MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:


B A Ş L I K

Dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede 1972 yılında yapılıp 1973 yılında ilân edilen kadastro sırasında ... mahallesi, 102 ada 9 parsel sayılı 10.973,00 m² yüzölçümündeki taşınmaz, Eylül 329 tarih, 66 sıra numaralı tapu kaydına dayanılarak tarla vasfıyla Mehmet oğlu Mehmet adına tespit ve itirazsız kesinleşerek tapuya tescil edilmiştir.
Davacı ... Yönetim vekili 15/08/2007 havale tarihli dilekçesiyle, dava konusu 102 ada 9 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının kesinleşen ... kadastro sınırları içinde kaldığı iddiasıyla, taşınmazın kesinleşen ... tahdidi içinde kalan bölümünün tapu kaydının iptaliyle bu bölümün ... vasfıyla ... adına tescili isteğiyle dava açmıştır.
Mahkemece; dava konusu 102 ada 9 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin 29.05.1973 tarihinde kesinleştiği ve dava açmak için 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen ... kadastrosu sınırları içinde kalan yer iddiasına dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, dava tarihinden önce seri usûlde yapılıp 1966 yılında kesinleşen ... kadastrosu ile daha sonra 18.06.1990 tarihinde ilân edilerek kesinleşen evvelce sınırlaması yapılmamış ...ların kadastrosu, aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması vardır.
Mahkemece, çekişmeli parselin kadastro tespitinin askı suretiyle ilânını takiben 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de 14/03/2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 sayılı Kanunun 2. maddesiyle 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesinin üçüncü fıkrasına eklenen "Bu hüküm, iddianın ve taşınmazın niteliği ile devlet ya da diğer kamu tüzel kişilikleri olsa dahi, tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır" hükmü ve 5841 sayılı Kanunun 3. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanununa eklenen geçici 10. maddesindeki (Bu Kanunun 12. maddesinin üçüncü fıkrası hükmü, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır.) hükmü, karar tarihinden sonra Anayasa Mahkemesinin 12/5/2011 gün ve 2009/31-77 sayılı kararı ile iptal edildiği, gerekçeli iptal kararının 23 Temmuz 2011 tarihli ve 28003 sayılı Resmî

Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiği gözetildiğinde, somut olayda; 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesi hükmünün uygulanma olanağı bulunmadığından, mahkemece tarafların delileri toplanıp sonucuna göre işin esası hakkında bir karar verilmesinin temini için hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... Yönetimi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 28/03/2016 günü oy birliği ile karar verildi.