8. Hukuk Dairesi 2018/14683 E. , 2019/738 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Kayyım atanması
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada bozma sonrası yapılan yargılama sonunda Mahkemece, ret kararı verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı ... vekili, ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/14 Esas sayılı satış memurluğu dosyasında verilen yetki belgesine istinaden 72, 73 ve 74 parsel (eski 48, 49 ve 50 parsel) sayılı taşınmaz malikleri ... oğlu ölü ..., ... kızı ölü ..., ... oğlu ölü ..., ... oğlu ölü ..., ... kızı ölü ... mirasçılarına temsil kayyımı atanmasına karar verilmesini istemiş; Mahkemece, davanın kabulü ile kimlik ve adres bilgileri tespit edilemeyen 72, 73 ve 74 parselde kayıtlı taşınmazların maliklerinden ... oğlu ..."i (ölü mirasçıları), ... Kızı ..."yı (ölü mirasçıları), ... oğlu ..."i (ölü Mirasçıları), ... oğlu ..."i (ölü mirasçıları), ... kızı ..."ü (ölü mirasçılarını) ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/14 satış numaralı dosyasında temsil etmek üzere ... Defterdarlığının temsil kayyımı olarak tayinine dair verilen karar, süresi içerisinde kayyım adayı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dairenin 16.01.2018 tarihli ve 2017/15837 Esas, 2018/450 Karar sayılı ilamında "Temsil kayyımı talep edilen 2014/14 Esas sayılı satış dosyası incelendiğinde, davacı ... tarafından, dava dışı ... hakkında başlatılan ... 13. İcra Müdürlüğü 2010/19338 Esas sayılı icra takibi neticesinde takip borçlusu ..."in 72, 73 ve 74 parsel (eski 48, 49 ve 50 parsel) sayılı taşınmazlardaki hissesine haciz konulduğu, alacaklının talebi üzerine ... 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/487 2014/420 sayılı kararı ile bu üç taşınmaz yönünden alacaklıya verilen satış talep etme yetkisine istinaden ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesi satış memurluğunun 2014/14 Esas sayılı dosyası ile taşınmazların satışının istendiği ve satış memurluğunca taşınmazların yukarıda yazılı malikleri yönünden kayyım atanmasını talep etmek üzere alacaklıya yetki verildiği anlaşılmaktadır. Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacısı ... olan ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2003/195 2003/1472 sayılı kararıyla aralarında 72, 73 ve 74 parsellere (eski 48, 49 ve 50 parsellere) kayıtlı taşınmazların da bulunduğu 8 parça taşınmaz yönünden ortaklığın açık arttırma suretiyle giderilmesine karar verildiği, devamında ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2004/25 Esas sayılı satış dosyasında bu taşınmazların satışının talep edilmesi ile işlemlere başlandığı fakat bu üç taşınmaz yönünden (temyize konu haklarında temsil kayyımlığı talep edilenlerin mirasçıları olduklarını belirten kişiler tarafından) yapılan itiraz üzerine ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2006/28 D.iş ve 15.06.2006 tarihli karar ile 72, 73 ve 74 parsel (eski 48, 49 ve 50 parsel) sayılı taşınmazların tapu kaydına üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konduğundan ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından 16.06.2006 tarihinde bu taşınmazlar için satışın durdurulmasına karar verildiği, söz konusu üç parsel yönünden satıştan vazgeçilmesi üzerine ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından ilgili tapu müdürlüğüne gönderilen 16.05.2011 tarihli yazıda taşınmazların tapu kayıtlarına İİK"nin 28. maddesine göre konulan şerhin terkinine karar verildiğinin bildirildiği, diğer taşınmazlar yönünden ise işlemler devam ederek satışlarının gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Yukarıda izah edilen açıklamalar dikkate alındığında; 2003/195 Esas sayılı ortaklığın giderilmesi dava dosyasında her üç taşınmazda malik olarak gözüken ve haklarında kayyım tayini istenen kişilerin usulünce davaya dahil edilmeden ve taraf teşkili sağlanmadan karar verildiği, 2004/25 Esas sayılı satış dosyasında bu üç taşınmazın satışının yapılamadığı gibi tapu kayıtlarında ortaklığın giderilmesi kararına dayanılarak konulan şerhlerin kaldırıldığı ve Asliye Hukuk Mahkemesince üçüncü kişilere devir ve temlikin önlenmesine dair ihtiyati tedbir şerhlerinin tapu kayıtlarına işlendiği anlaşıldığına göre, 72, 73 ve 74 parsel (eski 48, 49 ve 50 parsel) sayılı taşınmazlar yönünden usulünce yapılacak yargılama neticesinde verilecek ortaklığın giderilmesine dair karar bulunmadan satış istenemeyeceği, bu şekilde istenen bir satışa ise kayyım tayin edilemeyeceği kuşkusuzdur. Mahkemece, açıklanan nedenlerle talep konusu satış dosyasında yetki belgesine konu şahıslara temsil kayyımı atanması mümkün olmadığından, davanın reddine karar verilmesi yerine kabulü doğru görülmemiştir." gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde bu kez davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).
Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasa"nın 2.maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay İçtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır:
Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır.
Benzer şekilde; uygulanması gereken bir kanun hükmünün, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir (Hukuk Genel Kurulunun 21.01.2004 gün, 2004/10-44 E., 2004/19 K.).Bu sayılanların dışında ayrıca; görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü-6. Baskı, cilt 5, 2001).
Hemen belirtilmelidir ki, maddi hata (hukuki yanılma), maddi veya hukuki bir olayın olup olmadığında veya koşul veya niteliklerinde yanılmayı ifade eder (Dr. Ejder Yılmaz, Hukuk Sözlüğü, Doruk Yayınları, Birinci Baskı 1976, s:208).
Burada belirtilen maddi yanılgı kavramından amaç; hukuksal değerlendirme ve denetim dışında, tamamen maddi olgulara yönelik, ilk bakışta yanılgı olduğu açık ve belirgin olup, her nasılsa inceleme sırasında gözden kaçmış ve bu tür bir yanlışlığın sürdürülmesinin kamu düzeni ve vicdanı yönünden savunulmasının mümkün bulunmadığı, yargılamanın sonucunu büyük ölçüde etkileyen ve çoğu kez tersine çeviren ve düzeltilmesinin zorunlu olduğu açık yanılgılardır.
Uygulamada zaman zaman görüldüğü gibi, Yargıtay denetimi sırasında da, uyuşmazlık konusuna ilişkin maddi olgularda, davanın taraflarında, uyuşmazlık sürecinde, uyuşmazlığa esas başlangıç ve bitim tarihlerinde, zarar hesaplarına ait rakam ve olgularda ve bunlara benzer durumlarda; yanlış algılama sonucu, açık ve belirgin yanlışlıklar yapılması mümkündür. Bu tür açık hatalarda ısrarla maddi gerçeğin göz ardı edilmesi, yargıya duyulan güven ve saygınlığı, adalete olan inancı sarsacaktır.
O nedenledir ki; Yargıtay, bugüne değin maddi hatanın belirlendiği durumlarda soruna müdahale etmiş; baştan yapılmış açık maddi yanlışlığın düzeltilmesini kabul etmiştir (Aynı yönde bakınız. Hukuk Genel Kurulunun 13.04.2011 tarihli ve E:2011/9-72, K:2011/99; 13.03.2013 tarihli ve E:2013/5-10, K:2013/348 sayılı ilamları).
Nitekim, Hukuk Genel Kurulunun 23.10.2002 tarihli ve E:2002/10-895, K:2002/838; 02.07.2003 tarihli ve E:2003/21-425, K:2003/441; 13.04.2011 tarihli ve E:2011/9-72, K:2011/99; 13.03.2013 tarihli ve E:2013/5-10, K:2013/348 sayılı kararlarında da; maddi hataya dayalı onama ve bozma kararlarının karşı taraf lehine sonuç doğurmayacağı benimsenmiştir.
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.07.2006 tarihli ve 2006/4-519-527 sayılı, 31.05.2006 tarihli ve 2006/10-307-337 sayılı ve 10.05.2006 tarihli ve 2006/4-230-288 sayılı ilamı)
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı tarafça ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/14 esas sayılı satış memurluğu dosyasında verilen yetki belgesine istinaden 72, 73 ve 74 parsel (eski 48, 49 ve 50 parsel) sayılı taşınmaz malikleri ... oğlu ölü ..., ... kızı ölü ..., ... oğlu ölü ..., ... oğlu ölü ..., ... kızı ölü ... mirasçılarına kayyım atanmasına karar verilmesi talep edilmiş olup, dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler incelendiğinde talep konusu kişilere temsil kayyımı atanmasına karar verilmesi gerektiği halde Dairenin uyulan bozma ilamında, maddi hataya dayalı olarak reddi gerektiği yazılmıştır. Kayyım atanması istemine ilişkin davalar kamu düzeni ile yakından ilgili olup, mahkemeler hiçbir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın gerekli araştırmayı yaparak karar vermek durumundadır ve söz konusu davalarda re"sen araştırma ilkesi geçerlidir. Az yukarıda izah edildiği üzere kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez.
Mahkemece, davanın kabulü ile kimlik ve adres bilgileri tespit edilemeyen 72, 73 ve 74 parselde kayıtlı taşınmazların kimlik ve adres bilgileri tespit edilemeyen maliklerinden ... oğlu ..."i (ölü mirasçıları), ... Kızı ..."yı (ölü mirasçıları), ... oğlu ..."i (ölü Mirasçıları), ... oğlu ..."i (ölü mirasçıları), ... kızı ..."ü (ölü mirasçılarını) ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/14 satış numaralı dosyasında temsil etmek üzere temsil kayyımı atanmasına kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davacı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK"un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 23.01.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.