1. Hukuk Dairesi 2014/19651 E. , 2016/10522 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tapu iptal tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteği ile açılmış, tam ıslahla bedele dönüştürülmüştür.
Davacılar, mirasbırakan babaları ...."un 5687 ada 11 parsel sayılı taşınmazdaki 10 nolu bağımsız bölümünün intifa hakkını üzerinde bırakıp çıplak mülkiyetini 30.12.1991 tarihinde davalı oğlu ...."e satış göstermek suretiyle devrettiğini, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, miras payları oranında tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemişler, taşınmazın dava açılmadan kısa bir süre önce dava dışı 3. kişiye devrediliğini öğrendikleri, bu nedenle davalarını tamamen ıslah ederek miras paylarına karşılık 20.000-TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, davanın zamanaşımı süresi içinde açılmadığını, iddiaların doğru olmayıp taşınmazı bedeli karşılığında satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1930 doğumlu mirasbırakan..."un 16.09.2011 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davanın tarafları ile dava dışı kızı ...."nin kaldığı, muris...."ın maliki olduğu çekişme konusu 5687 ada 11 parsel sayılı taşınmazdaki 10 nolu bağımsız bölümü 30.12.1991 tarihinde davalı oğlu..."e satış suretiyle temlik ettiği, davalının eldeki dava tarihinden önce 27.07.2012 tarihinde taşınmazı dava dışı ..."a satış suretiyle devrettiği, aşamalarda ıslahla davanın bedele dönüştürüldüğü anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olay gelince; mahkemece yukarıda belirtilen ilkeleri kapsar biçimde hükme yeterli bir inceleme ve araştırma yapıldığını söyleme imkanı bulunmamaktadır.
Hâl böyle olunca, yukarıdaki ilkeler gözetilmek suretiyle hükme yeterli bir soruşturma yapılması, özellikle miras bırakanın tüm mal varlığının değerinin tespiti ile mal varlığı içerisinde çekişmeye konu taşınmazın konumunun saptanması, murisin taşınmaz satmaya ihtiyacı olup olmadığı ile davalının alım gücünün olup olmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde araştırılarak belirlenmesi satışa ilişkin semenin ne şekilde ödendiğinin tespiti tüm deliller birlikte değerlendirilerek murisin iradesinin mirasçıdan mal kaçırma amacı taşıyıp taşımadığının tereddüde mahal bırakmayacak şekilde tespit edilerek ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken anılan hususlar gözardı edilerek noksan soruşturma ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.