18. Hukuk Dairesi 2013/18614 E. , 2014/8619 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 29/05/2013
NUMARASI : 2013/354-2013/349
Dava dilekçesinde, davalı partinin 06.05.2012 tarihli genel kurul toplantısının iptali ve davalı partiye kayyım heyeti atanması istenilmiştir. Mahkemece davanın görev yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve duruşma istemi HUMK.nun 438/2. maddesi gereğince işin mahiyeti icabı reddedildikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacılar vekili dava dilekçesinde, davalı partinin 06.05.2012 tarihli genel kurul toplantısının yasa ve tüzük hükümlerine aykırı olması nedeniyle iptali ile genel kurul yapmak üzere kayyım heyeti atanmasını (üye görevlendirilmesi) istemiş, mahkemece görevsizlik nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu"nun 121/I. maddesinde “Türk Kanunu Medenisi ile Dernekler Kanununun ve dernekler hakkında uygulanan diğer kanunların bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri, siyasi partiler hakkında da uygulanır.” hükmü yer almaktadır.
5253 Sayılı Dernekler Kanunu"nun 32.maddesinin (b) bendinde; genel kurul toplantılarını kanun ve tüzük hükümlerine aykırı olarak veya dernek merkezinin bulunduğu veya tüzüğünde belirtilen yer dışında yapan dernek yöneticilerinin idari para cezası ile cezalandırılacağı, mahkemece, kanun ve tüzük hükümlerine aykırı olarak yapılan genel kurul toplantılarının iptaline de karar verilebileceği düzenlenmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 75/2. maddesinde ise, “Yönetim kurulu, genel kurulu toplantıya çağırmazsa; üyelerden birinin başvurusu üzerine, sulh hakimi, üç üyeyi genel kurulu toplantıya çağırmakla görevlendirir.” hükmüne yer verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun görevin belirlenmesi ve niteliği başlıklı 1. maddesinde, mahkemelerin görevinin ancak kanunla düzenleneceği ve göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu belirlendiğinden bu husus mahkemelerce yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Aynı Yasanın 2. maddesinde ise; şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkemenin aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesi olduğu ve HMK"da ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesinin diğer dava ve işler bakımından da görevli olduğu hükme bağlanmıştır.
Dava, siyasi parti genel kurul toplantısının iptali ve genel kurul yapılmak üzere kayyım atanması (üye görevlendirilmesi) istemine ilişkindir. Yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler göz önüne alındığında; siyasi parti genel kurul toplantısının iptali istemine ilişkin davanın şahıs varlığına yönelik bulunması ve çekişmeli olarak açılması karşısında davanın asliye hukuk mahkemesinin görev alanı içerisinde kalması nedeniyle mahkemece bu talep yönünden yargılamaya devam edilmeli, taraf delillerinin toplanarak işin esası hakkında karar verilmesi gerekir. Kayyım atama (üye görevlendirme) talebi yönünden ise sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğuna dair kanunda açıkca aksine bir düzenleme bulunduğu için asliye hukuk mahkemesince kayyım atama davasına bakma görevinin kendisine ait olmadığı kabul edilerek dava dosyasının tefrik edilip ayrı bir esas numarası üzerinden dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken davanın tümden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan nedenler göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi yerinde bulunmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulüne, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen Geçici 3. maddesindeki atıf nedeniyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 428. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.