Davacı, Bağ-Kur sigortalılığın 22.12.1997 tarihinde sona erdiğinin tespiti ile 161253 sayılı işlemin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı Bağ-Kur sigortalılığının 22.12.1997 tarihinde sona erdiğinin tesbitini talep etmiştir.
Mahkemece davacının 6.11.1998-14.12.1998 tarihleri arası ile 1.6.1999 tarihinden itibaren Bağ-Kur sigortalısı olmadığının tesbitine karar vermiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacının 10.10.1982 tarihinden itibaren Bağ-Kur sigortalısı olarak kayıt ve tescilinin yapıldığı, vergi mükellefiyet kaydının 10.9.1976-19.12.1997 tarihleri arasında aralıklı olarak mevcut olduğu ve tekrar 14.12.1998 tarihinden başlayarak 3.3.2004 tarihinde sona erdiği, meslek kuruluşu kaydının 4.5.1976 tarihinden itibaren başlayarak aralıksız devam ettiği, esnafa sicil kaydının bulunmadığı, Kurumun davacıya 10.10.1982-22.12.1997 tarihleri ile 6.11.1998-3.3.2004 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı olarak kabul ettiği, 4.5.2005 ve 16.1.2006 tarihli hesap özetlerinden davacının prim ödemelerinin 27.2.1992-4.8.1998 tarihleri arasında olup, 10.10.1982-22.12.1997 tarihleri arasındaki 15 yıl 2 ay 12 günlük süreye ilişkin bulunduğu, 6.11.1998-3.3.2004 tarihleri arasındaki dönem yönünden prim ödemelerinin bulunmadığı ancak bu hususun Kurumdan sorularak araştırılmadığı üzerinde uyuşmazlık bulunan dönen içinde 22.12.1997-5.11.1998 tarihleri arasında ve 1.6.1999 tarihinden itibaren başlayarak devam eden Sosyal Sigortalar Kurumu"na tabi çalışmalarının bulunduğu görülmektedir.
10.10.1982-22.12.1997 tarihleri arasındaki Bağ-Kur sigortalılığı süresi üzerinde uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, 22.12.1997 tarihinden itibaren başlayan Sosyal Sigortalar Kurumu"na ait çalışmalar ile birlikte Bağ-Kur sigortalılığına tabi sürenin çakışması nedeniyle 22.12.1997 tarihinden sonraki dönem üzerinde bulunmaktadır.Sosyal Güvenlik sistemimizde çifte sigortalılığa yer verilmemiş olup, bir sigortalının aynı anda birden fazla Sosyal Güvenlik Yasası"na tabi sigortalı olması mümkün olmayıp çifte sigortalılık olarak adlandırılan böyle bir durumda, sigortalılıkların çakışması halinde önceden başlayan sigortalılığa geçerlik tanınarak sorun çözüme kavuşturulmuştur. 506 sayılı Yasa"nın 3. maddesi ile 1479 sayılı Yasa"nın 24. maddesinde yer alan hükümlerine göre, sigortalılık için bir başka zorunlu sigortalılık koluna tabi olmamak gerekmekte olup bu duruma göre önceden başlayan sigortalılığın asıl sigortalılık olduğu ortadadır. Yargıtay Hukuk Genel kurulu"nun 2001/21-627-659 ve 2005/21-389-430 sayılı kararlarında da önceden başlayarak devam eden sigortalığın asıl sigortalılık olduğu özellikle belirtilmiştir.
Öte yandan 1479 sayılı Yasa"nın 24. maddesi uyarınca Bağ-Kur sigortalılığı için vergi, meslek kuruluşu ve esnaf sicil kayıtlarını esas alınmaktadır. Davacının vergi kaydı 10.9.1976-19.12.1997 tarihleri arasında aralıklı, 14.12.1998-3.3.2004 tarihleri arasında da sürekli bulunmakta olup, meslek kuruluşu kaydının ise 4.5.1976 tarihinden itibaren aralıksız olduğu görülmektedir.
Bu durumda kayıtlar ile birlikte yukarıdaki açıklamalar da dikkate alındığında davacının 10.10.1982 tarihinden itibaren kesintisiz zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olması, 22.12.1997 tarihinden başlayarak devam eden SSK sigortalılıklarının ise iptalinin gerektiği açıktır. Ancak 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa"nın ek 19. maddesinde; Bağ-Kur sigortalısı olarak kayıt ve tescil edildiği halde beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalıların bu sürelere ilişkin prim borçlarının Kurumca yapılacak bildirimde belirtilen süre içerisinde ödenmemesi halinde daha önce prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödemesi bulunmayan sigortalının ise tescil tarihi itibariyle sigortalılığının durdurulacağı. prim borcuna ait olduğu sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirilmeyeceği ve bu sürelere ilişkin Kurum alacaklarını takip edilmeyeceği, Kurum alacakları arasında yer verilmeyeceği belirtilmiş olup, dosyadaki delillere göre davacı hakkında uygulanabileceği sonucu çıkmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel kurulu"nun 2006/21-363-466 ve 2006/21-485-483 sayılı kararlarında da bu hususlar özellikte vurgulanmıştır.
Davacının prim ödemeleri Kurumdan sorularak ek 19. maddede belirtildiği şekilde prim ödemesine yönelik bir bildirimin yapılıp yapılmadığı ve buna uyulup uyulmadığı araştırılıp sonuca göre yukarıdaki açıklamalar da dikkate alınarak 10.12.1982-3.3.2004 tarihleri arasında ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunup bulunmadığını, ödediği primlerin tam olarak karşıladığı tarihi tespit etmek belirlemek, 5 yıldan fazla prim borcu bulunduğunun anlaşılması halinde davacının talebide gözetilerek sigortalılığı durdurmak, prim borcuna ait süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmeyerek bu dönemdeki 506 sayılı Yasa"ya tabi sigortalılığa geçerlik tanımaktır. Mahkemece bu yön gözetilmeksizin, ancak birlikte başlayan sigortalılıklarda söz konusu olup önceden başlayan sigortalıklarda uygulanması mümkün bulunmayan baskın kazanca göre düzenlenmiş yetersiz bilirkişi raporu, esas alınarak sonuca gidilmesi doğru görülmemiştir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcını istek halinde davacıya iadesine, 10.3.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.