11. Hukuk Dairesi 2015/14273 E. , 2016/6361 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 10/12/2014 tarih ve 2012/296-2014/453 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 07/06/2016 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ve davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin uzun yıllardır ..."de ticari faaliyetine devam ettiğini, 25.12.2008 tarihinde de davalı ... şirketinin acentesi olarak faaliyet göstermeye başladığını, 2009 ve 2010 yıllarında sektörel olarak birinci sırada yer almasına rağmen davalının acentelik sözleşmesini 01.10.2010 tarihinde haklı ve somut bir gerekçe göstermeksizin feshettiğini, müvekkilinin müşteri portföyüne ulaşılarak başka acentelere kaydırıldığını, müvekkilinin başka acentelere kaydırılan portföyü nedeniyle uğradığı zararın takip eden 1 yıl için 16.425 TL olduğunu, müvekkilin portföyünden çıkan müşterilerin en az 5 yıl başka acentelerde kalacağı dikkate alındığında 5 yıllık zararının 82.125 TL olacağını, acenteliğin uzun yıllar devam edeceği düşüncesiyle 6.304,21 TL masraf yaptığını, bu masrafların müvekkilinin acentelik yapabilmesi için davalı tarafından zorunlu tutulan masraflar olduğunu, davalının fesih için yaptığı masrafları da müvekkilinden tahsil yoluna gittiğini, bu nedenle 200,00 TL"nin müvekkiline ödenmesi gerektiğini, 2010 yılı ilk 9 ayı için davalı tarafından rapel primi ödenmediğini ileri sürerek, asgari tutar 7.700 TL"nin ve yangın poliçelerine istinaden 2010 yılı için ödenmeyen 5.858,32 TL ek komisyonun davalıdan tahsili gerektiğini, sözleşmenin gerekçe gösterilmeden feshedilmesinin müvekkilinin ticari itibarının sarsılmasına neden olduğunu ileri sürerek, toplam 102.187,32 TL maddi tazminatın ve 10.000 TL manevi tazminatın fesih tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının hedefleri gerçekleştirememesi nedeniyle sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini, davacının primlerinde düşüş yaşandığını, hasar prim oranı karşılaştrıldığında oto sorumluluk branşında % 110, kasko branşında % 90 gibi yüksek risk seviyelerine ulaşıldığını, talep edilen tazminatların yasa ve sözleşme hükümlerine göre dayanaktan yoksun olduğunu, manevi tazminat koşullarının oluşmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, acentelik sözleşmenin feshi başlıklı 23. maddesi hükmü ve ihtarname içeriği birlikte nazara alındığında feshin haklı olarak değerlendirilemeyeceği, davacının uzun süreden beri acentelik faaliyetinde bulunduğu, buna bağlı olarak kazandığı müşterilerin başka acenteye yönlendirilmesi nedeniyle portföy tazminatı talep edebileceği, başka acentelere giden poliçeler nedeniyle 16.425 TL portföy tazminatına hak kazanabileceği, sigorta ilişkisi kurulurken yapıldığı belgeler ile sabit olan 6.304,21 TL masraf ve fesih masrafı 200 TL"nin davalıdan talep edilebileceği, acentelik sözleşmesinin teşvik başlıklı 15. maddesinde acentenin rapel primi ve ek komisyon primine hak kazanabilmesinin davalı ... şirketinin insiyatifinde olduğu belirtilmiş olup, davalı ... şirketinin acentelik faaliyetinden memnun olmadığı ve sona erdirmeyi düşündüğü acentesinin teşvik komisyonuna hak kazanabilmesinin hayatın olağan akışına ters olduğu, rapel primi olarak 7.700 TL, yangın ek primi olarak 5.858,32 TL talep edilebileceği, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle davacı acentenin ticari itibarının sarsılması nedeniyle manevi tazminata hak kazanacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 36.487,53 TL maddi tazminatın 01.10.2010 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, manevi tazminat talebinin kısmen kabülü ile 5.000 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili, temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, acentelik sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle portföy tazminatı, maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Taraflar arasında 25.12.2008 tarihinde imzalanan acentelik sözleşmesi 01.10.2010 tarihinde davalı tarafça haklı neden olmadan feshedilmiştir.
Acentelik sözleşmesinin “teşvik komisyonu" başlıklı 15. maddesinde "acenteye 1 yıllık faaliyetinin sonucunda ... tarafından taktir edilecek ve yönetmeliğin belirlediği esaslar üzerinde hak kazandığı taktirde teşvik komisyonu ödenebilir" hükmü düzenlenmiştir. Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda "taraflar arasındaki acentelik sözleşmenin 15. maddesi uyarınca davacının rapel ve ek komisyon talep edemeyeceği, eğer mahkeme aksi kanaatte olursa rapel primi olarak 7.700 TL, yangın ek primi olarak 5.858,32 TL talep edebileceği" bildirilmiştir. Mahkemece, anılan rapora göre “acentelik sözleşmesinin "teşvik" başlıklı 15. maddesinde acentenin rapel primi ve ek komisyon pirimine hak kazanabilmesinin davalı ... şirketinin insiyatifinde olduğu, davalı sigortanın sürdürdüğü acentelik faaliyetinden memnun olmadığı ve sona erdirmeyi düşündüğü acentesinin teşvik komisyonuna hak kazanabilmesinin hayatın olağan akışına ters olduğu" belirtilmesine rağmen devamında gerekçesi de açıklanmadan “rapel primi olarak 7.700 TL, yangın ek primi olarak 5.858.32 TL talep edilebileceğinin kabul edilmesi" kararın gerekçesini kendi içinde çelişkili hale getirmiştir. Bu durumda, mahkeme gerekçesi kendi içinde çeliştiğinden kararın rapel ve ek komisyon yönünden davalı yararına bozulması gerekmiştir.
Yine davacı vekili, müvekkilinin uzıın yıllardır ..."de ticaretle uğraştığını. 25.12.2008 tarihinde de davalı ... şirketinin acentesi olarak faaliyet göstermeye başladığını, davalının acentelik sözleşmesini 01.10.2010 tarihinde haklı ve somut bir gerekçe göstermeksizin feshettiğini, acenteliğin uzun yıllar devam edeceği düşüncesiyle 6.304,21 TL kuruluş masrafı yaptığını, davalının fesih için yaptığı masrafları da müvekkilinden tahsil yoluna gittiğini iddia etmiş, mahkemece anılan zarar kalemlerinin kabulüne karar verilmiş ise de taraflar arasındaki ticari ilişkinin niteliği ve yaklaşık 2 yıl devam ettiği, davacının uzun yıllardır ticaretle uğraştığı da dikkate alındığında fesih masrafının ve kuruluş masrafı adı altında talep edilen, bir tacirin ticari işletme açabilmek için yaptığı yasal masraflar olarak kabul edilebilecek “ipotek masrafı, yerel gazete ilanı, sözleşme noter tasdiki, ticaret sicil gazatesi ilanı gibi" zarar kalemlerinin davalıdan talep edilmesinin mümkün olmayacağı nazara alınmadan anılan zarar kalemlerinin de davalıdan tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Ayrıca mahkemece yazılı gerekçe ile manevi tazminata hükmedilmiş ise de 818 sayılı BK’nın 49. (TBK 58} maddesinde, şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir denilmiştir. Şahsiyet haklarına saldırı halinde, manevi tazminat istenebilmesi için 818 sayılı BK’nın 49. (TBK 58) maddesinde belirlilen şartların gerçekleşmesi gereklidir. Bu şartlar; şahsiyet haklarına saldırı olması, saldırının haksız olması, saldırı nedeniyle kişilik haklarının zarara uğraması, zarar verenin kusurlu olması ve zarar ile saldırı arasında illiyet bağının bulunmasıdır. Somut olayda taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin davalı tarafından gerekçe gösterilmeden feshinin davacının kişilik haklarına zarar verdiğinden söz edilemez. Bu durumda, davacının manevi tazminat isteminin reddine karar vermek gerekirken yazılı gerekçeyle kısmen kabulüne karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 01,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 09/06/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.