkını güvence altına alan T.C.Anayasa’nın 36. maddesi ile 6100 sayılı ...nun 27. maddesinde açıkça belirtildiği üzere, mahkemece davalı taraf dinlenmek ve savunması alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Ne var ki somut olayda, dava dilekçesi başlığında davalı olarak gösterilen Tapu Müdürlüğü vekiline dava dilekçesinin tebliğ edilmediği, duruşma yapmadan dosya üzerinden karar verilerek yargılamanın davalının yokluğunda yapılıp bitirildiği, sadece gerekçeli kararın anılan davalıya tebliğ edildiği görülmektedir.
Hâl böyle olunca; öncelikle davalı ... vekiline dava dilekçesi ile duruşma günü tebliğ edilerek taraf teşkilinin sağlanması, ondan sonra işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken anılan hususlar gözardı edilerek ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 24.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.