17. Hukuk Dairesi 2014/23511 E. , 2017/1676 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu ... aleyhine vergi borçları nedeniyle icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunmadığını ileri sürerek borçlu ...’ın dava konusu taşınmazları vergi borcunun tahsiline imkan bırakmamak amacıyla 13.10.2010 tarihinde boşandığı diğer davalı ......’a devrine ilişkin tasarrufların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ....... vekili, boşanma döneminde vergi incelemesi ve vergi borcu olmadığını, taşınmazların boşanma tazminatı olarak kendisine devredildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili, diğer davalı ile borcun doğumundan önce boşandıklarını, boşanırken taşınmazların davalı ..."a, nakit para ve altınların müvekkili Bayram"a verildiğini, vergi borçları ile ilgili çok sayıda dava açıldığını ve vergi borcunun kesinleşmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalılar arasındaki boşanma davasında düzenlenen protokol gereği taşınmazların devredildiği, davalı ..."ın borcunun 2011 yılında yapılan inceleme sonucu tespit edildiği, ödeme emri tebliğlerinin 2012 yılında gerçekleştiği, boşanmanın ise 2010 yılında sona erdiği, anlaşmalı boşanma sonucu dava konusu taşınmazların boşanma tazminatı olarak davalı ..."a verildiği, dolayısıyla boşanma tarihinde vergi incelemesi ve vergi borcunun sözkonusu olmadığı belirtilerek, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava 6183 Sayılı AATUHK"nun 24 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.Bu davaların amacı kamu alacağını ödemeyen, malı bulunmayan veya borca yetmeyen borçlunun, kamu alacağının tahsiline olanak vermemek için yaptığı, aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve davanın tasarruf tarihinden itibaren 5 yıllık hakdüşürücü süre içinde açılmış olması gereklidir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise 6183 Sayılı AATUHK"nun 27, 28, 29 ve 30 maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle anılan yasanın 27.ve 28.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza 30.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 29.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Mahkemece yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Somut olayda; borçlu ile 3. kişi durumundaki davalı ... arasındaki anlaşmalı boşanma davasının 20.09.2010 tarihinde açıldığı, dava dışı... ...tarafından davalı ... hakkında tefecilik suçundan dolayı ... Cumhuriyet Başsavcılığına 16.03.2010 tarihinde suç duyurusunda bulunulduğu, davalı ..."ın 11.08.2010 tarihinde bu konu ile ilgili olarak emniyette ifadesine başvurulduğu, yine 11.08.2010 tarihi itibariyle evinde arama yapıldığı, arama sonucu düzenlenen tutanakta eşi olarak ..."nun imzasının bulunduğu, bu tarihten yaklaşık 1 ay sonra 20.09.2010 tarihinde anlaşmalı boşanma davası açılarak 27.09.2010 tarihinde boşanmaya karar verildiği, temyizden feragat edilmek suretiyle kararın aynı gün kesinleştiği, davaya konu tasarrufların ise boşanma davasından önce (farklı yerlerde bulunan 5 parsel) 16.09.2010 tarihinde, davanın açıldığı gün olan 20.09.2010 tarihinde, dava devam ederken 24.09.2010 tarihinde ve kesinleşen boşanma davası sonrasında 02.12.2010 tarihlerinde gerçekleştirildiği, 02.12.2010 tarihinden önceki tasarrufların davalıların evli olduğu tarihte gerçekleştiği ve davalıların eş olması nedeniyle 6183 Sayılı Yasanın 28/1 maddesi, 02.12.2010 tarihinde yapılan tasarrufun ise 6183 Sayılı Yasanın 30 maddesi gereğince iptale tabi olduğu, davalı borçlunun vergi mahkemesinde dava açtığı, vergilendirme dönemlerinin 2006, 2007, 2008, 2009 ve 2010 yılları olduğu anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece, davalı borçlunun vergi borcunun doğduğu tarih belirlenmeli, davalılar arasındaki tasarruflardan boşanma davası öncesi ve sırasında yapılanlar yönünden 6183 sayılı Yasa"nın 27 ve 28/1 maddesi gereği iptale tabi olduğu, 02.12.2010 tarihinde yapılan tasarrufun ise 6183 Sayılı Yasanın 30 maddesi gereğince iptale tabi olduğu gözetilmeli, davalı ... tarafından vergi mahkemesinde açılan ve kısmen kabul kısmen reddine karar verilen davaların kesinleşip kesinleşmediği araştırılmalı, kesinleşmemişse kesinleşmesi beklenilmeli, kesinleşme halinde davacı İdareden davalı borçlunun sorumlu olduğu miktarların bildirilmesi istenilmeli, tasarrufun iptali davalarının kabulü halinde İİK 283.madde hükmü kıyasen uygulanarak tasarruf tarihine kadar olan takip konusu kamu alacağı ve eklentileriyle sınırlı olarak tasarrufun iptaline karar verildiği de gözetilerek tasarruf tarihlerine kadar olan sorumluluğun belirlenmesi bakımından gerektiği takdirde bilirkişi incelemesi yaptırılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 20/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.