16. Hukuk Dairesi 2015/3492 E. , 2016/1913 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu .... Köyü çalışma alanında bulunan 108 ada 17 parsel, 9.285,68 metrekare taşınmaz devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması nedeniyle ham toprak, 108 ada 18 parsel, 8.804,98 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ..."in zilyet ve tasarrufunda olduğu ancak 3402 sayılı Yasa"nın 14. maddesinde belirtilen zilyetlik şartları oluşmadığından ham toprak vasfıyla ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacılar ..., ..., .... ve ..., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine ve tapu kaydına dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile çekişmeli 108 ada 17 ve 18 parsel sayılı taşınmazların tapu ve tespitlerinin iptali ile, bu taşınmazların 2/6 hissesinin ..., 2/6 hissesinin ..., 1/6 hissesinin ... ve 1/6 hissesinin ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli 108 ada 17 parsel ve 108 ada 18 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacılar yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiğinden bahisle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 303. maddesinde ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, tarafları ve dava sebebi aynı olan iki ayrı dava bakımından ilk dava sonucu verilen kesinleşmiş kararın ikinci davada kesin hüküm olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Kural olarak kesin hüküm kamu düzenine ilişkin olup, istek olmasa bile yargılamanın her aşamasında mahkemece re"sen gözetilmesi gerekli dava koşullarındandır. Somut olayda çekişmeli taşınmazların kadastro sırasında davalı adına yapılan tespitine karşı davacılar ..., ..., ... ve ... tarafından askı ilan süresi içinde Kadastro Mahkemesinin 2006/523 Esas, 2013/8 Karar sayılı dosyasında tapu kaydına ve veraseten intikale dayanılarak dava açılmış, iddianın ispat edilememesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ve bu karar temyiz edilmeksizin 22.05.2013 tarihinde kesinleşerek taşınmazın davalı ... adına ham toprak vasfıyla tapuya tescili sağlanmıştır. Başka bir ifade ile eldeki dosyanın tarafları, konusu ve dava sebebi Kadastro Mahkemesinin 2006/523 Esas, 2013/8 Karar sayılı dosyasındaki taraflar, dava konusu ve dava sebebi ile aynıdır. Hal böyle olunca kesin hükmün, kamu düzenine ilişkin, istek olmasa
bile yargılamanın her aşamasında mahkemece re"sen gözetilmesi gerekli olumsuz dava koşullarından olduğu göz önüne alınarak davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar vermek gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı ... temsilcisinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 29.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.