Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunan ve CMK"nın 260/1. maddesi uyarınca hükmü temyize hakkı bulunduğu belirlenen şikayetçi ...’nin 05.02.2013 tarihli duruşmada sanıktan şikayetçi olduğunu ve davaya katılmak istediğini belirtmesine karşın, ilk derece mahkemesince bu isteği karara bağlanmamış ise de, temyiz dilekçesinin içeriği gözetilerek, CMK’nın 237/2. maddesi uyarınca şikayetçi ...’nin davaya katılmasına karar verilerek dosya görüşüldü: A-Sanık ... hakkında yaralama eyleminden kurulan kararda öngörülen cezanın nitelik ve niceliğine göre, verildiği tarih itibariyle hükmün temyiz edilemez olduğu anlaşıldığından, 5320 sayılı Kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddeleri uyarınca katılan ..."nin TEMYİZ İSTEĞİNİN REDDİNE, B-Sanıklar hakkında tehdit suçundan kurulan hükümlerin temyizine gelince; Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; 1-Sanık ... hakkında tehdit suçundan kurulan mahkumiyet hükmü açısından; Sanığa yükletilen tehdit eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, Cezanın kanuni bağlamda uygulandığı, Anlaşıldığından katılan ..."nin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA, 2-Sanık ... hakkında tehdit suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün temyizi açısından; Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak; Sanığın aşamalarda, katılan sanık ..."in verdiği işi geciktirmesi üzerine aralarında tartışma çıktığını savunması, katılan sanık ..."in de bu hususu doğrulaması karşısında, olayın çıkış nedeni ve gelişmesi değerlendirilerek sonucuna göre TCK’nın 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükmünün uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması, Kanuna aykırı ve sanık ..."nin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 11.04.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.