14. Hukuk Dairesi 2010/5294 E. , 2010/5747 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 03.01.2008 gününde verilen dilekçe ile ipoteğin fekki istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 15.10.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ipotek şerhinin kaldırılması istemine ilişkindir.
Davalı, borçlunun borcunu ödemediğini, açılan davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava reddedilmiştir.
Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
İpotek kişisel bir alacağın teminat altına alınması amacını güden ve bir taşınmaz değerinden alacaklının alacağını elde etmesini sağlayan sınırlı bir ayni haktır. İpotek tesisi için rehin edilecek taşınmaz maliki ile alacaklı arasındaki anlaşmanın (rehin sözleşmesi) bulunması ve rehin sözleşmesinin Türk Medeni Kanununun 856. maddesi gereğince tapu siciline tescil edilmesi gerekir.
Alacak sona erdiği halde alacaklı, terkin taahhüdünü iradesiyle yerine getirmezse, taşınmaz maliki ipoteğin fekkini (kaldırılmasını) dava yolu ile isteyebilir.
Somut olayda; incelenen ve ipotek aktinin çerçevesini tayin eden 25.10.2004 tarihli resmi akit tablosu içeriğinden ipoteğin, davalı banka tarafından davacının oğlu... lehine açılmış ve açılacak kredilerin teminatını teşkil etmek üzere gerçekleşmesi muhtemel olan bir alacağın teminatı olarak tesis edildiği görülmektedir. Bu haliyle ipotek, azami meblağ (üst sınır ipoteği) ipoteğidir. Türk Medeni Kanununun 851 ve 881. maddelerinde ifadesini bulan azami meblağ (üst sınır) ipoteğinde alacağın ulaşacağı miktar önceden belirsiz olduğundan taşınmazın ne miktar için teminat teşkil edeceği ipotek akit tablosunda gösterilen limitle sınırlanabilir. Türk
Medeni Kanununun 875.maddesinde belirtilen ve ipotekle teminat altına alınan ana borç, gecikme faizi, icra takip giderleri ve taraflarca kararlaştırılan eklentilerden oluşan borcun toplam miktarının bu limiti aşması olanaklı değildir. Yargıtay HGK’nun 24.05.1989 tarihli, 1989/11-294 E. – 1989/378 K. sayılı kararında da yukarıdaki kural benimsenmiştir. Bu kural uyarınca üst sınır ipoteğinde alacak bakımından bir üst sınır tespit edilerek teminatın kapsamı saptanmaktadır. Bu şekilde rehin edilen alacağın tutarı değil, ipotekli gayrimenkulün sorumlu olduğu üst miktar belirlenmektedir. O halde teminat, alacağı ve alacaklı icra takibi yapmışsa takip giderleri ile temerrüt faizlerini, üst sınıra kadar sınırlamaya tabi olmaksızın sağlamaktadır. Bu bakımdan üst sınır ipoteği kurulurken akit tablosuna üst sınır belirlenmesi yapıldıktan sonra “ bu meblağa ilaveten ve ayrıca” denilmek suretiyle ilave yapma olanağı bulunmamaktadır. Yapılsa da bu kayıtlar geçerli sayılmaz. Kısaca, ipoteğin üst sınır ipoteği olması durumunda borçlu sadece ipotek akit tablosunda belirtilen miktar ile sınırlı olmak üzere sorumludur.
Eldeki davada davalı banka 14.05.2008 tarihinde karşılık yazısında üst sınır ipotek miktarının ödendiğini, ne var ki dava dışı ... Dekorasyon ....Şti.’nin teminat olarak verdiği çeklerden.... ....’ne ait çekler karşılıksız çıktığından ve bu şirkette ... da hissedar olduğundan ipoteğin kaldırılmadığını bildirmiştir. Yukarıda sözü edildiği üzere 25.10.2004 tarihli ipotek akit tablosu sadece davalı bankanın ...’a açtığı veya açacağı kredilerin teminatını teşkil ettiğinden ipotek,...’ın hissedarı olduğu şirketin borçlarına teminat teşkil etmez. Azami meblağ ipoteği davalı bankaya ödendiğinden, ipoteğin terkinine karar verilmesi gerekirken ipotek akit tablosunun kapsamında yanılgıya düşülerek talebin reddi doğru değildir.
Kararın, açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 24.05.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.