
Esas No: 2016/1272
Karar No: 2016/1917
Karar Tarihi: 29.02.2016
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2016/1272 Esas 2016/1917 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : UYGULAMA KADASTROSU
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Uygulama kadastrosu sırasında .... Köyü çalışma alanında bulunan ve tapuda ... adına kayıtlı bulunan eski 837 parsel sayılı 860 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 244 ada 21 parsel numarasıyla ve 177,08 metrekare yüzölçümlü olarak tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ... vekili, uygulama kadastrosu ile taşınmazın yüzölçümünün eksildiği iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; davacı tarafından açılan davada taraf ehliyeti olmayan Kadastro Müdürlüğüne dava açılamayacağı gerekçesi ile dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun değildir. Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 22/a maddesi gereğince yapılan uygulama kadastrosuna itiraz niteliğindedir. İlgililer tarafından, uygulama kadastrosu sonucu yapılan işlemlere karşı 30 günlük askı ilan süresi içerisinde Kadastro Mahkemesinde açılacak davada, uygulama kadastrosunun yararına olan kişi ya da kişiler hasım gösterilmek suretiyle tespite itiraz edilebilecektir. Bu tür ihtilaflarda "lehine sınır değişikliği yapılan kişi"den maksat, davacı tarafın taşınmazındaki eksilmenin aksine, taşınmazının yüzölçümü artan ya da lehine ortak sınır değiştirilen taşınmaz malikleridir. Ancak, uygulama kadastrosunun sonucunda lehine sınır değişikliği yapılan bir kişi ya da kişilerin bulunmaması halinde ise, Kadastro Müdürlüğü hasım gösterilmek suretiyle tespite itiraz edilebilecektir. Mahkemece tesis paftası ile uygulama paftası çakıştırılmak suretiyle eksikliğin nereden kaynaklandığı teknik bilirkişilerce belirlenmeksizin, husumet esas alınmak suretiyle karar verilmiştir. Bu şekilde yanılgılı değerlendirme ile karar verilemez. Doğru sonuca ulaşabilmek için, mahallinde yerel bilirkişi ve taraf tanıkları hazır olduğu halde keşif yapılarak, yerel bilirkişi ve tanık sözlerine göre taşınmazların sınırları belirlenmeli, teknik bilirkişiden tesis paftası ile uygulama paftası çakıştırılmak suretiyle davacı parselindeki eksilmenin nereden kaynaklandığını gösterir rapor tanzim etmesi istenmeli, dava konusu taşınmazların uygulama kadastrosu sonucu belirlenen yüzölçümü ile tesis kadastrosundaki yüzölçüm farkının hesaplama yönteminden kaynaklandığının anlaşılması halinde Kadastro Müdürlüğü aleyhine dava açılmasının mümkün olduğu dikkate alınmalı, dava konusu taşınmazın yüzölçümündeki eksilmenin komşu taşınmazlardan kaynaklandığının anlaşılması halinde uygulama kadastrosuna itiraz niteliğindeki bu davada, komşu parsel maliklerinin davaya dahil edilmesi için davacı tarafa olanak verilmeli ve bu şekilde 6100 sayılı HMK"nın 124. maddesi uyarınca yöntemince taraf koşulu sağlandıktan sonra hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve yasaya aykırı hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine,
29.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.