23. Hukuk Dairesi 2019/1627 E. , 2020/3526 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, kooperatif genel kurul kararının iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın esastan reddine yönelik verilen hükmün asıl ve birleşen davada davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde asıl ve birleşen davada davacı kooperatif vekili Avukat ... ile asıl ve birleşen davada davalı şirket vekili Avukat ... gelmiş, tebligata rağmen başka gelen olmadığından onların yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Asıl davada davacı vekili, davacı kooperatife ait arazinin davacı kooperatifin genel kurulunun geçerli bir karar olmaksızın ve rayiç değerinin çok altında muvazaalı şekilde davalı şirkete satışının yapıldığını, satışın geçersiz olduğunu ileri sürerek, davalı adına olan tescilin iptali ile davacı koopereatif adına tescilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı kooperatif tarafından taşınmazın müvekkiline satıldığını, bu nedenle tapu iptali ve tescil davası açmakta aktif dava ehliyeti olmadığını, dava konusu parselde 1993 yılından bu yana gerçekleştirilen bütün imar planları iptal edildiğinden halen imarsız durumda olduğunu, satış bedeli olarak davacıya ödenen 13.000.000,00 TL"nin o günün şartlarında ve hala çok yüksek olduğunu, davanın müvekkiline yöneltilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davacı vekili, kooperatifin 11/05/2007 tarihli genel kurulunda alınan kararların Kooperatifler Kanunu ve ana sözleşmeye aykırı olduğu, bu toplantıda alınan satış kararı üzerine kooperatif eski yöneticilerinin kooperatife ait taşınmazı davalı şirkete satmış oldukları, gerek genel kurul kararının gerekse de satışa ilişkin yönetim kurulu kararının yok hükmünde olduğunu, yokluğun tespiti yönünde süreye bağlı olmaksızın her zaman dava açılabileceğini ileri sürerek, 11/05/2007 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespitini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı kooperatifin 11/05/2007 tarihli genel kurul kararı ile yönetim kuruluna taşınmazın satışı hususunda yetki verildiği, buna göre taşınmazın rayiç bedelinin tespit edildiği ve satış ilanlarının yapıldığı, taşınmazın davalıya rayiç bedelle satıldığı, davacı tarafın vekalet görevinin kötüye kullandığı hususunu ispat edemediği, edilse dahi vekalet görevinin kötüye kullanılması, vekil ile sözleşme yapan 3. kişinin iyiniyetli olması halinde, vekil ile vekil eden arasında iç ilişkiye etkili olup, sorumluluk davasına konu olabileceği, iyineyitli 3.kişiler yönünden tapu iptal ve tescil sonucunu doğurmayacağı gerekçesiyle, asıl davanın reddine, birleşen dava yönünden ise, genel kurul kararı uyarınca taşınmaz satışının bizzat Kooperatif Yönetim Kurulunca yapıldığı, Kooperatifler yönetim kurulunun kendi kusuruna dayanarak hak iddia edemeyeceği, tüzel kişilerde organların sürekliliği esası gereğince; yönetim kurulunun satış yaptıktan sonra genel kurul kararının yok hükmünde olduğunu dava etmesinde hukuki yararı bulunmadığı gibi, bu durumun hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu gerekçesiyle birleşen davanın da reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi tarafından, dava konusu olan taşınmazın emsalleri ile aynı değerde satıldığı, satış için kooperatf yönetim kuruluna genel kurul kararı ile yetki verildiği, bu kararın da iptal edilmediği, birleşen dava yönünden ise kooperatif tüzel kişiliğinin genel kurul kararının iptali istemi ile dava açma hakkı olmadığı, mahkemece verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekilince süresinde temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin tüm temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi kararına ilişkin dsıl ve birleşen davada avacı vekilinin tüm temyiz sebeplerinin reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, Dairemizdeki duruşmada vekille temsil olunan davalı yararına takdir olunan 2.540,00 TL duruşma vekalet ücretinin asıl ve birleşen davada davacıdan alınarak, asıl ve birleşen davada davalıya verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğininde Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 10.11.2020 tarihinde kesin olarak oy birliği ile karar verildi.