8. Hukuk Dairesi 2016/19275 E. , 2019/735 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı Payı Ve Katılma Alacağı
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı ... vekili, davacının ziynet eşyaları bozdurularak, ailesinden kalan miras hisseleri kullanılarak ve ayrıca davacı ile çocukları tarafından kayısı ağaçları dikilip yetiştirilmek ve bu kayısı bahçelerinde işçi gibi çalışmak suretiyle elde edilen gelirlerle evlilik birliği içinde davalı erkek adına edinilen asıl davaya konu 3 ve 5 numaralı meskenler ile 268 parsele kayıtlı tarla yönünden fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla her biri için 10.000,00"er TL olmak üzere toplam 30.000,00 TL"nin, birleşen davaya konu 100 parsele kayıtlı tarla yönünden fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL"nin faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, harcını yatırmak suretiyle sundukları 17.03.2016 tarihli dilekçeyle 3 no mesken yönünden talep miktarını 29.661,00 TL"ye arttırmıştır.
Davalı ... vekili, davacının ziynet eşyalarının çalındığını bu yönde savcılığa tarafların başvurduklarını, kayısı bahçelerinde davalının yevmiye usulüyle dışardan işçi çalıştırdığını, taşınmazların davalının kişisel malı olduğunu, davacının taşınmazların edinilmesinde hiçbir katkısının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, asıl davaya konu 3 numaralı meskende davacının 29.661,00 TL katılma alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, alacağın 10.000,00 TL"si için karar tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, asıl davaya konu 5 numaralı mesken, 268 nolu parsel ile birleşen davaya konu 100 nolu parsele ilişkin taleplerin ise taşınmazların davalı adına taraflar arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde tescil edildiği, bu itibarla davalının kişisel malı olduğu, davacının dava konusu bu taşınmazlara parasal ve para ile ölçülebilen maddi bir değer koymak suretiyle katkıda bulunduğunu ispat edemediğinden reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
a. Dava konusu 100 parsele kayıtlı taşınmazda davacı tarafından davalıya devredilen 3/96 hisse yönünden:
Eşler arasında dayanışma, güven ve sadakat esas olup, aile üyelerinin birlikte yararlanmaları ya da geleceğe yönelik yatırım yapmak amacıyla birlikte malvarlığı edinmeleri, eşlerden birinin sebepsiz zenginleşmesiyle sonuçlanmamalıdır.
Eşler arası yapılan devirler yönünden de bu ilke gözetilmelidir. Özellikle devrin eşler arasında yapılması halinde işlem doğrudan bağış olarak değerlendirilmemelidir. Davacı ve davalı eş, resmi satış gösterilen işlemin gerçekte satış olmadığını ve kavga etmiş eşlerin barışması, evi terk edenin dönmesi, boşanma davası açanın davadan vazgeçmesi, işlerinin yoğunluğu, zamanın sıkışıklığı, işlerin daha kolay yürümesi, ayrı şehirlerde yaşanılması, ticari kaygıların bulunması vs. saiklerle yapıldığı tarafların kabulünde olsa dahi, yani satışın gerçek olmadığını kabul etseler dahi, bu devir bağış olarak değerlendirilmemelidir. Çünkü, açıklanan nedenler eşlerin ahlaki görevi yerine getirmesi, ailenin huzuru ve uyumu ya da karşılıklı güvene dayanarak yapılmıştır. Devredene ağır yükümlülük getiren kazandırmanın bağış olarak değerlendirilmesi için, bağış amacını taşıyan davranış ve iradenin duraksamaya yer vermeyecek şekilde olması gerekir. Bu itibarla, eşler arasında devredilen mallar yönünden de üçüncü şahıslardan edinilen mallarda olduğu gibi Yasa"ya, Yargıtay ve Dairenin yerleşik uygulamasına uygun şekilde mal rejiminin tasfiyesine ilişkin hükümler gözetilerek bir karar verilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler incelendiğinde; 100 parsele kayıtlı taşınmazda 3/96 hissenin eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 17.09.1992 tarihinde hükmen tescil yoluyla davacı adına tapuda tescil edildiği, hissenin davacı tarafından davalıya 14.12.1992"de devredildiği anlaşılmaktadır. Davalı, geri kalan hisseleri de peyder pey satın alarak taşınmazın tamamına sahip olabilmiştir. Davacının, 3/96 hisse yönünden dava tarihi itibariyle değeri kadar davalıdan katkı payı alacak hakkı bulunmakta olup, bu husus gözetilmeksizin yazılı şekilde talebin reddi bozma nedeni yapılmıştır.
b. Dava konusu 100 parsele kayıtlı taşınmazda davalı tarafından edinilen diğer hisseler ile 268 parsele kayıtlı taşınmaz yönünden:
Tasfiyeye konu 100 parsele kayıtlı taşınmazdaki geri kalan 93/96 hisse hak sahiplerinden 1992-1993 yıllarında farklı tarihlerde satın alınarak tamamı 08.04.1993"te, 268 parsele kayıtlı taşınmaz ise 14.05.1998"de satış yoluyla tapuda davalı adına tescil edilmiştir. Mahkemece davacının katkıda bulunduğunu ispat edemediğinden bu parsellere yönelik talebin reddine karar verilmiş ise de gerekçe dosya kapsamına uygun değildir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve tanık beyanlarından davacının taşınmazların edinildiği tarihlerde kayısı bahçesinde çalıştığı, bu çalışmasının aile üyesi olmasının gerektirdiği olağan katkıyı aşar nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafın, söz konusu işi yapmak suretiyle sürekli ve düzenli kazanç elde ettiğinin ve taşınmazların edinilmesinde bir miktar katkısının olduğunun kabulü gerekmektedir. Ne var ki dosya kapsamında taşınmazların edinilmesine katkı oranlarını belirleyecek yeterli veri olmadığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece yapılması gereken, TMK 4. ve TBK 50. madde uyarınca hukuk ve hakkaniyete uygun bir katkı oranı takdir edilmeli, bu oranın 100 parsele kayıtlı taşınmazın (davacının devrettiği 3/96 hisse hariç) ve 268 parsele kayıtlı taşınmazın dava tarihi itibariyle değerleri ile çarpılarak bulunacak miktarlar yönünden talep miktarı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmelidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2-a) ve (2-b) nolu bentlerde gösterilen nedenlerle davacı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1). bentte gösterilen nedenle reddine, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 23.01.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.