1. Hukuk Dairesi 2019/642 E. , 2021/964 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil-tazminat davası sonunda, yerel mahkemece asıl ve birleştirilen davalarda tapu iptal ve tescil taleplerinin kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılardan ... tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli, davalı ... tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 23.02.2021 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... ve vekili Avukat ..., davalı ... vekili Avukat Meral Koşar geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davacılar ... v.d. vekili Avukat, davalı ... v.d. gelmedi, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava ve birleştirilen dava tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları ... Oruç"un 541 ada 6 parsel sayılı taşınmazdaki 7/100 payının intikali ve icar işlemleri için alınan vekaletnameye satış yetkisi de eklenerek, miras paylarının vekil ..."nin tevkil ettiği vekil .... aracılığıyla davalı mirasçılar ... ve ...’ye satış suretiyle devredildiğini, kat irtifakı sonucu oluşan payların da diğer davalı ..."ye temlik edildiğini, vekaletnamedeki mirasçılardan birisinin imzasının sahte olduğunu, bir mirasçının da ölümünden sonra vekaletin kullanıldığını ileri sürerek payları oranında tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteminde bulunmuşlardır.
Davalılar ...,... ve ... iddiaların yersiz olduğunu bildirip davanın reddini savunmuşlar, diğer davalı ..., davacı iddialarının yerinde olduğunu bildirmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin olarak verilen kararın Dairece, “... temliklerin yolsuz nitelikli olduğu belirlenerek davaların kabul edilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak, davada mirasbırakandan intikal eden 7/100 paydan davacıların payına isabet eden oran dahilinde iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken mirasbırakandan intikal etmeyen ve temlike konu olmayan davalılar ...ve..."in temlikten önce de üzerlerinde bulunan diğer paylarının da kabul kapsamına alınması suretiyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığı...” gerekçesi ile bozulması üzerine bozmaya uyularak yapılan
yargılama neticesinde asıl ve birleştirilen davada terditli birinci istek olan tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne, dava konusu taşınmazdaki muris ..."a ait 7/100 paydan davacıların payına isabet eden oran dahilinde tapunun iptali ile davacıların hissesi oranında davacılar adına kayıt ve tesciline dair verilen karar Dairece onanmış, onama kararına karşı davalılar ...ve Neşe vekilleri tarafından karar düzeltme istemine bulunması üzerine bu kez Dairece, “çekişme konusu mirasbırakan ..."den intikal eden 7/100 payın temlikinden sonra, taşınmazda kat mülkiyeti kurulduğu ve davalılara bir kısım bağımsız bölümler intikal ettiği, davalıların bu bağımsız bölümlerden bir kısmını dava açılmadan önce elden çıkardıkları da dikkate alınarak, kurulan kat mülkiyeti gereğince davalılara bırakılan bağımsız bölümlerden - davalıların miras bırakandan intikal etmeyen ve dava konusu yapılmayan paylarının da bulunduğu gözden kaçırılmadan - yalnızca muris ..."den intikalen gelen 7/100 payın karşılığının ne olduğunun tespit edilmesi ve davacıların terditli olarak tazminat isteklerinin de bulunduğu gözetilerek, hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği halde, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir.” gerekçesi ile bozulması üzerine, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davacıların asıl ve birleşen davalardaki tapu iptali ve tescil taleplerinin kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 6 parsel sayılı taşınmazın maliki olan ..."nun 12.10.1968 tarihinde, 65/100 payı üzerinde bırakıp, 11/100 payı davalı ..., 11/100 payı davalı ..., 6/100 payı dava dışı eşi ..., çekişme konusu olan 7/100 payı ise tarafların miras bırakanı olan ... "a hibe ettiği, ..."nin ölümü ile hissesinin mirasçılarına intikal ettiği, davalı vekil ..."un davacılardan aldığı vekalette bulunan tevkil yetkisine istinaden vekil olarak atadığı dava dışı ... eliyle ..." den intikal eden 7/100 hissenin 27.04.1992 tarihinde davalılar ...ve ..."a satış suretiyle temlik edildiği ve anılan payın eşit oranda daha önceden de payı bulunan sözkonusu davalılar adına tescil edildiği, taşınmazda 14.10.1992 tarihinde kat irtifakı kurularak, 9 nolu bölümün davalı ..., 14 nolu bölümün davalı ..., 10 ve 11 nolu bölümlerin davalı ..., 1 ve 5 nolu bölümlerin her üç davalı adına kaydedildiği, ..."nin 9 nolu bölümünü dava açılmadan önce 22.07.1993 tarihinde dava dışı şahsa, davalı ..."nin 10 ve 11 nolu bölümlerini 29.05.2001 tarihinde davalı ..."e, ...ile ..."nin de 1 ve 5 nolu bölümlerdeki paylarını davalı ..."ye temlik ettikleri anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki; çekişme konusu taşınmazda kurulan kat mülkiyeti ile oluşan ve davalılardan ... adına kayıtlı hale gelen 9 nolu bağımsız bölümün dava açılmadan önce dava dışı şahsa devredilmiş olduğu, yani söz konusu bağımsız bölümde davalı ...’nin payının bulunmadığı ve dava açılırken terditli olarak tazminat isteminde de bulunulduğu gözetilerek, 9 nolu bağımsız bölüm yönünden muristen intikal eden 7/100 paydan davalı ...’nin payına isabet eden miktar esas alınmak suretiyle tazminata hükmedilmesi gerekirken, tapu iptali ve tescil karar verilmiş olması isabetsizdir.
Öte yandan, davaya konu her bir bağımsız bölüm açısından muris ...’den intikal eden 7/100 payın karşılığı, mahkemece hükme esas alınan 02.10.2014 havale tarihli bilirkişi raporunda belirtilmiş bulunmakla, bu paylar esas alınmak suretiyle mirasbırakan ...’nin veraset ilamındaki davacıların payı oranında iptali ile bu payların davacılar adlarına tesciline karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, nasıl hesaplandığı denetlenemeyen bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulmuş olması da doğru değildir.
Ayrıca, bilindiği üzere, birleştirilen davaların tahkikat safhası müşterek olmakla birlikte, nihai olarak kurulacak hükümle her iki dava hakkında ayrı ayrı karar verilmesi gerekir. Aralarında hukuki ve fiili irtibat bulunan davaların birleştirilmesi yargılamanın selameti açısından zorunlu ise de, birleştirilen her bir dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulacağı ve birleşse dahi müstakil dava olma niteliğini koruyacağı kuşkusuzdur. O halde, birleştirilen dava bağımsızlığını koruduğundan asıl dava ile birleştirilen davadaki taleplerle ilgili olmak üzere ayrı ayrı hüküm oluşturulması ve yargılama giderlerinin de her iki dava için ayrı ayrı hesap edilmesi zorunludur.
Somut olaya gelince; mahkemece dava konusu talepler yönünden dava ve birleştirilen dava bakımından ayrı ayrı denetime elverişli şekilde hüküm oluşturulması gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması da doğru değildir.
Davalılar Neşe ve Ahmet’in değinilen yönler itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalı ... vekili ve davalı ... vekili için 3.050.00.-"şer TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacılardan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.02.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.