11. Hukuk Dairesi 2015/1454 E. , 2016/6359 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 07.07.2014 tarih ve 2011/36-2014/178 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı ... vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 07.06.2016 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı ... vekli Av.... ve davalı ... vekili Av.... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, .... Yayıncılık A.Ş. temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin fon tarafından devralındıktan sonra yeni denetim kurulu üyeleri atandığını, atanan denetim kurulu üyelerinin hazırladığı 18/10/2006 tarihli denetim kurulu raporunda 2000-2004 yıllarında yönetim ve denetim kurulu üyeliği yapan davalıların şirketin mali zarara uğrattıklarının tespit edildiğini, rapora göre 2001, 2002, 2003 yılları ile 01/01/2004 tarihi ile 25/05/2004 tarihleri arasında görev yapan yönetim kurulu üyeleri davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ... ile denetim kurulu üyeleri ..... ve ..."in ibra edilmemeleri ve haklarında sorumluluk davası açılması için karar alındığını, 18/10/2006 tarihli denetim kurulu raporunda "şirketin ... Bankası ... Şubesi"nden 15/12/2000 tarihinde kullanılan 2.170.236,00 USD tutarındaki kredinin 564.169,00 USD"lik kısmının ticari teemmüllere aykırı şekilde herhangi bir rehin ya da teminat alınmaksızın grup içi şirketlerden ... San. ve Tic. A.Ş."ye aktarıldığı, ancak paranın geri dönüşü ve tahsil kabiliyetinin olmadığı, bu itibarla aktarılan krediden doğan zarardan seleflerinin yolsuz muamelelerini denetleme yükümlülüğünü yerine getirmeyen ve şirkete karşı işlenen haksız fiillere kayıtsız kalan 2001, 2002, 2003 yılları ile 01/01/2004 tarihi ile 25/05/2004 tarihi arasında görev yapan şirket yönetim ve denetim kurulu üyeleri olan davalıların sorumlu olduklarının" tespit edildiğinin bildirildiğini, yönetim kurulu üyelerinin TTK"nın 317, 320, 336, 337. maddeleri uyarınca, denetim kurulu üyeleri olan ... ile ..."in ise TTK"nın 353, 354, 355 ve 359 maddeleri uyarınca zarardan sorumlu olduklarını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 564.169,00 USD olan zarar miktarından şimdilik 4.172,00 USD karşılığı toplam 6.000,00 TL"nin, 12/03/2007 tarihli ıslah dilekçesi ile 811.275,00 TL"nin faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilleri, davanın esastan ve zamanaşımından reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, ... Grubu"na dahil ... Bankası"nın davacı şirkete borç verirken teminat istemediği gibi davacı şirketin de ... Grubu"na dahil ... San. ve Tic. A.Ş."ye borç verirken teminat aramamış olmamasının aynı guruba dahil şirketler arasındaki olağan bir işlem olarak değerlendirilmesi gerektiği, bu durumda yapılan işlemin yolsuz olduğundan bahsedilemeyeceği, ..., ... ve ..."in 15/12/2000 yılından 09/07/2002 tarihine kadar görevde oldukları dikkate alındığında bu kimseler kendi kendilerinin halefleri olamayacaklarından haklarında TTK"nın 337. maddesinin uygulanamayacağı, davalı yönetim kurulu üyeleri ..., ..., ... 09/07/2002 tarihinde göreve seçilmiş olup, yolsuz olduğu iddia edilen eylem 2000 yılında davalıların göreve seçildikleri dönemden 2 yıl önce gerçekleştiğinden haklarında TTK"nın 337. maddesinin uygulanmasının düşünülemeyeceği, yönetim kurulu üyeleri ve denetçilerin sorumluluğuna gidilebilmesi için zararın doğmuş olması gerektiği, zarardan bahsedilmesi için öncelikle kredi verilen kuruluştan talep edilmesi ve alacağın tahsil edilmemiş olması gerektiği, somut olayda ... San. Ve Tic. A.Ş."ye verilen borç dava tarihi itibariyle riskli olmakla beraber halen tahsil kabiliyetinin bulunduğu, bu durumda mevcut bir zarar olduğundan bahsedilemeyeceği, sorumluluk için gerekli olan zarar şartının dava tarihi itibariyle gerçekleşmediği, denetçilerin sorumluluğu bakımından TTK"nın 354. maddesi uyarınca 01/01/2002 - 31/12/2002 faaliyet dönemi ile ilgili denetçi raporunu en geç 31/03/2004 tarihine kadar, 01/01/2003-31/12/2003 dönemine ait denetçi raporunu ise en geç 31/03/2004 tarihine kadar hazırlayarak davacı şirkete vermekle yükümlü olan denetçilerin TMSF tarafından 26/05/2004 tarihinde görevden azledilmiş olması sebebiyle 2002 ve 2003 yıllarına ait denetim raporunun denetçiler tarafından hazırlanamadığı, başka bir deyişle davacı şirketin 15/12/2000 tarihinde dava dışı ... San. ve Tic. A.Ş."ye 30/06/2001 tarihinde ödenmek üzere verdiği 564.169,00 USD tutarındaki paranın 01/01/2002-31/12/2002 ve 01/01/2003- 31/12/2003 tarihleri arasında dava dışı şirketten tahsili konusunda kanuni takibe geçilmediği hususunu 15/12/2006 tarihinde toplanan şirket genel kuruluna rapor etmesine maddi imkan bulunmadığı, TTK"nın 337. maddesi yalnızca halef konumundaki yönetim kurulu üyeleri tarafından getirilmiş bir hüküm olup, bunun denetçileri kapsayacak şekilde genişletilmesinin sözkonusu olamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, TMSF tarafından devralınan şirketin yönetim ve denetim kurulu üyeleri olan davalıların sorumluluğuna ilişkindir.
Kural olarak, yönetim kurulu üyeleri şirket adına yaptıkları işlemlerden dolayı kişisel olarak sorumlu tutulamazlarsa da, 6762 sayılı TTK’nın 336. maddesinde belirtilen hallerde ortaklığa ve ortaklık alacaklılarına karşı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe tüm yöneticiler oluşan zarardan müteselsilen sorumlu olurlar. Yani yönetim kurulu üyelerinin görevlerini ifaları sırasında bir zarar oluşmuşsa, bu zararın üyelerin kusurlu eylemi sonucunda meydana geldiğinin kabulü gerekmektedir. Başka bir deyişle, Türk Ticaret Kanunu yönetim kurulu üyeleri için ispat yükü ters çevrilmiş kusur esasına dayanan bir sorumluluk öngörmüş ve yönetim kurulu üyeleri aleyhine kusur karinesini kabul etmiştir (Gönen Eriş, Ticari İşletme ve Şirketler, s:1941, 1942, 1999). Nitekim TTK’nın 338. maddesinde, yönetim kurulu üyelerinin kusur ve sorumluluklarının bulunmadığını ispat edemedikleri takdirde zarardan sorumlu oldukları düzenlenmiştir. Yine TTK’nın 337. maddesinde, yeni seçilen veya tayin olunan yönetim kurulu üyelerinin, seleflerinin belli olan yolsuz muamelelerini murakıplara bildirmeğe mecbur oldukları, aksi halde seleflerinin sorumluluklarına iştirak edecekleri belirtilmiştir. Denetim kurulu üyelerinin de kusursuz olduklarını ispat etmedikçe zarardan sorumlu bulundukları, TTK’nın 359. maddesinde düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta...Yayıncılık A.Ş."nin TMSF"ye devrinden sonra TMSF tarafından atanan denetim kurulunca düzenlenen 18/10/2006 tarihli denetim kurulu raporunda "şirketin ... Bankası ... Şubesi"nden 15/12/2000 tarihinde kullanılan 2.170.236,00 USD tutarındaki kredinin 564.169,00 USD"lik kısmının ticari teemmüllere aykırı şekilde rehin ya da teminat alınmaksızın grup içi şirketlerden ... San. ve Tic. A.Ş."ye aktarıldığı, ancak paranın geri dönüşü ve tahsil kabiliyetinin olmadığı, bu itibarla aktarılan krediden doğan zarardan davalıların sorumlu olduğunun tespit edildiği” bildirilmiştir. Yine anılan denetim kurulu raporuna göre dava konusu paranın dava dışı grup şirketine aktarıldığı dönemde davalılardan ..., ... ve ... yönetim kurulu üyesi, davalılar ... ve ..."in denetim kurulu üyesi oldukları, davalılar ..., ... ve ..."ın ise davalı yöneticiler ..., ... ve ..."den sonra 09/07/2002 tarihinde göreve seçilen yönetim kurulu üyeleri oldukları belirtilmektedir.
Öncelikle davacı ... vekili 20.03.2013 tarihli dilekçesinde ve 22.04.2013 tarihli celse beyanında davalı ... hakkındaki davayı takip etmediklerini bildirmiş, mahkemece aynı celse 2 nolu ara karar ile davalı ... yönünden HMK"nun 150. maddesinde uyarınca dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve davacı tarafça da anılan davalı hakkındaki dava 3 aylık yasal sürede yenilenmemiştir. Bu durumda mahkemece, davalı ... hakkındaki davanın açılmamış sayılması karar verilmesi gerekirken anılan davalı yönünden de davanın esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Ayrıca mahkemece dava konusu paranın aktarıldığı dönemde yönetim kurulu üyeleri olan ... dışındaki davalılar ... ve ... yönünden yukarıda açıklanan ilkeler nazara alınıp yöneticisi oldukları şirketçe çekilen kredinin şirketin ticari amaçları ve iştigal konularının gerçekleştirilmesi için kullanılması gerekirken, ticari teamüllere aykırı bir şekilde ve basiretsiz davranmak suretiyle herhangi bir rehin ve teminat almaksızın dava dışı grup şirketine aktarılması, şirket açısından bir zarar olup davalı yöneticilerin ve bunu denetlemeyen denetim kurulu üyelerinin sorumluluğunu gerektirdiği halde mahkmece “... grubuna dahil ... Bankası"nın davacı şirkete borç verirken teminat istemediği gibi davacı şirketin de ... grubuna dahil ... San. Ve Tic. A.Ş."ye borç verirken teminat aramamış olmamasının aynı gruba dahil şirketler arasındaki olağan bir işlem olarak değerlendirilmesi gerektiği, bu durumda yapılan işlemin yolsuz olduğundan bahsedilemeyeceği” şeklindeki hukuki temelden yoksun gerekçe ile davalılar ... ve ... hakkındaki davanın reddine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
Yine 6762 sayılı TTK"nun denetçilerin vazifelerini düzenleyen 353. maddesi, denetçilerin yıllık rapor tanzimi ve ihbar mükellefiyetini düzenleyen 354. maddesindeki ile aynı yasanın 359. maddesi hükümleri hep birlikte nazara alındığında dava konusu paranın dava dışı şirkete teminatsız olarak aktarıldığı dönemden sonraki “yıl sonlarında” anılan kanun hükümlerince öngörülen görev ve yükümlülüklerini yerine getirmedikleri, TTK"nun 359. madde hükümü uyarınca da kusursuz olduklarını ispat etmedikçe sorumluluktan kurtulmalarının mümkün olmayacağı nazara alınmadan davalı denetçiler ... ve ... hakkındaki davanın yerinde olmayan gerekçelerle reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Öte yandan dava konusu paranın aktarıldığı dönemden bir sonraki dönem yönetim kuruluna seçilen davalılar ..., ... ve ... hakkındaki davanın “09/07/2002 tarihinde göreve seçildikleri, dava konusu edilen eylemin 2000 yılında davalıların göreve seçildikleri dönemden 2 yıl önce gerçekleştiği, haklarında TTK"nın 337. maddesinin uygulanmasının düşünülemeyeceği, ayrıca yönetim kurulu üyeleri ve denetçilerin sorumluluğuna gidilebilmesi için zararın doğmuş olması gerektiği, zarardan bahsedilmesi için öncelikle kredi verilen kuruluştan talep edilmesi ve alacağın tahsil edilmemiş olması gerektiği, dava dışı ... San. ve Tic. A.Ş."ye verilen borcun dava tarihi itibariyle riskli olmakla beraber dava tarihi olan 23.01.2007 tarihinde halen tahsil kabiliyetinin bulunduğu, bu durumda da mevcut bir zarar olduğundan bahsedilemeyeceği” gerekçesiyle reddine karar verilmiş ise de sonradan seçilen yönetim kurulu üyeleri TTK’nın 337. maddesi hükmü gereğince kendisinden önce gerçekleşen usulsüzlükleri denetçilere bildirmekle yükümlü olup, anılan davalıların da aradan geçen 2 seneyi aşkın zaman zarfında bu yükümlülüklerini yerine getirmedikleri ve ayrıca davacı şirketin ticari amacını gerçekleştirmek için çektiği kredinin bir kısmının teminatsız olarak başka bir grup şirketine aktarılması, şirket açısından bir zarar olup, zararın gerçekleşmiş sayılması için paranın gönderildiği şirkete başvurulması, ona karşı tüm yasal yolların tüketilmiş ve aciz vesikası alınmış olmasının gerekmemesi hususları da nazara alınmaksızın yanılgılı değerlendirmelerle davalılar ..., ... ve ... hakkındaki davanın da reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu yönden de davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı ... yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 09.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.