17. Hukuk Dairesi 2015/7186 E. , 2017/1577 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ve davalı ... AŞ vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalının sebep olduğu kazada müvekkili ...ı"nın yaralanıp malul kaldığını, müvekkillerinin murisi ..."nın ise öldüğünü açıklayıp maddi-manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
Davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacı ... .... için 102.604,61 TL maddi, 16.000,00 TL manevi, davacı ... .... için 27.092,49 TL maddi, 30.000,00 TL manevi, davacı...için 23.142,53 TL maddi, 30.000,00 TL manevi tazminat ile davacılar.... ve ... için 1.087,50 TL cenaze giderinin tahsiline, müteveffanın kardeşlerinin manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili ve davalı .... vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı .... vekilinin ve davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüme ve cismani zarara dayalı maddi-manevi zararların giderilmesi istemlerine ilişkindir.
Davacılar vekilince müteveffanın kardeşleri için de manevi tazminat talebinde bulunulmuş, mahkemece; ölenin kardeşlerinin manevi tazminat istemi ile açtıkları davaların reddine karar verilmiştir.
Haksız fiil ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanununun 47. maddesine göre manevi tazminat istemi düzenlenmiştir. Zarar kavramına (B.K. 46 ve 47) ruhsal bütünlüğün ihlali, sinir bozukluğu veya hastalığı gibi hallerin girdiği bu maddelerde sadece maddi sağlık bütünlüğünün değil, ruhsal ve sinirsel bütünlüğün de korunduğu doktrinde ve Yargıtay kararlarında kabul edilmektedir. Öyleyse, bir kişinin cismani zarara uğraması/ölmesi sonucunda, onun (ana, baba, karı, koca, çocukları ve kardeşleri gibi) çok yakınlarından birinin de aynı eylem nedeniyle ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüğünün ağır şekilde bozulmuşsa, onların da manevi tazminat isteyebilecekleri kabul edilmelidir. Nitekim, kaza sonucu kardeşlerinin ölümü sebebiyle ruhsal bütünlüğü bozulan davacıların (H.G.K. 26.4.1995 gün ve 1995/11-122, 1995/430) manevi tazminat isteyebileceklerine (H.G.K. 23.9.1987 gün ve 1987/9-183 1987/655) ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararları aynı esaslara dayanmaktadır.
Yine karar tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.maddesi ile bu konu yeniden düzenlenmiş olunup özetle “ağır bedensel zarar yada ölüm halinde zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar para ödenmesine karar verilebilineceği” hükmü getirilmiştir. Bu yeni düzenlenme ile 818 sayılı Borçlar Kanununun yürürlük zamanında içtihatlarla düzenlenen husus yasa koyucu tarafından açıklığa kavuşturulmuştur.
Somut olaya gelince; gerek haksız fiil zamanında yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar kanununda gerekse bu kanun zamanında gelişen içtihatlar ışığında düzenlenen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda trafik kazası nedeniyle ölenin kardeşleri olan davacıların da manevi tazminat talep etme haklarının bulunduğu hususunda tartışma bulunmamaktadır. Hal böyle olunca davacı kardeşler için uygun miktarlarda manevi tazminata karar verilmesi yerine yazılı gerekçelerle bu davacıların manevi tazminat istemlerinin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
3-Davacı vekili, meydana gelen kaza sebebi ile ağır yaralanan müvekkili..."nın tedavi giderlerinin müvekkili tarafından karşılandığını açıklayıp maddi tazminat talebinde bulunmuştur. Mahkemece konusunda uzman bir bilirkişiden davacının tedavi gideri talepleri yönünde inceleme yapılmaksızın karar verilmiştir.
Bu bakımından konusunda uzman doktor bilirkişi tarafından davacının tedavi gideri taleplerinin 25.2.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 Sayılı Yasa"nın 59. maddesi doğrultusunda incelenerek; Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda kalan tedavi giderleri yönünden talebin reddine, Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğu dışında kalan tedavi giderleri yönünden ise davalıların sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
4-Cenaze ve defin giderleri yönünden yapılan incelemede; Borçlar Kanunu m.45/1 kapsamında ele alınması gereken defin masrafları, ölümle doğrudan doğruya ilgili olan ve ölenin dini ile sosyal ve ekonomik durumuna uygun bulunan giderlerdir. Davacılar vekili, dava dilekçesinde, desteklerinin ölümü nedeniyle müvekkillerinin katlandığı defin masraflarının da tahsilini istemiştir. Ölen her şahıs için yakınlarının veya ailesinin ya da ailelerden birinin mutlak surette bazı defin giderlerine katlandığının kabulü zorunludur. Bunun aksi düşünülemez. Bütün mesele defin giderlerinin kapsamını belirlemekte toplanır. Bunlar, ölenin taşınması, yıkatılması, gömülmesi, mezarlık ücreti, mezartaşı, ilân giderleri, sadakalar ve din adamlarına verilen paralar ile otopsi için yapılan giderleri kapsar. Şu var ki, bu giderler gerçekten yapılmalı ve yerel göreneklere (mahalli âdetlere) uygun düşmelidir. Mahkeme kararının dayandığı bilirkişi raporunun BK. m.45/1 uyarınca “defin masraflarını” belirlemede yeterli olmaması karşısında, yeniden uzman bilirkişi seçilip inceleme yaptırılarak BK. 45/1’e göre davacıların ödedikleri “defin masraflarının” kapsamı belirlendikten sonra, uygun sonuç çerçevesinde karar verilmelidir.
5-Mükerrer ödeme ve sebepsiz zenginleşmeye mahal vermemek açısından; Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan dava konu kaza sebebi ile davacı ... Kanatçı"ya ödeme yapılıp yapılmadığı, ödemenin niteliği ve ödemenin zarar sorumlularına rücu imkanı bulunup bulunmadığı sorularak, zarar sorumlusuna rücu imkanı veren bir ödeme ise, davacıya yapılan ödemenin ilgili yerden getirilerek sonucuna göre bir
karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle de bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin ve davalı .... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin, 3,4,5 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı .... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalı ... AŞ"ye geri verilmesine 16/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.